sapsal pippi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sapsal pippi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Haziran 2011

Şapşal Pippi

Uzun zamandır şapşal pippi etiketine bir şey yazmıyordum. Bu gece başıma gelenlerden sonra yazmamak mümkün değildi. 
Olayı tüm çıplaklığıyla anlatıyorum, of çıplaklık utanç verici bir şey:

Şimdi ben bugün inci vs facebook yazıları yazdım ya hani, yazarken de inciciler bu görüntülere kolay ulaşsın bir arada bulunsun diye iyilik yaptım güya ama bir yandan da fark edilmemeyi diliyordum. 
Neyse yazılar bitti, sağ salim atlattım yazı faslını. Birkaç saat önce Blogtv'de arkadaşımın konuğu oldum. Sohbet ediyorduk, birden sohbeti inciciler bastı. Biri sohbetin linkini atmış, bir sürü küfür hakaret bilmem ne.. Sonra sohbetten çıkmak zorunda kaldım. O sırada sevdicek bana bir link attı. Baktım anaaaa ben. İşte salaklık burada başladı. Dedim sohbetten birileri sardı bana işte. Yine de sorun yok deyip güldüm geçtim. Hatta blogun linkini de atsalar ya reklam olurdu dedim :) Sonracığıma yazılanları okumaya başladım, baktım küfürler bilmem neler.. Bir de birileri beni sahiplendi anaa diye düşündüm. "Benim o" "Hayır ben" diyen bencileyin şapşallar atladı hemen. Sırf yanlış anlaşılma olmasın diye gittim Twitter'a yazdım. "İnci yazarı değilim gençlik (link)" Sonra amaan millet önemsediğini sanacak, salla gitsin dedim ve sildim. O sırada Facebook'tan bir mesaj daha aldım. Sevdicek, "Benden neden bahsediyorlar ki" dedi. O zaman düştü jeton. 
Ömrüm boyunca böyle de bir şapşallık yapmamıştım yeminle. 
Çok utanıyorum.

Hayır bir de daha önceden biliyorum bu olayı. Düşmediğimi de biliyorum, düşenlerle alay da etmemiştim ama alla alla.. Hani etsem allan sopası yok diyeceğim ama neyse oldu bir kere.

Bu kepazeliği olay anında gören arkadaşların hemen anında acilen hafızalarından silmelerini istiyorum olanları. 
Yoksa hep boynu bükük kalacağım. 

Yine de iyi ki böyle bir salaklık yaptım. Sabahtan beri gülmeyen yüzüm güldü, yine eğlenceli bir insan oldum. Oh be.! (Kendimi avutuyorum sanırsam)

11 Mart 2011

Tık Tık



Sülalecek enteresan olduğumuz aşikar. İspat edeceğim şimdi size:

* Geçenlerde babaannemin kardeşi ölmüştü, kendisine dayı derdim ben. O günü şurada anlatmıştım. Heh halamlar geçen hafta mezarlık ziyaretine gitmişler. Dayının mezarında beyaz bir sutyen bulmuşlar. Mezarın ayak ucundaki çalılara asılı bir sutyen.. Dayı da üzerinize afiyet çapkın mı çapkın bir adamdı. Biri bitmeden diğerine başlardı evliliklerin. Ailecek neye uğradıklarını şaşırmış, mezarlıkta kahkaha krizine girmişler. Oğlu: "Babam burada da boş durmamış, bir işler çevirmiş" demiş, eeh haklı adam. Tövbe tövbe..

* Büyükbabamın dedesi, çok ünlü bir polis memuru imiş. Ama o zamanlar şimdiki gibi zibilyon tane değil polisler. Sivil sivil özel ajan modunda takılıyormuş. İstanbul'daymış o zamanlar. Bir iş dolayısıyla otelde kalması gerekmiş. Yandaki odadan çok gürültü geliyor diye, sen git odayı bas elinde silahla. Odadaki şahıs da sağ olsun, valimtrak bir insanmış. Başı birazcık belaya girmiş, ama asıl garip olan şimdi mişli mışlı anlattığım valimtrak kısmını büyük büyük büyük dedenin bilmesiymiş. Bile bile basmış odayı, hey allam..

