biraderler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
biraderler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mart 2012 Cuma

Hasımlık,Hısımlık...

RU ve ZE;
38+5 de (istatistiklere bakınca ikizler için mucize sayılabilecek bir miad) 15 dk ara ile,önce RU ardından ZE nin gelmesi suretiyle,normal doğumla dünyaya gelen çift yumurta ikizleri...

Aynı karında kimi zaman omuz omuza,kimi zaman sırt sırta,kimi zaman kıç kıça :) geçirilen 9 aylık kader birlikteliği,arada ki kan bağının kaçınılmaz bağlayıcılığı,doğum sonrası süreçte birbirine karışan cıyaklamalarla yenidoğan sıkıntılarına ortaklık,yan yana paylaşılan yatak,birbirlerinin nafakalarına ortak çıkmalar,beraber acıkmalar,beraber uyumalar,beraber sızlanmalar,beraber edilen banyolar,vs vs vs...

Bunca zamanlık yol arkadaşlığı,karındaşlık,can,kan ortaklığı hepsi,hepsi fasa fiso...

Yok arkadaş,biri şu RU'ya ,ZE'nin kardeşi,dahası ikiz kardeşi olduğunu hatırlatsın bir zahmet.
Ben beceremedim yahu,
Aşkım aşkım diye peşinde dolanan kıza resmen poposunu çevirip naz niyaz yapıyor.Öpmek istese kafasını çevirip bir de çıkışıyor.ZE'nin "Canım kardeşimmmm" diye taa yürekten bir sarılışı var ki,görenin yağları erimezse namerdim.Ama beyimiz ağır abi ya,kılını kıpırdatmıyor,hatta tersleyip itekliyor.

Onu şikayet etmek en büyük zevki.Ola ki ZE hoşa gitmeyen bir tutum sergiledi:anında yanımda bitiyor ve büyük bir keyifle ZE'yi şikayet ediyor.Çoğunlukla şikayetleri dinlemiyorum fakat olur da tepki vermem gereken bir durumla karşılaşırsam, ZE'ye gösterdiğim tepki karşısında keyifle sırıtıyor.

10 gün kadar önce okulda öğretmeni aynen şöyle söyledi:
"ZE çok anaç.Tıpkı bir abla gibi şefkatle yaklaşıyor RU'ya.Devamlı suretle onu koruyor,kolluyor."
Peki bunun üstüne dün ne duydum yine öğretmeninden:
"RU,ZE'yi hırpalıyor,vuruyor ona."

Ne şimdi bu?Neden bu kız kardeşine olan düşmanlık?Üstelik kardeşi ona karşı bu kadar candanken...

Hal böyle iken RU,abisi YA'ya karşı son derece sevecen,tutkun,öpüş kokuş.İkiz kardeşine hasım muamelesi yaparken abisine can-ı yürekten bağlı.Öyle ki,okul çıkışı eve dönerken ilk sözleri :

"Ben YA'yı çok özledim" oluyor.

Abisi ile oynarken yaşadığı keyif görülmeye değer.ZE ile paylaşımları ise dakikalarla sınırlı :(

Evet hem cinsi;paylaşımları,beğenileri,zevkleri benzer fakat neticede ikisi de kardeşi değil mi?

Biriyle hasım diğeriyle hısım olunur mu ama yaaa???

1 Mart 2012 Perşembe

İmdaaatttt!!! Yangın varrrr...

Tam da böyle bağırıp topuklarım popoma vura vura kaçasım var bu aralar evden...

Yaşları birbirine yakın iki velediniz varsa,bunlar bir araya geldiğinde enerji patlaması yaşıyorlarsa,bu enerjiyi neye harcayacaklarını bilemiyorlarsa, anne babaya karşı güç birliği yapıp sizi püskürtüyorlarsa, ara sıra kafa göz girişiyor olsalar da çoğunlukla kanka formunda takılıyor ve bu sebeple dip dibe gezindiklerinden potansiyel arıza durumlarına neden oluyorlarsa ve en fenası,bu iki azgın veled futbola müthiş ilgi duyup evi antrenman alanı gibi kullanıyorlarsa işiniz var demektir ve bu hengameye mukavemet göstermeniz pek güçtür.

