örgü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
örgü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Nisan 2012 Cuma

Etekçi Geldi Hanımmmm :)

Dün yayınladığım postta, kızım için ördüğüm bu şirin etekle çekilmiş fotolarını eklemiştim.Bu denli beğeni toplayıp,talep edileceğini aklımın ucundan geçirmemiştim oysa.Birkaç blog arkadaşım "bende isterim" deyince zevkle ve tamamen gönlümden geçen samimi duygularla mail atıp adreslerini istemiş ve hediye etmeyi arzulamıştım.(Duygularım hala baki)Keşke tüm dostlarıma yapıp gönderebilme imkanım olsa fakat bu hem zaman,hem de maddi açıdan külfet oluşturabilirdi benim için.Bu nedenle şöyle bir yöntem geliştirdim:




Ben ki, karakter olarak oldukça girişken,dışa dönük ve sosyal olsam da;mevzu satış,pazarlama,girişimcilik ve bilhassa para vb.konular olduğunda tam anlamıyla acemi,tutuk ve sıkılgan bir yapıya bürünüveriririm.Öyle ki,çalıştığım dönemlerde maaş zammı yahut diğer maddi haklarla ilgili  konularda hiçbir zaman talepkar olamamış hatta hakkım olanın bile peşine düşemeyerek ezik duruma düşmüş,kimi zaman bu nedenle sulu gözlülük edip ağlamışlığım vakidir.
Dün sevgili Hatice ve Sevgili Sitare beni dürtmese, hayatta tenezzül edip böyle bir işe girişeceğim yoktu.Fakat sonra mantıklı buldum ve madem bunca ilgi gördü o halde neden ticarete dökmüyorum dedim :)
Acemiliğim fiyatlandırma konusunda yanılgıya sürükledi beni.Şöyle ki,ilk olarak faceden duyurdum bu projemi; tezcanlılığım ve para mevzuularındaki tutukluğumdan dolayı çekindim ve emeğimin bedelini karşılamayacak bir fiyat belirledim gayet üstünkörü.Sonra bir arkadaşım "bu fiyat çok düşük değil mi?" deyince uyandım ve fiyatı bir miktar yukarı çektim.Nitekim kullandığım ip özel bir ipti ve fiyatı da diğer iplere göre çok daha maliyetliydi.Üstelik ben bedeni gözetmeksizin tek fiyat belirlemiştim,oysa ki 4 yaş üstü için  üç adet yumak kullanılması gerekiyordu dolayısıyla bu işin astarı yüzünü geçiyordu.Velhasıl,

Şayet dileyen olursa

0-3 yaş için 30 TL

4-7 yaş için 40 TL ücret belirledim.

Talep eden olursa mailden adreslerini bırakmaları suretiyle kargo yoluyla ya da yakın olanlar için elden ulaştırabilirim.
Not:İpin değişik renkleri de mevcuttur.

Bir de siz dostlarımdan bir ricam olacak:
Mümkünse kendi sayfalarınızda ya da diğer sosyal ağlarda paylaşırsanız daha geniş kitlelere ulaşmak konusunda bana büyük katkıda bulunmuş olursunuz;ben de size müteşekkir olurum tabi :)

Sevgilerimle...

12 Aralık 2011 Pazartesi

Her Tıkırtıda Kapıya Koşan Hasta Kız...

Keyifli bir hafta sonu idi.
Bolca ev gezmeleri yaptığımız,sıcacık sohbetler ettiğimiz,çocukların önce halim selim tavırlar sergileyip,ortama ısınınca özlerine dönüşleriyle kalk borusunu öttürdüğümüz,pazar gününü akşama dek evde geçirip kah kestane pişirerek,kah çekirdek çitleyerek,kah saklambaç kah atçılık oynayarak,aile saadeti tadında akşamı ettiğimiz bir hafta sonunu daha geride bıraktık.

Bu sabah 10:00 da zor açtım gözlerimi.Telefonda olmayınca(arkadaşlarda kalmış) uyandırılamadım haliyle.Ben daha yüzümü yıkarken Neco geldi çocukları almaya.Daha kahvaltı yapacaklar,aman Allah'ım ne miskin bir anneyim ben.Alelacele bir kahvaltı hazırladım ve iki koldan hallediverdik hemen.

