Showing posts with label blog. Show all posts
Showing posts with label blog. Show all posts

May 14, 2012

'Dolu' kadınım vesselam...

Okulları bitireli neredeyse 2 hafta oluyor. Sonra rahatlarım diyordum ama nerdee? 10 gün sonra Türkiye'ye gidilecek, burada taşınacağımız şehirde hala ev bulabilmiş değiliz. Türkiye dönüşü 1 hafta içerisinde taşınmamız gerekiyor. Ama neyse ki toparlanma işlerinde epey yol katettik. 5 sene önce 3-4 valizle geldiğimiz evden 34 valizle çıkacak olmayı sindiremediğim için epey bir eleme yaptım, eledikçe rahatladım. Güya hiç eşya sevmeyen insanım, kullanmadığımız şeyleri hemen elden çıkarırım ama her nasılsa ev dolmuş taşmış. Neyse, eşyalar yeni sahipleriyle mutlu mesut yaşarlar umarım... Bir kısmı geri dönüşüme gitti, bir kısmı yeniden kullanım merkezine, bir kısmı da ikinci elcilere. Tabii maalesef çöpe de gitti epeyce. Bundan sonra çöpe atılacak hiçbir şey almamaya karar verdik. Bakalım 2 sene sonra neler çıkacak evden...
* * *

Bu arada bir müjdem var ama ben susayım, diyaloglar konuşssun...

YavruSu: (Gittiğimiz bir davette) Sen neden şarap içmiyorsun?
Anne: Çünkü ben hamileyim, hamile kadınlar şarap içmez, alkollü içkiler anne karnındaki bebeğe zarar verir; çocuklara da tabii...
YavruSu: Yalnızca boş kadınlar mı şarap içebilir?

* * *
Evet, 20 hafta oldu. Artık 'dolu' kadınım vesselam. Bir kızımız daha geliyor :)) YavruSu başlangıçta kardeşinin sürekli benim karnımda olmasından biraz rahatsızlık duyuyordu. "Kardeşim de seninle birlikte mi okula gidecek?" diye sorup duruyordu. Bir gün isyan etti, "Biraz da babanın karnında büyüsün!" dedi, ben de ah keşke dedim. Valla, ne iyi olurdu --özellikle ilk 3 ay. Bir de çıktıktan sonra dönüşümlü emzirebilsek, başka da bir şey istemem :P

Varmış aslında emziren babalar. Milk Junkies, böyle bir transgender babanın blogu. Kendi bebeğini doğurup emzirmiş. Sonra, yeni doğum yapmış bir arkadaşı ameliyat olması gerekince onun bebeğini de emzirmiş bir süre.
"The pull of her lips is strong and determined, yet precarious. I don't dare move my arms for fear of unlatching her. I hear her rhythmic, satisfied gulping and know that I am the centre of her universe. Nothing can distract her from her desire to breastfeed. She doesn't know or care that I'm a transgender guy using a supplemental nursing system and donated breast milk. I share in her bliss."
Devamı burada


September 16, 2011

Araba koltuğu

YavruSu'nun arabada giderken hayali arkadaşları "kızlar" ile konuşmasından:
Y: Kızlar, arabada giderken koltuğunuzda oturmalısınız. Yoksa polis bize kızar.
Anne: Polisin kızması önemli değil! Kim soktu aklına su polisi??? Önemli olan sizin güvenliğiniz, ya araba aniden fren yaparsa ne olur!!!
Y: Evet kızlar, araba fren yaparsa fırlarsınız, cama çarparsınız, sonra cam kırılır. Ve polis bize önem yazar.
Anne: ?!?!?!?!
* * *
Görüldüğü üzere bu konudaki temel dersleri başarıyla tamamlamışız, aferin bize :P
Daha doğru dersler için Kitubi'ye: http://www.kitubi.com/category/araba-koltugu/
Şu yazıdaki videolar beni çok etkilemişti: http://www.kitubi.com/2008/01/11/bebegim-neden-arkaya-donuk-oturmali/
Ve bir de Bir Anne Paylaştı ki... hepimize önemli bir ders olsun!

November 5, 2010

Alternatif Hediyeler

Blog dünyasında her gün yeni bir güzellikle karşılaşıyorum. Bugün bahsetmek istediğim, 'el emeği göz nuru' üreten blogcular. Bu yetenekli yaratıcı insanlar, onca işlerinin yanında oturup bir de bu güzel şeyleri yapıyorlar ya gerçekten çok takdir ediyorum. Birkaç tanesi bana geldi, sağolsun Ateş Böceğinin annesi. Gerçi ben bugün el emeklerini işe dönüştüren insanlardan bahsedeceğim. Aylık 10 dolara işçi çalıştırıp çocukları kullanan, zehirli atıklar üretip bunları doğaya salan büyük işletmeler yüzünden her geçen gün yeni bir küçük işletme kapanıyor. Oysa bilen bilir, bu el emeği denen şey, gerçekten göz nurudur, çok değerlidir. O yüzden kendinize veya sevdiklerinize hediye almak için mutlaka bu alternatif ürünlere bakınız derim.

