Kışın kasvetinden,
kapalı giysilerden,
çepeçevre kuşatıldığımız vasatlıktan,
ruh sıkışmalarının doğal sonucu olan ağır suskunluk ve içe kapanmışlık hallerinden
kurtulma zamanıdır artık...
Toprağın yenilendiği, suyun coştuğu,
havanın artılarla, yüreklerin umutla dolduğu mevsim geldi.
Esaslı bir bahar temizliği yapmanın,
dolapları gereksizlerden kurtarmanın,
fazla olanları paylaşmanın,
raflarda okunmayı bekleyen kitapların gönlünü almanın,
bir türlü bitmeyen işleri ‘yapılması şart midur?’ diye sorgulamanın,
acil kavramından ne anladığımızı durup tekrar gözden geçirmenin,
hayattaki önceliklerimizi yeniden belirlemenin,
‘beni bu telaş öldürecek!’ mısraının ne derin bir anlamı olduğunu farketmenin,
aklımızda, ruhumuzda fena halde yer kaplayan her türlü yükten kurtulmanın,
başka başka yerlerde yaşanmakta olan hayatları, dünyaları anlamaya çalışmanın,
daha çok teşekkür edip, daha az özür diler hale gelmenin,
sevdiklerimize, vakit bulamadığımız ya da ‘zaten biliyordur’ diye söylemediğimiz güzel sözleri dile getirmenin,
konuşan her kim olursa olsun gözlerinin içine bakarak dikkatle dinlemenin,
ufacık detaylardaki güzellikleri keşfetmenin,
hergün büyük bir merakla ve açlıkla onlarca yeni şey öğrenen bebeklerimize bakıp 'ne şahane yaratıklarız’ diye dolduruşa gelmenin,
Bir tatlı gülüşe, bir küçücük bukleye teslim olmanın,
bu teslimiyetten doğan mutluluğu doya doya yaşamanın,
hafiflemenin ve yenilenmenin zamanıdır artık...
ÇYP
Ankara, 10 Mayıs 2009