ZE pek iyi uyanmadı bu sabah.Nefes alırken taa içerlerinden ses geliyordu ve buna eşlik eden kuru bir öksürük vardı.Hıh dedim,tamam hasta oluyoruz."Gitmesin,evde dinlensin" dedim Neco'ya.O da oğlanları aldı ve çıktılar.

Çiçek kokulu prensesimle evdeyiz şimdi.Annesi ona sıcacık kemik suyuna çorbalar kaynatıp,şifa bulmasına katkı sağlayacak.Yalnız sıkılıyor azıcık.Her tıkırtı duyduğunda dikkat kesilip doğru kapıya koşuyor.YA ve RU geldi sanıyor yavrucuğum.Mütemadiyen  de "anne ne zaman gelecekler" diye soruyor.Çok alıştılar birbirlerine çoookk.Biri aralarında olmasın,diğer ikisi sürekli olmayanın ismini zikrediyor.Önceleri anneannede rahatlıkla,sıkıntı çıkarmadan kalırlarken şimdi asla tek başlarına kalmak istemiyorlar.Birlikteyken pek mutlular şükürler olsun.Kriz çıkarmıyorlar mı hiç?Ohoooo hemde sıklıkla,ama iki dakika sonra unutuveriyorlar hiçbir şey olmamış gibi.Sanki az önce iki düşman gibi kafa göz girişen onlar değilmiş gibi.Çok keyifli böylesi muhabbetlerine tanıklık etmek.Allah birbirlerinden ayırmasın inşallah...

Oğluma kardeş/kardeşler yapmakla en iyisini yapmışım.Buna bir kez daha inandım bugün...


Yukardaki abajur,YA'nın odasında kullandığımız,hiçbir detayı olmayan sade bir modeldi.Daha önce ördüğüm yatak örtüsüne uyum sağlasın,hemde görünümü biraz hareketlensin diye böyle birşey düşündüm.Fena olmamış değil mi?

11 Kasım 2011 Cuma

YA'nın Dünyası ve Anne Emeği Yatak Örtüsü

Bir süre önce-sanırım iki ay kadar oldu-, sevgili Sihirli Günce'den esinlenerek,YA'nın yatağının üstünde kullanmak amaçlı örmeye başladığım rengarenk cıvıl cıvıl el emeği battaniyemiz bitti nihayet.
Aslında biteli 2 hafta kadar oldu -belki de daha fazla- fakat bugün yarın derken ancak şimdi yayınlayabildim.
Gören herkes bayılıyor,bakalım siz nasıl bulacaksınız?


Bir kere örmesi çok keyifli.Asla offff demedim bilakis fırsat kolladım elime alabilmek için.Çocukların okula gidişiyle beraber,ortalığı alelacele toplayıp hemen oturdum başına sepetin,ördüm de ördüm...
Öyle ki gittiğim yerlere bile yanımda götürdüm.Kelimenin tam anlamıyla "bütünleştik" yaklaşık 2 aydır onunla.Rengarenk iplerle örülüşü içimi açtı ve beni ona daha çok bağladı sanki.
Terapi gibi resmen.Aldı mı elime,ne dert kaldı ne gam...
Koskoca örtüyü bitirdim,yetinmedim bir de kırlent ördüm üstüne.Hatta gaza gelip bir de acaba stor mu yapsam diye düşünmekteyim şu sıra.
Abartmasam mı acaba?


Elime fotoğraf makinasını almışken,YA'nın odasını da çekeyim istedim.Geleceğe bırakılan bir anıysa bu blog madem,odasını da hatırlamalı çocuk değil mi?


Çok sevmiştim ben odasını seçerken bu mobilyaları.Modoko'da ki onca seçenek arasından,bu sade,iç açıcı ve  kullanışlı modeli beğenmiştim.Abartıdan uzaktı,öyle çok civcivli birşey değildi.İlkokula başlayana dek rahatça kullanabilir diye düşünmüştüm.Odası biraz küçük olduğundan sıkış tıkış olsa da fena sayılmaz yine de.


