Anlatmaya başladığında anladım ki bunun artık dönüşü olmayacaktı. Dışarıdan bir simitçi bağıra bağıra geçti. Nerede o eski simitçiler sokak satıcıları. Bir eskici derdi adam sesi uzar gider nağmeye dönüşürdü. Bir de Bebek Camiinde bir müezzin vardı... öyle bir okurdu ki insanın içine işlerdi. Bebek değişti, binalar değişti, insanları değişti. Şimdi bir o Bebek Badem ezmecisi bir de Mini dondurma duruyor hatırladıklarımın arasında. Sıkışmış, direniyorlar. Çekirdek alır yalıboyunda yürüyüşe çıkardık. Hatta bazen anneannemin evinde herkes toplanmışsa, çay demlenir, bergamot kokuları eve yayılır, çay saatinin geldiği haberini verirdi. Sabahtan beri aynı eve tıkılmış, aslında hiç bir şey yapmadan, sadece beraber olmanın keyfini süren o kalabalığın içinden birisi ben bir yürüyüşe çıkıyorum der, kendini sokağa atardı. Yalı boyunda yürünürdü. Ara sokaktaki tükürük köftesi satan adamın arabasından bol soğanlı köfteler yenirdi. Anneannemin köftesine ihanet olurdu. Onun köfteleri usul usul pişer, kokusu yayılır karnı acıktırırdı. Bir de kahvaltıda bir kaba yayılarak konmuş tereyağı, mutlaka kızarmış ekmeği, ince güzel dilimlerle kesilmiş ve uzun cam bir kapta suda beyaz peynir olurdu. O mutfağın o evin kokusu vardı. Hala burnumun etrafında dolanır tam kendini koklatmaz bana. Kokularla gelir anılar. Bir anda yanından geçen bir kokuda yakalarsın yılları. Bir yirmi yıl yirmi saniyede gelir, içinden geçer ve seni sersemletir. Acı, hüzün, coşku, neşe herşeyi yaşarsın o yirmi saniyede sonra çok sevdiğin birini kaybetmiş gibi boşlukta etrafa bakınırken bulursun kendini, bazen Sultanahmet meydanında, bazen Eminönü vapur iskelesinde. Vapura biner suların üzerinde süzülürken geçmişi de geride bırakır, Kadıköy'den akşama alacaklarını kafanda listelemeye başlarsın.
6 dakikalık yazılar...saçmalama hakkı, özgür yazma, serbest yazılar...hepsi sadece günde 6 dakika
16 Ocak 2018 Salı
12 Ocak 2018 Cuma
Kutuyu
bardakta
9 Ocak 2018 Salı
Eski
7 Ocak 2018 Pazar
Arasın
"Arasın. Önce o arasın."
Oturuyoruz. Annem, ablam ve ben. Babam koltukta uyukluyor. Annem yarın akşam gelecek misafirleri için kuracağı sofranın planlarını yapıyor. Ablam annemin gösterdiği şekilde peçeteleri katlıyor. Ben. Ben yokum sanki. Kimse bana iş vermiyor. İkisi konuşurken, kendi aralarında konuşuyorlar. Öylece oturuyorum.
"Arasın. Önce o arasın," diyor annem. Bu sefer kendini haklı çıkartmak ister gibi başını sallıyor, onaylıyor. Sinirli bu akşam. Genelde sinirli sanırım. Ablam ağladı ağlayacak. Araması gereken ablamın sözlüsü. Ne kadar saçma bir kavram şu sözlü kavramı. Birbirine bağlılık sözü etmiş iki insan. Neden? Garantilemek kadınların hayali. Ablamın sözlüsüyse sanırım alacağını aldı, söz uçtu gitti. İki gün oldu aramıyor. İki gün önce ablamda birşeyler değişti. Kimse anlamadı, görmedi. Bu evde kimse hiç bir şey görmüyor anlamıyor. Susmanın faydalarını bilirim. Çok konuşkan değilimdir. Bu evde konuşmanın çok bir faydasını gördüğümü de söyleyemem. Babam horluyor. Annem öfkeli bir bakış atıyor. Ablam daha çok ağlıyor. Katladığı peçetelere bakıyor annem. Elindeki kalemi bırakıp, peçeteleri ondan alıyor. Bana uzatıyor. "İşe yara, öyle oturup durma" diyor. "Sıra sana geldi artık." Ablama dönüyor. "Kalk, yüzünü yıka. Bize de bir çay koy." Saat geceyarısını geçiyor. Babam koltukta uyukluyor. Ablam çay koyuyor. Ben peçete katlıyorum. Annem artık sadece bana bakıyor.
Oturuyoruz. Annem, ablam ve ben. Babam koltukta uyukluyor. Annem yarın akşam gelecek misafirleri için kuracağı sofranın planlarını yapıyor. Ablam annemin gösterdiği şekilde peçeteleri katlıyor. Ben. Ben yokum sanki. Kimse bana iş vermiyor. İkisi konuşurken, kendi aralarında konuşuyorlar. Öylece oturuyorum.
"Arasın. Önce o arasın," diyor annem. Bu sefer kendini haklı çıkartmak ister gibi başını sallıyor, onaylıyor. Sinirli bu akşam. Genelde sinirli sanırım. Ablam ağladı ağlayacak. Araması gereken ablamın sözlüsü. Ne kadar saçma bir kavram şu sözlü kavramı. Birbirine bağlılık sözü etmiş iki insan. Neden? Garantilemek kadınların hayali. Ablamın sözlüsüyse sanırım alacağını aldı, söz uçtu gitti. İki gün oldu aramıyor. İki gün önce ablamda birşeyler değişti. Kimse anlamadı, görmedi. Bu evde kimse hiç bir şey görmüyor anlamıyor. Susmanın faydalarını bilirim. Çok konuşkan değilimdir. Bu evde konuşmanın çok bir faydasını gördüğümü de söyleyemem. Babam horluyor. Annem öfkeli bir bakış atıyor. Ablam daha çok ağlıyor. Katladığı peçetelere bakıyor annem. Elindeki kalemi bırakıp, peçeteleri ondan alıyor. Bana uzatıyor. "İşe yara, öyle oturup durma" diyor. "Sıra sana geldi artık." Ablama dönüyor. "Kalk, yüzünü yıka. Bize de bir çay koy." Saat geceyarısını geçiyor. Babam koltukta uyukluyor. Ablam çay koyuyor. Ben peçete katlıyorum. Annem artık sadece bana bakıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)