müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2011 Salı

Uzuuun Bir Aranın Ardından...

Bu kaddaar uzun bir ara verdikten sonra yeniden yazmaya başlamak zormuş gerçekten. Nereden başlasam bilemiyorum. Her şey birden aklıma üşüşüyor ve sıraya koymaya bile vakit bulamayacağım bir dönemden geçiyorum. En iyisi son durumdan geriye giderek yazmak.
Bendeki son durum şu: Yüksek lisansımı bitirdikten yaklaşık 8 sene sonra –ki bu 8 sene içinde evlendim, işimi ailemi arkadaşlarımı aziz İstanbul’umda bırakarak yaban ellere göçtüm. Sonra memleketin bozkır ortası güzide (!) Ankara’sına dönüp, şimdilerde 4 yaşından gün alan ve gittikçe daha da cadılaşan bir sevimli kız doğurup öylecene evde kala kaldım, düşünüp taşınıp Ankara’da gönlüme göre yapacak iş bulamayıp, yıllardan beri içimde ukte olan bir deliliğin içine girmeye, evet evet anladınız, doktora yapmaya karar verdim. Güzel memleketimde eğitimde bu aşamaya gelen insanlar dahi, adına ALES denen lise matematiğiyle dolu, dünyanın en garip sınavlarından birine girmek zorunda olduğundan, pazarda, manavda alışveriş yaparken bile işime yaramayacak bir dolu matematik formülünü hatırlamak zorundayım. Yani kısacası, evde oturmuş test çözüyorum. Bloglar açıldığından beri bir merhaba diyemeyişim de bu yüzdendir.
Eko anne Esra’nın Selindrella’sı, eski kod adıyla Munise yeni kod adıyla Zıpırellamız ise bir fasulye sırığı olarak bizi delirten keçiler üstü inadına, operacı mı olacak? dedirten ve bilhassa çok sevindiğinde veya fena halde helecanladığında koyverdiği yürek hoplatan çığlıklarına, son iki haftadır akşamları uyumamaya ve doğal olarak sabahları kalkamamaya vee elbette elinde kalem, bütün duvarları şaheserleriyle doldurmaya devam ediyor.
Selin’in arşa vuran müzik aşkının şimdilerdeki tezahürü olarak son talebi ise bir keman. Her hafta sonu gitmeye çalıştığımız Serkan Kırmızı’nın Binbir Çiçek Çocuklar Evi’nde düzenlediği “Davulumdan Masallar” adlı gösterisi ve davul atölyesi de Selin’in müzik yapma (?) aşkını kesemediğinden kemanın ardından çello, kontrbas, trompet, saksafon filan isterse şaşırmayacağım. Nasıl olsa her sabah ve her akşam başta davul ve org olmak üzere evdeki her şeyin müzik aletine dönüştüğü çılgın konserler dinlemeye alıştık artık. Konserlerinin açılış cümlesi de şu: Hoşgeydiniz güzey insanyay! (Garfield’ın Komedi Festivali filminden) Bugün biyikte Deyi Danayay Oykestyası’nı izeyeceyiz!
Ahhh Sırma ahh! Başımıza ne işler açtın!:))

Not: İlk fotoğraf, Su damlam, Adacığımın annesi, canım arkadaşım Umur’dan. (Papazın Bağı)
Diğerlerini ise Mart ayında 5 günlüğüne gittiğimiz (ayrıca yazacağım) Kemer’de çektim. (Ramada Otel)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails