Bir anne babanın çocuklarına bırakacağı en güzel anılardan biri nedir diye düşündüğümde,ilk aklıma gelen anne babalarının nasıl tanışdıkları ve aşklarının nasıl yeşerdiğine dair hikayeleri olacağı kanısına vardım.
Kendi anne-babam görücü usulü tanışıp evlenmiş olmasına karşın,anneme evlilik hikayelerinin nasıl geliştiğine dair sorular sormuşluğum ve cevabını ilgiyle dinlediğim dikkate alınırsa,çocuklarım içinde ilgi çekici bir konu olacağını düşünmek pek de yanlış olmaz sanırım.
O halde O'nlar sormadan ben şimdiden hazırlığımı yapayım,zamanı geldiğinde açıp okumaları konusunda yönlendirmem daha kolay olur değil mi?

Bundan yaklaşık 10 yıl önceydi...
Ne çocuklarım,ne evliliğim ne de tüm bunlara dair hayallerim vardı.Kaldı ki,bir sevgilim bile yoktu...
O sıralar sıkça görüştüğüm samimi bir arkadaşım vardı; B...
Bir sevgilisi vardı ve mütemadiyen ondan bahsederdi her görüşmemizde.Bazen sıkılır ama yine de can kulağıyla dinlerdim anlattıklarını.
Bir akşam iş çıkışı bir kafede oturduk laflıyorduk.B yine sevgilisiyle inişli çıkışlı giden beraberliğini anlatıyor da anlatıyordu.Bende artık canıma tak etmiş olacak ki,hiç tarzım ve tavrım olmadığı halde o gereksiz cümleyi kurdum:
"Yahu arkadaşım,farkında mısın sürekli ben seni dinleyip duruyorum.Yok mu çevrende bana hitap edecek birisi,tanıştırda belki benimde sana anlatacak malzemem olur haa?"
B şaşkınlıkla duraksadı,beklemiyordu benden bu tarz bir çıkış.Bir süre düşündü ve:
"Necdet var aslında,iyi çocuktur.Bizim şirkette çalışıyor.Satış müdürü.Gerçi üniversite terk ama kendini müthiş geliştirmiş ve fevkalade çevresi olan biridir" falan gibi bir şeyler söyledi sanırım.
Sanırım diyorum,çünkü ağzımdan gayri ihtiyari çıkmış bu cümleyi söyledikten sonra kendim bile üstünde durmamış olacağım ki anlattıklarını adam akıllı dinlememişim bile.
"Unut gitsin"dediğimi çok iyi hatırlıyorum ama:)
Aradan 1 hafta kadar geçti sanıyorum.Bir gün öğle vakitlerinde işyerimdeki odamın kapısı çalındı.İçeri arkadaşım B ve yanında gayet şık giyimli,tertipli ve titiz olduğu her halinden belli,kelli!!! felli,iri kıyım bir adam girdi.Anlamadım önce.Tedarikçi müşteri temsilcilerinden biri falan sandım.Öncesinden haber falan da vermemişti arkadaşım sağolsun.Kibarca selamladım.B yüzünde hınzır bir gülümsemeyle bizi tanıştırdı.
"Tanıştırayım:arkadaşım Gönül,bu bey de iş arkadaşım Necdet"
!!!!
B'nin yüzüne şok ve yapılan emrivakiden mütevellit hoşnutsuz bir ifade ile baktım.Sonra buyur ettim yerlerine.Havadan sudan bir iki muhabbetin ardından,sanki yıllardır tanışan iki samimi arkadaş gibi derin sohbetlere daldık bu davetsiz misafir beyefendiyle.O denli sıcak,o denli içten ve riyasızdı ki anlattıkları,biraz klişe belki ama sahiden tanıdığım diğer erkeklerin hiçbirine benzemiyordu.Çocukluğundan itibaren çalışmaya başladığından,şartlarının ne denli zor olduğundan,üniversiteyi bırakmak zorunda kalışından fakat tüm bunların kendisinin hayata karşı bu denli dik duruşuna zemin hazırlamış olduğundan,geçmişinden asla gocunmadığından bahsettikçe hayranlık duydum inceden inceye O'na.