* Bizim ev iki katlı, bir ara yani ben dünyaya gelmeden çook zaman önce üst katı kaymakama, hakime falan kiraya veriyorlarmış. Üst katta kaymakamın oturduğu zamanlarda bir gece büyükbabam içip içip eve gelmiş, evde coşmuş iyice, babaannem "sus, komşular duyacak" deyince büyükbabam "İbnetör kaymakam" diye üst kata seslenmiş. Kaymakam da anlayışlı adammış ses etmemiş, duymadığından değil üstelik, üflesen duyuluyor zira. Bu olaydan da alnımızın akıyla çıkmışız.

* Babam devlet dairesine karikatür astığı için az kaldı mesleğinden oluyordu. 

* Ben ilkokul beşe gidiyordum, belediye okulun bahçesinde köpek öldürüyor diye dersten çıkıp belediye binasını bastım.

* Yine ben, belediye başkanının torunuyla aynı sınıftaydım. Çocuk, ilçenin yollarından şikayet ediyordu derste, "Onu bize değil, dedene söyleyeceksin akıllım" diyerek gelecekte nasıl biri olacağımın sinyallerini vermiştim. 

* Büyükbabamla babaannem bir yere oturmaya gideceklermiş, araba kiralamışlar. Büyükbabam gidecekleri eve şeker almak için arabadan inmiş ve şoföre "sakın buradan ayrılma" demiş ama şoför o yolda bekleyemeyeceğini anlayıp karşı tarafa geçince ve büyükbabam da elinde şekerlerle gelip arabayı karşı yolda görünce allaaaaah şoförü bir güzel dövmüş efendim. Kıskançlık başa bela ne de olsa..

* Abartmıyorum, görenlerden dinledim. Büyükbabamın babası at üzerinde giderken hedefi vurabilecek kadar atış yeteneğine sahipmiş. Ben ise maalesef birkaç denememle anladım ki olmuyor, o iş bana göre değil.

* Bundan 7-8 sene önce eski eşyaları karıştırırken büyükbabamın babasının çantasını buldum. İçinde hala evraklar vardı, aaa burda da bir göz var bakalım burada ne varmış diye elimi bir soktum.. (Çığlııık) Takma dişmiş meğersem..

* Aynı eşyaları karıştırırken bir tilki kürkü bir de hangi hayvandan yapıldığını anlayamadığım bir kürk manto da buldum. Şimdi kürke karşıyım elbet ama ben yoktum ki o zamanlar uyarayım milleti.

* Halamın oğlunun düğününden çıkıp halamların evini bulamadığımız için gelinle damadın eve giriş törenine yetişemeyen de biziz efendim. Şoför büyükbabamdı. Dön dolaş sabah ettik, biz eve vardığımızda çoktan halvet olmuşlardı allah bilir, kimsecikler yoktu zira.

* İl il gezerdik biz her yaz. İllerden birinde, büyükbabamın çişi gelir, tuvaletlere para vermeyi gururuna yediremeyen büyükbabam çareyi inşaatta bulur. Lakin inşaatın bekçisi vardır ama bunun da bir çözümü vardır: "Ben valinin askerlik arkadaşıyım, hadi git benim geldiğimi söyle mutlaka seni görür bunun için" Bekçi gider, büyükbabam çişini yapar. 


* İl il gezmelerden birindeyiz yine, o zamanlar cep telefonu yok. İki araba peş peşe yola çıktık. Arkadaki arabaydım, arabadakilerin yaş ortalaması benim 5-6 yaşımda oluşumu da hesaba katarsak 35-40 idi. Çişim geldi, durduk. Benim çişim gelince büyükbabamın da çişi geldi, büyükbabamın çişi gelince eniştemin de çişi geldi. Hepimiz çişimizi yaptık ayrı ayrı tabii. Sonra bir de ne görelim aaa böğürtlen. elimizi yıkadık tabii yanlış olmasın. Topla allah topla, ben bir de çok severim böğürtleni. Yarım saat kadar oyalandık orada. Öndeki arabadaki sinirli babam kilometrelerce yol gittikten sonra bizim arkadan gelmediğimizi anlayıp başımıza bir kaza geldiğini de düşünüp burnundan soluyarak geldi. Yaş ortalamamıza hürmetten sustu tabii, yoksa yanmıştık.