Bir süredir koridorda deliler gibi koşturup "Kakaleyta (meğer Brezilyalı milli futbolcuymuş), Emre Belözoğlu, Quaresma" gibi futbolcu isimlerini telaffuz ederek top koşturuyorlar.Gülle gibi bir futbol topuyla bunu yaptıkları düşünülürse ortaya çıkan gürültüyü tahmin etmek zor olmaz sanırım.Yatıp kalkıp dua ediyorum ki evimiz 1.katta ve altımızda oturan kimse yok.Evi alırken bu durumu sorun etsem de şimdi bizim için en hayırlısının bu olduğu aşikar.Yoksa her an kapımıza polislerin dayanması kaçınılmazdı.

Daha bugün,çok seneler evvel severek edindiğim toprak testiyi,salonda oynamak yasak olduğu halde fırsatını kollayıp çektikleri şutla!!! darmaduman ettiler.Özür üstüne özür dilemeleri, 10 dk oturma cezası almalarına engel olmadı;fakat bu işe derhal bir çözüm bulmalı yoksa "kadın delirdi" yaftalarına aldırmayıp "yangın varrr" diyerek kaçacağım bu evden...

Evreka evreka!!!

Polise gizli ihbar yapsam işe yarar mı acaba???

!!! 

11 Şubat 2011 Cuma

RÜZGAR gibi eserdi,şimdi ise Sam Yeli...

Öyle bir oğulcuğum var ki benim,
Kendi kendine yetebilen, sıcakkanlı, girişken, tezcanlı, kurnaz tam bir şirinlik muskası.

Onun adı Rüzgar yani kısa koduyla RU...

Doğduğunda dolma burunlu, çirkince bişeydi, hastanede karışmış olabilme ihtimalini düşündürtecek kadar;)
Sürekli ağlaması,3 çocuğa nasıl bakacağım endişesi taşıyan,depresyonun  dibine vurmuş şahsıma öylesine ağır geliyordu ki...
Anneme mütemadiyen,
"Ben bunu istemiyorum,alın götürün siz bakın" lafını söyleyecek sapkınlığa ulaştığını söylemem yeterli sanırım.
6 ay boyunca sürekli ağladı,kolik belası yüzünden tabi.
Bende her ağladığında içten içe kinleniyordum,minicik bedeniyle çaresiz yatan,annesinden medet uman,zavallı yavruma...

Şimdi o günleri ve aklımdan geçirmekle yetinmeyip dışa vurduklarımı düşündükçe utanıyorum kendimden ama hakikaten çok zor günlerdi benim açımdan.2,5 yaşında,hayatımın merkezinde yer alan YA,bir anda ikinci hatta üçüncü plana düşecekti,yeterince ilgilenemeyecektim,bu durumdan nasıl etkilenecekti endişesi kurt misali kemiriyordu içimi.O nedenle zehir ettim o günleri hem kendime hem minik kuzularıma.Ama en çok RU'dan çıkardım sanki hıncımı,sürekli huysuzlanmasından mütevellit.

Affet beni kuzum...

Gün geçtikçe,benim huysuz oğlum daha sakin,daha oturaklı  bir karaktere büründü.Gelişim konusunda hep o önderlik etti ZE'ye kıyasla.

Mesela ilk dişi o çıkardı 29 Ocak 2009 da 7 ayını yeni doldurmuşken,

İlk o yürüdü,tam 1 yaşında,

Tuvalet eğitimine ilk o adapte oldu tam 2 yaşında,hemde 1 hafta gibi jet bir hızla(maaşallah diyeyim en çok benim nazarım deyiyor çünkü)

İlk anlamlı kelimeler yine ondan çıktı 2 yaşına girmeden,sonra da susturamadık zaten...

Yemek sorunumuz hiç olmadı çok şükür,önüne ne koyduysam yedi şayet açsa(bu konuda babamıza çekmişiz),o nedenle hiç zorlamadım onu.
Yemek istemiyorsa acıkmadı demekki ya da biraz yiyip "ben artık yemiycem,doydum,eline sağlık annecim" demişse "peki oğlum" deyip tamamladık bu faslı.