Şeytan tüyü vardı sanki (ilerde bunu onunla tanıştırdığım pek çok kişiden duyarak tasdikledim) sohbeti su misali akıyor,zamanın nasıl geçtiğini hissettirmiyordu.Gitmesini hiç istemediğimi farkettim bir an ve bu düşüncemden ötürü şaştım kendime.Laf lafı kovaladı ve geçen bir saati aşkın sürenin sonunda ayaklandılar.Tanıştığımıza memnun oldumlar,yine beklerizler,tekrar görüşelimler sonunda ayrıldılar yanımdan.Ama sahiden çok memnun olmuştum O'nu tanıdığıma ve yine görmek istiyordum yalan değil.
Onların gidişinin ardından beraber çalıştığım,düşüncelerine ve kendisine çok değer verdiğim iş arkadaşım "H" abim geldi yanıma.Görmüştü Necdet'i.Fikrini almak istedim,sordum kendisine:
"Nasıl buldun?" diye,
Yıllar geçse de asla unutmayacağım şu diyalog geçti aramızda:
H: "İyi ama şefim biraz senden yaşlı gibi duruyor"
G : "5 yaş var aramızda,kel ya ondan öyle gelmiştir belki gözüne:),biraz da iri yarı falan"
H: " iyi birine benziyor ama,eli yüzü düzgün"
G: "Valla sana birşey söyliyim mi,ben böyle bir adamla evlenirim" !!!!!
İşte bu sözler o gün benim kaderimi belirlemişti sanki.Bazen bazı şeyler malum olur ya insana,benimde içime doğmuş,yolda görsem belki dönüp bakmayacağım bir adama,içim sıcacık kaynamıştı bir anda.
O günün devamında B ile telefonda görüştük tekrar.Bana Necdet'i nasıl bulduğumu sordu.Çok sıcak ve içten olduğunu,sohbetini çok sevdiğimi söyledim.Aynı duyguları O'da benim için dillendirmiş B'ye.Fakat gayet üsturuplu ve seviyeli bir biçimde.Tam da istediğim gibi.
Aradan bir hafta geçmemişti ki,bir gün işyerimde tekrar karşımda buldum O'nu.Bu kez yalnızdı.Çok şaşırdım yine ama sevindim de içten içe.Gayet güleryüzle karşıladım,memnuniyetim her halimden belli oluyordu sanırım.Yine birbirinden leziz dakikalar geçirdik birlikte.Yemekte yedik bu kez ve iş arkadaşım H de bize eşlik etti.O da keyiflendi sohbetiyle ve duyguları son derece olumluydu Necdet'e karşı.
Bu görüşmenin ardından ara ara telefonda konuşur olmuştuk artık.Kimi zaman arkadaşım B'yi aramak vesilesiyle iş yerlerini arıyor,O'nunla da konuşuyordum bir vesileyle.Ses tonuda inanılmaz etkileyiciydi bu arada:)Bunca görüşmelerimize karşın O'ndan hala birlikteliğe ya da en azından hislerine dair tüyolar alamıyor olmak hem biraz canımı sıkıyor ama çoğunlukla memnunda ediyordu.Nitekim ilk günden vıcık vıcık olmuş laubali ilişkilerden nefret ederdim ve bu bende inanılmaz bir itici kuvvet uyandırırdı.Hal böyle iken O'nun böylesi bir tavır sergiliyor oluşu,beni O'na biraz daha yakınlaştırıyordu.
Derken bir akşam yine iş çıkışı B,sevgilisi ve Necdet ile ben dışarıda bir program yaptık.Hep birlikte bir cafede oturup lafladıktan sonra ayrıldık ve beni eve bırakmak üzere Necdet'in arabasına bindim.Yol boyunca bugüne değin süregiden arkadaşlığımıza dair konuştuk.Ve pazar gününü beraber geçirmek için sözleştik.