* Büyükbabam gençliğinde fotoğrafçılık yapmış. Fotoğrafı falan herkes bilmiyor o zamanlar. Büyükbabam gelen insanların konuşmasından rahatsız olur ve çareyi "Konuşursanız sesli çıkar bakın, sessiz olun" demekte bulur ve çok enteresandır ki işe yarar, susarlar.

* Babaannem komşularla beraber gece gezmesine gider, dönüşte mahallenin çocukları bunlara şaka olsun diye havlayarak arkalarından koşarlar. Bütün kadınlar çocuklarını alıp çil yavrusu gibi dağılır, babaannem de dağılır aslında ama tek farkla: o, çocuğunu orada unutmuştur.

* Annem çocukken bok çukuruna düşmüş. Ciddiyim evet, hayvanların boklarının aktığı bir yer vardır, köy yaşantısını bilenler bunu da bilirler. Sen git, o bok çukuruna düş. Tey yareppim..

* Babam, buz tutmuş barajın üzerinde araba kullanan bir salaktır ayrıca. 

* Bendeniz, kardeşini ilk görüşünde "Aaa baba, bebek" diyen bir malım.

* Eve misafir gelir, bendeniz de nasıl utangacım teee o zamanlardan. Yaş 4-5. Beni hayatta bulamayacakları bir yere saklandım: Tavuk kümesine. Tavukların şaşkın bakışları hala aklımda. Akşam olup da kümesin kapısını kapatma zamanı gelince beni içeride çildir çildir bakarken bulurlar ve bu olay yıllardır aile hikayeleri arasında anlatılır.


* İlkokulda, çocuğun biri beni itti diye gidip çocuğa kitapla vurdum. Kendim öküz gibi olduğum için çocuğun bu acıya dayanabileceğini ve bir hafta önce olduğumuz aşının acısının çoktan geçtiğini düşündüm, ne bileyim. Çocuğun koluna vurdum alt tarafı ama çocuk küt dedi bayıldı. Bütün okul üzerime yürüdü resmen. Çocuk hastaneye kaldırıldı. Bir ay hastanede kaldı. Arkadaşları arkamdan "katil" diye bağırmaya başlamışlardı bile. Neyse ki çocuk bir ayın sonunda okula döndü. Benden intikam almak için gelip geçerken tekme atıyordu ama hoş görüyordum. Orta sona geldik, çocuk bana aşık oldu. Birkaç sene bu böyle devam etti. Hatta çocuk arada bayılınca adımı sayıklıyormuş, arkadaşlarının yalancısıyım.


* Kardeşim, halamın oğlunun çizmesine işemişti. Hayır hayır, o bir kedi değil. 


* Çizmesine işenen halamın oğlu küçükken, vitrin mankeniyle tokalaşmaya çalıştığı için vitrin mankenini yere düşüren hatta kıran hatta annesine manken parası ödettiren biri.


* Veli ziyaretine gidiyorsun, evdeki çocuklardan biri ailesine güvenerek senin üzerine kedi fırlatıyor. Evet burada üzerine kedi fırlatılan biçare öğretmen de bendeniz oluyorum.

30 Ağustos 2010

Japon Turistler ve Süpersonik Pippim


Dün gece rüyam çok eğlenceliydi yine. Bayılıyorum böyle zamanlara. Hem kontrol edebiliyorum hem de eğleniyorum. Film gibi oluyor.