Dışardan geldiğinde hemen montunu,ayakkabılarını çıkartır,yıkar ellerini,uyarıya gerek kalmadan.
Yardımsız giyer üstünü başını.

Hiç naz yapmaz,yabancılamaz,utanmaz sıkılmaz,girdiği her ortama anında uyum sağlar(bu huyu da babadan) ve kırk yıldır tanıyormuş gibi sırnaşır iki dakka içinde,bayılır herkes bu nedenle ona.Herkesin favorisidir bu sebepten en çok.

Uyku konusunda da üzmez beni minik tosunum,öğlende akşamda ver eline biberonu kendi uçar yatağına,bitirince sütünü "anneeee bittii,alııımısın?" diye ikaz eder,ben biberonu alır almaz da döner arkasını geçer uykuya.Arada istisnalar da vardır tabi.Yataktan kalkıp evin içinde gezinmeler vs.Ayak sesini duyup tekrar koyunca yatağına bu kez direnmez ama.Bazı geceler bizim yanımıza yatmak ister,kırmayız bizde,ama 5 dakka geçmez "ben kandi yatağımda yatcam" diye döner yatağına.Uykusunda konuşur sürekli,çok komiktir bu hali çok güleriz.Sürekli birşeyleri paylaşamaz onun kavgasını verir."o benim topum,hayır o benim Kaayumm"vs vs...

Çok kurnaz ve üç kağıtçıdır aynı zamanda,
"Hadi Zeynep bana kaka de" der mesela,
ZE de "Kaka" deyince bu kez bana döner ve
"Anne Zeynep bana kaka dedi,sen ona kıt(kız) ağzına biber sür onun" diyerek ortamı kızıştırır zıpır oğlan.
Anne de "ben biliyorum kimin ağzına biber süreceğimi" deyip kapatıverir mevzuyu uzatmadan.

YA ile müthiş anlaşırlar.Bir araya geldiler mi durum fecahat.Koltuk tepeleri mi demeli,masa üstlerimi,yoksa çekmeceler mi?Kıkır kıkır kıkırdamaktan yorulmak bilmezler.Abuk subuk kelimelerden oluşan lisanları vardır birde kendi aralarında.Muhtemelen kendileri de anlamıyorlar lakin kulaklarına hoş geldiklerinden olsa gerek söyleyip söyleyip gülerler.ZE ile anlaşmaz YA ile anlaştığı kadar hem cins olmasının etkisinden sanırım.ZE 'yi öpmez,öptürmez de ama YA'ya yapışır sulanır resmen,sanki aynı karında aynı anda ikisi yatmış.Tuhaf işte...

Öyle bir oğlum var işte benim,
Daha çok şey var anlatacak,sığmaz sayfalara
Anlatılmaz yaşanır,

SEVİYORUM SENİ ÖRDEK  DUDAKLIM,HEMDE ÇOOOKKK


4 Ocak 2011 Salı

Kikirik Biraderler...

Bizim evin oğlanları bir muhabbetteler bir muhabbetteler öyle böyle değil.Yanyana geldiler mi hemen kendi dillerine geçiş yapıyor ve kikir kikir kikirdeşmeye başlıyorlar.
Bu genellikle keyif verici bazen de sinir bozucu olabiliyor.Öyle ki,bir dolu anlamsız kelime havada uçuşuyor ve peşi sıra kahkahalarla gülüşmeler,yerlere yatışlar,birbirinin üstüne atlayışlar derken tam bir karmaşa ortamına zemin hazırlıyorlar.Bu akşamda onlardan biriydi.
Biri okuldan,diğeri ananeden eve dönmeleriyle birlikte daha kapıda başladılar oynaşıp sırnaşmaya.Üstlerini değiştirip,ellerini yıkamalarının ardından,derhal soluğu yanımda aldılar.Mutfakta yemek hazırlamakla meşgul olan şahsıma "Anne supangle yapalım mı?" arzuhalini iletmek suretiyle geçen diyaloğun ardından bol kahkahalı,adrenalini yüksek gecenin ilk startı verildi.
"-Ben yapıcam"
"-Hayır ben yapıcam"
Anne akşam yemeğinin selametini düşünerek, duruma hemen müdahale edip,
"-Hanginiz yemeğini daha hızlı ve sorunsuz bitirirse,supangleyi onunla yapacağız" 
diyerek ikisini de mutfaktan çıkardı tabi
.Anne-baba mutfakta yemek hazırlıklarıyla uğraşırken(babamız salatada süperdir)içerden gelen kahkaha sesleri keyiflerinin pek yerinde olduğunun sinyallerini vermekle birlikte
"-acaba içerde bizi ne gibi sürprizler bekliyor" endişesini taşımaktan da alıkoyamıyor bizi haliyle.