Oyuncak Dükkanı / Hilal Timur

Hilal, ilk olarak 2008'de oğlu için yapmaya başlamış bu güzel oyuncakları. Daha sonra arkadaşlarının da önerisiyle yapıp paylaşmaya başlamış. Bir süredir Pasaj'da ve Hilal'in El Emeği blogunda satılıyordu oyuncakları ama en sonunda bu iş için özel blogunu açtı. Çok da iyi oldu. Blogda ayrıntılı bir şekilde her oyuncağın materyali ve nasıl kullanılacağını anlatıyor. Örneğin bu yanda resmi bulunan Patates Kafa ile Surat İfadeleri oyuncağı polar ve keçeden yapılmış. Farklı göz, kaş, burun ve ağız ifadeleri surat zemine çıtçıtlanabiliyormuş. Potato Head'in Türkiyeli versiyonu. Ben bu oyuncağa bayılıyorum, çok yaratıcı bir oyuncak. Siz de bu dükkana bir bakın, daha ne güzel şeyler var. Ev yapımı oyun hamuru, çok kültürlü bebek giydirme aktivite kitabı, kumaş kitaplık, kartondan evler, örgü oyuncaklar ve daha neler neler. En güzeli de içinde BPA var mı yok mu, toksik boya kullanılmış mı, çocuğuma herhangi bir zararı olur mu vs. gibi şeyleri düşünmeden rahatça alışveriş yapabileceğiniz bir mekan.

Çocuk Odaları İçin Kişiye Özel Resimler / k.i.s.d.
Kisd, kendi izini sürerken sonunda içindeki cevhere ulaştı :) Ne de iyi oldu! Bu yetenekli blogcu anne, resimlerini bizimle blogunda paylaşıyordu ara sıra,  sonunda bu dükkanı açmaya karar verdi. Amacı, çocuk odaları için resimler yaparak dünyayı daha renkli ve neşeli hale getirmek. Dükkanın adı üzerinde ama ben yine de yazayım: Kisd, çocuğunuzun sevdiği imgeler, renkler, yiyecekler gibi şeyleri de dikkate alarak çocuğunuza özel resimler yapıyor. Suluboya kağıdına suluboya ile çalışıyor ve istediğiniz ebatta resim yapıyor. Çocuğunuzun veya arkadaşının doğum günü için özel bir resim istiyorsanız acele edin yalnız, en geç bir ay önce iletişime geçmeniz gerekiyor.


Cincüce Bobin Hizmetleri / Banu

Banu'yu Bir Dolap Kitap sayesinde tanıdım. Bunca aydır çeşitli bloglarını takip ediyordum ve buna rağmen henüz yaptığı şeylerin range'ini tam olarak idrak edememiştim :) --ki birkaç ay önce bize çok güzel bir süpriz yapıp tüm yazılarını bir blogda birleştirdi. Ve daha da güzeli el emeği göz nuru olan seramiklerini bizlere de sunmaya karar verdi. Kendi gibi renkli ve yaratıcı olan bu tasarımlarına Pasaj'da açtığı dükkandan ulaşabilirsiniz. Bir de Günaydın adında çok güzel ve minik bir çocuk kitabı vardı yazdığı ve yaptığı, Dolab'ı takip edenler bilir, işte bu kitaplardan da  görmek istiyoruz dükkanda duyurulur :)

Yaşasın alternatif ürünler, yaşasın alternatif alışveriş!

October 10, 2010

Ninni

YavruSu için bir masal/ninni yazmıştım ya, artık onun bir klibi oldu :) Nasıl mı? Olmadık İşler Peşinde sayesinde :) Siz bu güzel insanı kutukafalarıyla, mizah gücüyle, samimiyetiyle, insanlığıyla, çok güzel iki insanın annesi olması dolayısıyla tanıyorsunuz. Ama onda daha neler var neler. Olmadık İşler Peşinde olduğundan kendisi, kalktı resimledi ninnimizi. Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır, hastalık demedi, yorgunluk demedi, onca işin arasında oturdu vakit ayırdı ve çizdi. Sağolasın oyip, iyi ki varsın!

Not: Resimlerin güzelliğini görebilmek için videoyu tam ekran izlemenizi tavsiye ederim.