Dün gece turizmci oldum. Japon turistlerim vardı, ama Alman, İtalyan, İngiliz bir de Temel de karışmıştı aralarına.
Sadece ramazanda çalışan bir işletmem vardı. Turistler oruç tutmayı ve ramazan ruhunu merak ediyorlarmış ve dünya para bayılıp Türkiye'ye geliyorlarmış bunun için. Ben de bu yavruları sahurda besleyip iftara kadar aç bırakarak terbiye ediyordum. Yerel kıyafetler giyip iftar yemeğine geliyorlar, dualarla oruç açıyorlar. Öyle mal mal bakıyorlardı bana. "Allah kabul etsin" dedim bunlara, ciddiye aldım yani rüyayı. 
Sonra bir arkadaşım yanıma geliyor ziyarete, ben de bu turistlerle dalga geçiyorum. "Mal mı bunlar ya, oruç tutmak için buraya gelmenin mantığı ne abi, salak mı bunlar" diyordum. Japonlar da bana mel mel bakıyorlardı. Gülümsedim mi gülümsüyorlardı işte, ne dediğimi anlamamalarını avantaja çeviriyordum. 
Öyle böyle derken uyandım.

Nasılım?

18 Nisan 2010

Ben Çocukken, Eskiden Güneş Yokmuş Zannederdim


Ben çocukken, 
eskiden güneş yokmuş zannederdim.
Ama bir sor neden?
Çünkü bütün fotoğraflar siyah beyazdı.

Napıyorlardı acaba güneşsiz diye bir de üzülürdüm onlar için.. 
Hey gidi!

Isuzu'ya Kredi


Yanlış okudum, ne var!?


24 Aralık 2009

Şapşal Pippi


Saksılarsa kızsa dünya ektim..
desem bir bok anlaşılmayacak değil mi?
Ben de ne diyo la bu diyordum işte meğer:
Saksılara sakız sardunya ektim
olacakmış ne bileyim ben..

Unut maki dünya fani
dediğinde Barış Manço, makiyle ne alakası var olayın dediğimi bilirim ben.

Bir de
bir barta kulesi
desem yine kimse bir halt anlamaz ama ben anlıyordum alla alla...
Yine de sonradan biri acıdı halime:
Bir bar taburesi
olduğunu söyledi o kısmın
alla alla ya

21 Aralık 2009

Çıtçıtlı Badiiii

Ekşi'de, Yapılmış En Aptalca Dalgınlıklar başlığını okuyup gülüyordum. Sonra durdum lan ben gülüyorum dedim, cidden acayip hoşuma gitti bu durum. Güldüm ben. Kahkaha attım olum hatta. Sanırım en çok da bunları yapma potansiyelime ve benim her zaman yaptığım saçmalıkları adamların dalgınlık diye yazmalarına güldüm. Papatya Prensescim, sen de oku bak valla oku.

Neyse ama aklıma geldi anlatayım.

Bunu bu sefer ben yapmadım. Benim kendinden dalgın bir arkadaşım var, bana benziyor falan böyle çok severim kendisini. Bu bir sabah kalkıyor oh mis, ekmek almaya bakkala gidiyor. Ekmeği alıyor, bir de bakkalın önünde iki saat gazete seçiyor, ay bu şu düşünceye hitap ediyor bunu da alayım yok bunun kırmızını beğenmedim bunu bugün almasam da olur diye bir güzel vakit geçiriyor. O sırada yanından gelip geçenlerin gülmelerine ise klasik "Alla alla" tepkisini veriyor. Sonra eve döndüğünde anlıyor ki, hani şu mayoya benzeyen çıt çıtlı iç çamaşırları var ya, bizim esas kızımız bu çıt çıtları iliklememiş ,hayır iliklememesi tabii ki sorun değil ama en önemli kısmı pantolonunun arkasından sallandırması sorun tabii.

Ne demek istediğimi anlamamış olanlar için geliyor:
Heh işte bunun kadınlar için olanı. Düşük bel giyince götün başın muslukçu çatalı gibi meydana çıkmasın deyü..

Bu da böyle bir anımdı, anıyı sahiplendim. 