Pazar günü gelip çattığında öğlene doğru aldı beni ve Moda'ya geçtik.Bu bizim başbaşa gittiğimiz ilk mekandı.Sahildeki kafe de çokca sohbetler ederek birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduk.O'nu ilk kez takım elbisenin dışında spor giysilerle görüyordum ve bambaşka biri vardı sanki karşımda.Daha genç,daha sıradan.Nedense o gün,aslında onunla bir gelecek planlayacak kadar etkilenmediğimi hissettim.Buna sebep olan neydi bilmiyordum fakat tam da böyle hissediyordum.Gün bitiminde "arkadaşlıktan öteye gidemez bu ilişki,bununla sınırlı kalsın" kararı almıştım.Bunu O'na da hissettirdiğimi daha sonra kendisinden duydum.Neden sonra ayrılıp da evlerimize vardığımızda birden O'nu özlediğimi ve bu duygu karmaşasının geçici olduğunun ayırdına vardım.Ve hiç beklemeden O'na şu mesajı yazdım:
"Senden etkilendim galiba"
O'da cevap vermekte gecikmedi:
"Senden etkilenmeseydim,seni etkileyemezdim"...
Karşılıklı etkileşimlerin itirafa dönüştüğü o gün birlikteliğimizin temelleri atılmış oldu.
10 Mart 2002 Pazar
Ertesi gün öğlen saatlerinde telefonum çaldı.Arayan Necdet'ti.Kalbimin gümbürtüleri eşliğinde açtım telefonu.Aynı heyecan ve coşku emareleri O'nda da vardı.Hem de misli misli fazlasıyla...
Sesi coşkuyla çağıldıyor, mutluluğu sesinin her tınısından kendini ele veriyordu.
"Çok mutluyum Gönül,yerimde duramıyorum.Bayram çocukları gibiyim inan.Işıklarda durdum ve camı açıp ben çok mutluyum diye bağırasım var" diyordu.
O güne kadar gayet ağırbaşlı adımlar atan adam birden aşk meleği oluvermişti.Şaşkın ama mutluydum.Benimde içim içime sığmıyordu.Daha önceki hayal kırıklıklarımın üstüne ilaç gibi gelmişti.Hiçbirinde duyumsamadığım bir şeye "güven duygusuna" sahiptim bu ilişkide ve bu da benim için herşeye bedeldi.
"Onunlayken kendimi güvende ve mutlu hissediyordum,ee daha ne istenebilirdi ki..."
Artık birlikteydik.Geliş gidişler,bir arada geçirilen saatler,telefonlaşmalar sıklaşmıştı.Herşey keyifliydi velhasıl.Aileme de ufak ufak bahsetmeye başlamıştım artık.Annem de merak ediyordu.Aradan çok zaman geçmemişti ki Necdet bir gün evlilikten bahis açtı.Herşey süperdi ama evlilik de nereden çıkmıştı daha çok erkendi.Birbirimizi yeni yeni tanıyorduk daha.Üstelik 25 yaşındaydım bir süre daha düşünmüyordum bu konuyu.Fakat o bilakis aceleye getiriyor nisan ayını sürerken Temmuzda evlenmeye dair planlar yapıyordu.Yavaş atın tekmesi sert olmuştu zahar...
Ben ise henüz çok erken olduğunu ve daha birbirimizi hiç tanımadığımızı ve en erken yılbaşında olabileceğini söyledim kendisine.Yangından mal kaçırmaya lüzum yoktu...
Herşey kendiliğinden olup bitiyor ve ben dilim tutulmuş bir ifadeyle dahil oluyordum yaşananlara.İstemiyor muydum?Tabi ki istiyordum fakat endişelerim de vardı bir taraftan.Aceleye gelsin istemiyordum hiçbir şey.Üstelik hazırlığımızda yoktu evliliğe dair.