March 28, 2010

Ada Lovelace Günü ve Feminist Felsefeciler

24 Mart Ada Lovelace günüymüş. T., Stumble Upon'da keşfetmiş ve bana göndermiş. Önce bilmeyenler için söyleyeyim, Stumble Upon, webde ilgi alanlarınıza göre sörf yapmak için çok faideli bir servis. Çok güzel şeyler keşfedebiliyorsunuz, ayrıca beğendiğiniz şeyleri anında paylaşıp favorilerinize ekleyebiliyorsunuz.

Ve gelelim Ada'ya. Resmine bakınca sanki döneminin ünlü bir sanatçısı gibi geliyor, gözünüz bir yerlerden ısırıyor değil mi :) Evet bildiniz, kendisi dünyanın ilk bilgisayar programcısı, yani bir nevi ünlü bir sanatçı o da. Yaratmaksa yaratmak; yoktan var etmek, var olanı geliştirmek ve yarattığı şeyle dünyaya müdahele etmek...



Augusta Ada King, 1815'te Londra'da doğmuş. Annesi Ada'nın yeteneğini farkedip ona çok küçük yaştan itibaren matematik öğretmeye başlamış. Ada, dönemin ünlü bilim insanlarıyla çalışmış, Charles Babbage'ın icat ettiği 'Analytical Engine' (Analitik Makine) için Bernoulli sayılarını hesaplamak üzere bir program yazmış. Ayrıca ilk kez bilgisayar ve yazılımın (software) tanımını yapmış. Müzisyen yönünü de unutmamak gerekir. Ta o zamandan bilgisayarla komplex müzik yapılabileceğini öngörmüş. Kanal kaydında sınır tanımayan tüm müzisyenler ruhuna el-fatiha okusunlar lütfen :)

Ve şimdi de tüm anneler için geliyor: Ada 20 yaşında evlenmiş ve 21, 22, 24 yaşlarında olmak üzere toplam 3 çocuk doğurmuş!!! Yani hiç sızlanmayın çocuk yüzünden birşey yapamıyorum diye; yapan yapıyor, neler yapıyor kadınlar ;) alkışlıyorum burda 32,5 yaşına gelmiş ve hala ödev yetiştirmeye çalışan bir öğrenci-anne olarak. Artık yaş durumundan öğrencilikten emekli edecekler beni, yakındır valla. Şimdi de kaçmak durumundayım, önümüzdeki hafta, ödevler, sınavlar, proposallar, araştırmalar beni bekler :(

Şurada Ada Lovelace günü ile ilgili ayrıntılı bilgi var, burada da çocuklar için hazırlanmış bir Ada videosu var, tavsiye ederim. Bir de yazıyı ve resmi aldığım kaynak blog var, feminist felsefecilerin ortak blogu --Rengahenk listemize eklenmiş bulunuyor: Feminist Philosophers.

Herkese güneşli Pazartesiler dilerim! HGI Monday diyenler, güneşe ve Adaya baksınlar :)

January 14, 2010

"Help God It's Monday!

Yeni dönem başladı :( Hiç hazır değildim oysa ki! Okuyacak/yazacak, gidilecek/yapılacak o kadar çok şey var ki! Kış tatilinde Florida'ya dayımı ziyarete gitmiştik, Cumartesi gecesi geldik, Pazartesi okul açıldı :( "Help God It's Monday!" diye bağırmak istedim tüm gücümle. O sırada Kurabiyegiller'in şu yazısını gördüm; biraz da iyi tarafından bakmaya çalışayım deyip bastırdım içimdeki çığlığı...

Aslında bu HGI Monday's (Help God It's Monday) fikri 3 yıl önce Amerika'ya ilk geldiğimizde tezahür etmişti bendenize; ama bir türlü hayata geçiremedim. Burda 'dessert' (tatlı) dedikleri şeyleri görünce, dedim ki burada bir pastane açsam, adını da HGI Monday's koysam, Pazartesi sendromu yaşayanlara dondurmalı baklava, anasını/yavrusunu özleyenlere sütlü nuriye, sevgilisinden ayrılanlara bol çikolatalı bir sufle, hasta olanlara fırın sütlaç, kafası karışık olanlara aşure, canı sıkılanlara çeşit çeşit kurabiye, pasta (ballı bademli, çikolatalı, vişneli, kestaneli, karamelli, krokanlı, profiterollü ve daha niceleri); ama hepsi gerçek, gerçek pasta yani, böyle kek üstü krema kandırmacası değil! Ah, ah! Ne güzel olurdu burda pastane tadında bir yer olsaydı, cup cake ve cookie'den başka bir şey sunsaydı :(
Özledim pastane kokusunu özledim,
Özledim poğaçaları, tatlıları özledim,
Özledim memleketimi, herşeyini özledim,
Gel dedim yaz dönemi, hala gelmek bilmedin!