İşimiz bitipte salona geçtiğimizde ortalığın dağılmasından başka bir vukuatın olmaması (dağınıklık artık nazarımızda doğal karşılandığından sorun teşkil etmiyor) içimizi rahatlatıyor bir nebze.

Yemeğe oturduktan sonra,her fırsatta birbirlerine bakıp, laf atarak gülüştüler veletler.Bu kadar kikirdemelerine neden olan kelimelerden aklımda kalan bir kaçını not etmek isterim.
"ayak kokusu"(okulda arkadaşından duyduğu bu söz dizisi epeydir dilinde,nihayetinde kardeşi de repertuarına aldı hiç sektirmeden)
"kaka pipisi"????? anlamını/anlamsızlığını bende çözebilmiş değilim ama onların dilinde epey komik bişey olsa gerek.
"pimpi,çinçi,kukuş" Yamaç beyimizin kendilerine taktıkları isimlermiş bunlar.
Pimpi:Zeynep
Çinçi:Rüzgar
Kukuş:Yamaç

Hey Allah'ım ne denir ki...Yaratıcılıkları müthiş.

Bir iki kelime daha vardı ama,biz büyüklerin lügatından konuşmadıklarından,hafızamı zorluyor ama çıkartamıyorum.Onu da bir ara not ederim artık.
Ertesi gün:
İşte dünden hatırlayamadığım bir iki tane daha yeni kelime;
"benim ağzım popo çıkanı" meali:benim ağzımdan popo çıkıyor anlamında kullanılıyormuş
"leş,lüş : bu da tarifi olmayan sırf kulağına hoş geldiğinden kullandığı bir ikileme.

Birkaç ikaz ve azarın ardından,yemek faslı bitince,kaldıkları yerden devam ettiler azmaya.Biri bişey söylüyor diğeri kahkahalarla onun söylediklerine gülüyor,arkasından biri diğerini itiyor.öbürü,itenin üstüne atlayarak karşılık veriyor.Biri çorabını çıkarıp diğerinin üstüne atıyor,aynı çorabı öbürü tekrar atana iletiyor.Fonda anlamsız kelimelerle kahkalar  eşliğinde tabi.
Bu kahkaha ve atraksiyonun dozu arttığında,anne-baba onların sesini bastırarak duruma müdahale ediyor mu?

e-ediyor haliyle.

Bizim ki de kafa sonuçta.
Hele ki ay sonu münasebetiyle,tüm gün,tam bir kaos halinde süregiden ve 19:00 gibi biten işsel savaşın ardından,ihtiyacımız olan sükunetin yerini alan , kaosun ev hali hiç çekilmiyor.

Ama bir taraftanda onların birlikte bu denli eğleniyor olmasından duyduğum mutluluğun tarifi yok.Üstelik kendi kendilerine eğlenip bize ihtiyaç duymamalarıda ayrı bir keyif sebebi.Fakat dedim ya,anne-baba günün getirdiği  yorgunluk ve stres sebebiyle, bu keyfi sürmek yerine,içine etmeyi daha uygun buluyor.

Azıcık şu çocuklar gibi görmeyi öğrenebilsek bu hayatı,sanki daha bir yaşanılır hale getirebileceğiz hem kendimize,hem daha çok çocuklarımıza....
Related Posts with Thumbnails