Bir akşam bahsettim bizimkilere ve tanışmak istediğini söyledim.Babam hemen nereli olduğunu sordu.
"Orası pek hoşuna gitmeyecek baba" dedim.
"Kars'lı mı yoksa" dedi.Pek hoşlaşmazdı nahoş tecrübelerinden ötürü o diyarın insanlarından.
"Öyle sayılır,Ardahan'lı" dedim.
Ekşimsi bir ifade ile gülümsedi."Tanıyalım bakalım" dedi.
Birkaç gün sonra bir akşam yemeğiyle misafir ettik evimize ve tanışma fırsatı yarattık böylece.Gayet samimi bir ortam oluştu ve anında ısındılar müstakbel damatlarına.Aynı gece programladığımız konser etkinliğine hiç çekinmeden onay verdi babam bu sayede.
Sıra ailelerin tanışmasına gelmişti.27 Nisan akşamı bize geldiler ailecek ve peşi sıra bizi davet ettiler.Bu faslın ardından isteme merasimi gerçekleşti ve 16 Mayıs da resmen sözlendik müstakbel damat adayımla...
Güzeldi herşey.Keyifli gidiyordu ve oldukça hızlı.Eşyalarımızı bile beğenip almıştık sözün ardından.Büyük bir hızla işliyordu zaman ve tıkır tıkır yolunda gidiyordu tüm teferruatlar...
22 Haziran akşamı nişanımız gerçekleşti ve peşi sıra düğün tarihimiz belirlendi:
10 Ağustos 2002 Cumartesi
Saat: 19:00
Herşey O'nun istediği gibi ilerliyordu.Dediğini yaptırmıştı ve bende engel olamamıştım.Ve pek de memnundum açıkçası.Evimizi tuttuk;2+1 pek şirin,nohut oda bakla sofa bir daireydi.Samanlığı seyran edecektik birlikte.Borcumuz harcımız pek çoktu ama sağlığımız ve gönlümüz bir oldukça üstesinden gelinirdi her bir şeyin.Her şeyi kendi zevkimizle,kendi imkanlarımızla var ettik ve tamı tamına 5 ay gibi kısa bir süre de birlikteliğimizin resmi temellerini attık...
Düğün merasimlerinden hiç hazetmememe ve ısrarla düğün istemiyorum diretmelerime rağmen,o'nların istekleri doğrultusunda,benim için oldukça kasılarak geçirilen bir düğün töreniyle evlendik 10 Ağustos akşamı.
Düğünün ardından,evimizin anahtarını almayı unutup,apartmanın önüne park ettiğimiz arabanın içinde düğün kostümlerimizle abisinin anahtarı getirmesini bekleyişimiz komik bir anıydı o güne dair.
Ertesi gün balayı için Bodrum'a gittik ve unutulmayacak bir hafta geçirdik.
Her günü bambaşka lezzetlere gebe günler yaşadık evliliğimizin ilk yılları.Gezdik,tozduk her anın tadını çıkardık gönlümüzce.Sıkça tartıştık,kimi zaman ayrı düştük,eşikleri bir bir atladık fakat sevdik hep birbirimizi.
Şimdi aradan 10 yıl geçti.Farklı duraklardan geçti tren,ne istasyonlar gördü,ne yolcular tanıdı.Şimdiki rotamız ise bambaşka.Yolculuğumuza eşlik eden can parçası yolcularımız var artık.Yükümüz ağır olsa da manzaranın tadını çıkarmaya niyet edince insan ve taşıdığı yükün değerini bilip şükredince,seyrine doyum olmuyor bu şahane yolculuğun ve dahi farkına varıyor yük diye bildiklerinin aslında ne denli paha biçilemez kutsal hazineler olduğunun...
Nasıl unuttum bilmiyorum ama geç de olsa eklemek istedim.Her aşık çiftin bir şarkısı olur dimi?Bizim ki de bu işte.Ne zaman dinlesem,o güzel,heyecan dolu günler gelir aklıma.Şimdi ki gibi mesela...