Sandalyesini emzirme amaçlı kullandım ilk aylarda.Şimdi ise kitap okuma köşesi olarak değerlendirilmekte.Kitaplarımız bu kadarla sınırlı değil elbet,bir kısmı da ikizlerin odasında...


YA odasında pek vakit geçirmeyen bir çocuk maalesef.Daha çok salonda bizimle birlikte olmayı tercih ediyor.
Bu sebeple düzen müzen kalmıyor ortada haliyle.


Odanın duvarlarını süsleyen resimlerin büyük kısmı YA'ya ait faaliyetlerden...Odasında sergilemek hoşumuza gidiyor.Biraz kalabalık görünüp gözümüzü yorsa da,değerlerine paha biçilemez...


Seneye, bize ait olan bu daireyi kiraya verip, YA'nın başlayacağı okula yakın bir semtte ev kiralamayı düşünüyoruz inşallah.Bu kesinlikle daha geniş ve ferah bir daire olmalı.Çocukların odalarında da düzenlemeye gideceğiz o zaman.Çeşitli olasılıklar var kafamda.Oğlanlara beraber, kıza ayrı bir oda düşünüyorum.Ya da YA okula başlayacağı için sakinliğe ihtiyaç duyacağından yine eskisi gibi mi devam etsek diye de düşünmekteyim.Henüz karar veremedim,yaza kadar zamanımız var.Önerilere açığım...


Örtü sahiden de güzel olmamış mı ama yaaa???

10 Ekim 2011 Pazartesi

Sonbahara Serzeniş...

Sev-mi-yo-rum...

Evet sahiden sevemiyorum bu mevsimi.

Bir kere gözümü açar açmaz,karanlık ve kasvetli bir hava karşılıyor beni.Daha güne başlarken içimi bir karamsarlık,hüzün ve can sıkıntısı kaplıyor.Ne yataktan çıkasım geliyor,ne kahvaltı hazırlayasım,ne çocukların ihtiyaçlarını gideresim ne de herhangi bir iş yapasım.

Bu havaya yakışan tek bir şey var zannımca:UYUMAK

Sımsıcak battaniyeye sarılıp,yataktan çıkmadan saatlerce uyumak.Çocukları okula gönderdikten sonra tabi...

Belki sonrasında,içimden gelirde yataktan kalkmaya mecalim olursa,battaniyemi omuzlarıma alıp kendime bir kahve hazırlayarak,camın kenarına geçip kitap okumak tek ilgi çeken ve yakışan eylem olur bu kasvetli havaya... 

Kitaba mola verince,1 ay önce Sihirli Günce'den esinlenerek başlamış olduğum örgü battaniyeyi (Ayrıca bir post yayınlayacağım bu battaniyeyle ilgili) örmek,dağıtabilir içimdeki mevsimin getirdiği tüm negatif hisleri...

Söz konusu battaniye...

Öyle keyifli ki bu battaniyeyi örmek;sahiden de kafamda beni üzen yoran ne varsa, bununla meşgul iken hepsinin üstü örtülüveriyor bir anda.Elimden bırakana dek rafa kaldırılıyor tarafımca...

Bu mevsime duyduğum nahoş hislere sebebiyet veren en önemli bir diğer konuda:
Giysi mübadelesi...
Yazlıkları dertop et,kaldır;baharlık,kışlıkları gün yüzüne çıkart.

Efil efil,yerden tasarruf sağlayan,yıkaması,kurutması,ütülemesi kolay hacmi küçük parçaların yerini,kat kat,hantal,dolaplara sığmayan her detayı ayrı işkence giysilerin alması da içimi ayrıca daraltmaya yetiyor.

Çocukları kat kat giydir;acaba üşür mü,terletir mi? diye endişe et;ev de kaloriferleri yakmaya başla;terliksiz,ayakkabısız gezinme;gece üstleri açık mı diye defalarca kez uyan kontrol et vs vs vs...

Hastlalıklardan hiç söz etmeyeyim bile...

Nesinden keyfe geleyim ki ben şimdi bu mevsimin?

Yazmak bile gelmiyor içimden sırf bu haletten sebep...

Velhasıl sevmiyorum işte sevemiyorum...

Related Posts with Thumbnails