12 Ekim 2009

Çiş Yapmak Bile Olay


İlk gün başıma geleni anlatayım da beni hayatınızdan tamamen çıkarın evet ben güzel bir kız değilim, bildiğin sıçıyorum arkadaş..

Yolda çişim gelmişti tuttum tuttum evi yerleştirdik, dedim ben bir gideyim çişe.. Alaturka tuvalet var delikte de bir taş, ne iş anlamadım tabii neyse çok da gelmişti çişim ohh taşa bir güzel işedim. Tabii taşın üzerinde kalmıyor, sıvı bu sonuçta akıyor ama taşın üstünde bir ıslaklık kalıyor.

Çıktım tuvaletten babamlar gitmeye yakın bir de tuvalete bakalım dediler, ev arkadaşım da işte kendini ev sahibi sanıp tuvaleti gösteriyor. "Aslında bu ıslak değildi herhalde kimse üzerine işememiştir" dedi. "Yok" dedim "kim işeyecek yıkamıştır biri".Sonra direkt alakasız yerlere bakarak ıslık çalma moduna geçtim.

Öyle işte şimdi taşı kaldırıyorum işerken sonra tekrar koyuyorum işim bitince ya da çişim bitince işte.. Kapaklı zımbırtı da var ama ev bildiğiniz gibi değil dümdüz inmiyor boru L gibi yapmışlar kapak bir yere sıkışmış kalmış öyle..

Bu da böyle bir anımdı.

Beni tanımıyormuş gibi yaparsanız valla kızmam yeter ki dürüst olun :)

21 Ağustos 2009

Vicdansız Sagopa

Kaç kişi benim kadar rezil olabilir merak ediyorum. Hemen taze taze bir örnekle ispatlayayım şapşallık durumumu:

"Bırakıp gitme dedim
beni terk etme dedim 
Sagopa çok bekledim
haber bile vermedin.
Vicdansızz Saaaaaaaaagooooopaaaaa..
Saaaaaaaaaaaaaaagooooooopaa
Sagooopaaa.."


Tamamen yanlışlıkla oldu tamamen..
Sagopa Abimiz başımızın tacı, biriciğimiz.. :)
Böyle söylüyordum birden çıktı biber süreceğim ağzıma söz.

Eciş bücüş: Benden önce Fuat yapmış bunu ama benden duymadığı ne malum.?! Hem zaten benimkisi sevgiden ve tamamen yanlışlıkla oldu. Hıh..!!

7 Ağustos 2009

Biber Hapı

Bir arkadaşın yazısında gördüğüm aşağıdaki cümleyi nasıl okudum dersiniz?

"Ablam kilo vermek için biber hapı kullanmaya başladı."

Ben söyleyeyim hemen..

"Ablam kilo vermek için biber gazı kullanmaya başladı."

27 Temmuz 2009

Revolver

Konu bu karikatürle başladı.

pippi: Hani bir kelime vardı tabanca'nın eş anlamlısı. Remember'a benziyordu. Hatta Ataol'un şiirinde geçiyordu da Haluk Levent bestelemişti şiiri.
kardeş: Gülendam
pippi: Yuh..
kar: Revolver
pippi: Heh tamam

Öyle sıradan bir diyalog. Yaşamayan bilmez ama Gülendam dedi ya.. Hey allam.

4 Mayıs 2009

Soya Soya Seveyim

Şimdi ben coğrafya çalışıyordum ya, akarsular şunlar bunlar işte.
Ne zaman Küçük Menderes'i görsem küçük iskender diye okuyorum. Buna uyuz oldum.
küçük iskender, menderesler oluşturarak akar gibi güzide cümleler oluyor.

Konserve fabrikası'nı converse fabrikası olarak okudum.

Bir de doya doya seveyim gibi bir cümleyi sevgiliye yazarken soya soya seveyim yazabiliyorsun neyse ki göndermeden önce bir kontrol ediyor insan.
Çok feci..

30 Nisan 2009

Tut ki Karnım Acıktı Anneme Küstüm

"tut gitar bacaklı anneme küstüm"


diyerek şarkının içine eden arkadaşlarım var benim.
Hepimiz birimiz anladığım o.
Yanlış anlamak da bir yere kadar.

9 Nisan 2009

Özel Numara


Pek de sevmediğim bir arkadaşımın yaşadığı olayı aktarma gerekliliği duyuyorum neden duyuyorum hoşuma gitti çünkü.

Şimdi bizim Peri'nin bir gece telefonu çalıyor.
Arayan çok özel bir numara..

Saf Kız Peri=SKP
Sapık Pratik Erkek=SPE

SKP: -Alo
SPE: -...
SKP: -Efendim aloo..
SPE: -...
SKP: -Ses versene kimsin?
SPE: -ahalvmtaectmm
SKP: -Manyak mısın kardeşim. Aaaa.!
SPE: -Av ov oh...
(çat) (telefon kapatma efekti yaptım)


İki dakika sonra bir mesaj geliyor bizim saf kız Peri'ye.

-Teşekkür ederim çok iyiydi.

2 Nisan 2009

Teknik Servis

Görürsünüz bende bu yanlış okuma varken KPSS hayal bana :)

Eğitim bilimleri sorularından birinde sorunlu öğrencilerle ilgili bir sorunun

"Rehberlik servisine danışırım"

şıkkını

"Teknik servisine danışırım"

olarak okudum..

Gerçekten ağlamak istiyorum. Durdurun beni.!!

27 Mart 2009

Otomatik İletiyle Konuşmak


Geçen yaz oldu bu olay. Çok sevgili ama fazlaca şapşal bir arkadaşla otomatik iletim arasında geçen diyalog:

pippi'nin oto-iletisi: kahvaltıdayım..
şapşal arkadaş: afiyet olsun. bize gelsene.
pippi'nin oto-iletisi: kahvaltıdayım..
şapşal arkadaş: zaten şimdi demiyorum bir gün gel işte
pippi'nin oto-iletisi: kahvaltıdayım..
şapşal arkadaş: tamam canım afiyet olsun. ben çıkıyorum görüşürüz. bir şey diyor musun?
pippi'nin oto-iletisi: kahvaltıdayım..
şapşal arkadaş: tamam o zaman görüşürüz sonra.

O zamandan beri aramıyor sanırım küstü. :)

14 Mart 2009

Gecenin Bir Karısı

Dün gece bir yere bir şey yazmam gerekiyordu. Uyku sersemi olduğumdan oldu diyeceğim ama ben her zaman yapıyorum böyle şeyleri.

Gecenin bir yarısı

yazdığımı zannediyorum döndüm okudum. Meğer

Gecenin bir karısı

yazmışım..
Karı bir de.. Sensin karı, terbiyesiz.!

12 Mart 2009

Söylemem

Karnım guruldadığında telefonum titriyor sanıp kim arıyor diye baktığımı asla söylemem size.
Bir de şey var size söylemeyeceğim: Kitaplarda altı çizili satırlara tıklama isteğim.

10 Şubat 2009

Sıvış Otel


Bu millet beni öldürecek gülmekten.
Sabah dolmuşta konuşuyor bir iki genç.
Gençlerden biri de yüksek lisans öğrencisi durum vahim yani.

Çocuğun biri:
-Geçen gün bir lokantaya gittik. Mönü yazmışlar. Mönü ne ya ahaha. Bu şehir adam olmaz.

Arkadaş, mönüyü bu şehrin ağzına özgü bir kelime sanmış bir de dalga geçiyor. :)

Az önce de iş yerindekilerle konuşuyoruz:

-Abi, ben giderim, yerim ayrıldı nasılsa Sıvış Otel'de?

Kasdettiği yer: Swiss Otel.. Sivis desek de olur :)

8 Ocak 2009

Tanrım Küçüldü

"Tarım küçüldü..."

cümlesini

"Tanrım küçüldü..."

olarak okudum.

Taşlamayın rica ederim.