30 Haziran 2013 Pazar

Filling the blanks..

Bu sene ne çok ayrı kaldık biz.. Baba-kız, anne-baba, baba-çocuklar.. Babası önce hastalanmıştı, kış henüz bitmemişti.. Hastanede kaldığımız sürede ayrı kaldık, biz hastanedeyken o can dostumuzun evindeydi.. Keyfi gayet yerindeydi, hatta telefonla bile konuşmak istemiyordu ki gelip onu almayı teklif etmeyelim. Sonra iyileştik, evimize döndük.. Babacık 1 haftadan az da olsa umreye gitti.. Hem ziyaret hem ticeret gibi.. Bu sefer kardeşi ve ben evde kalıp zaman zaman birbirimizi yiyince kıymetli oldu ayrılıklar. Normalde de yapmasına izin vermeyeceğim herhangi bir şey için babası yokken "hayır" dediysem "babaaaaa" "babamı özledim" diye aglamayı ögrendi mesela.. Çok sinir bişeydi kesinlikle. Başlarda ben bile bir durup düşünüyordum, "Rabbim, ne kadar da gaddar bir anneyim" dediğim bile oluyordu. Ama sonra bunu pek bir güzel kullandığını görünce sökmedi bu numara.. Uzun sürmedi neyse ki.. Sonra döndü babacık, pek sevinçle karşıladık dönüşünü..

Babacık yokken beklediğim kadar çok yoğun bir "özledim" durumu olmadı. Birkaç ufak birkaç da büyük kriz.. Fotograf da onlardan iki tanesine örnek.. Babası yokken akşamları AliMahir uyuduğunda onu ve en çok da beni rahatlatan yegane aktivitemiz resim yapmaktı. Sayısız resim çizdik birlikte ve boyadık.. Bu onlardan biri. Baba-kız resmi.. "Sen çok güzel çiziyorsun anneciğim" deyip tarif ettiği resim. O tarif etti ben çizdim. Çizim bittiğinde de; "Hah! Tam hayal ettiğim gibi olmuş" dedi.. İkinci fotograf ise yine babasını çok özlediğini söylediği bir gece uyumadan önce ona gece uykusunda babasının gelip kulağına birşey fısıldayacağını ve hatta avucuna bişey koyacağını söyledim. Bunu yaparken yüzüm kızarmadı değil hani ama nasıl heyecanlandı ve inandı anlatamam..Gece oldu ve ben de bu minik kalpçiği çiziverdim. Sabah uyandığındaki tatminkar ve bir o kadar babasının verdiği sözü tutacağına dair gururlu duruşu görülmeye değerdi. Kesinlikle. Gözlerini kocaman açıp "baaak gördün mü, babam gelmiş gece. avucuma ne yapmış baksanaaa! " deyişini unutamayacağım sanırım. Hele ki dağınık biri olarak çocugun avucuna çizdiğim kalemi yatagın hemen yanıbaşına bırakıverme hatama bile kendince bir kılıf bulmuştu. "Baak hem de benim boyamı kullanmış annecim, kalemi de yatagımın baş ucunda unutmuş, baksanaaa.." :) çok güldük çok duygulandık.. pek acıdık sardık sarmaladık. İnanılmaz motive oldu tatlım benim.. 
Elbette bunların dışında en önemli  yardımcımız evlatlarına hiç ama hiç kıyamayan anneannecik ile dedeciğin gelmesiydi..  Onlar olmasaydı eminim ki daha sancılı geçerdi bu süreç zira ben her ikisine de enerji olarak yetemeyebilirdim. Onların gelişi hayatımıza renk kattı diyebilirim.. 
Babası gittikten sonra bir hafta kadar başbaşa kaldık. AliMahir henüz pek minnak ve az huysuz... Daha az zorluyordu nitekim.. Okuldu, gezmeydi tozmaydı hallettik. Sonra da anneanne ve dedeli hayatımız başladı. Bazen okula bizimle geliyordu annem ama genelde evde bizi bekliyor oluyordu. Ya taze süten yapılmış yogurtla, ya yerleştirilirken gördüğümüz pazar poşetleriyle ya da mis gibi tertemiz evde leziz yemekleriyle bekliyordu bizi. Sagolsun... Bazen rahat yemek yiyeyim diye tam sofraya oturdugumuzda uyanan AliMahir ile ilgilenmesi.. Bazen biz anne-kız başbaşa vakit geçirelim diye evde sağdığım sütü içirip "Acele etmeyin, keyfinize bakın.." diye rahatlatması... Akşam üstü yorgun argın geldiğimden itibaren SalihaBetül'ün tüm sorumluluğunu kendiliğinden alıp sabırla sakin sakin her dilediğini getirmesi.. Otoritemi sarsmamaya dikkat ederek... Kendilerini SalihaBetül'ün babasının yokluğunu hissettirmemeye adayan iki güzel yürektiler.. Her gece yatmadan önce sabırla 2-3-5 hatta 7 kitap okudugunu bilirim.. Allah her ikisinden de razı olsun.. Sayelerinde BilgeEce ve teyzemize de doyduk. Onlar da en az anne-babam kadar kendilerini bize o yokluğu hissettirmemeye çalışmaya adamışlardı. Sık sık görüştük, hasret giderdik. Bir oluverdik. Onlar da çok çok sağolsunlar.
Babamız geldikten sonra doğum izni biten ve tekrar işe başlayan kardeşime destek için gitti fedaka anne-babam.. Kardeşim okulu köy okulu oldugundan rahatlıkla BilgeEce'yi yanında götürebiliyordu. Biraz da orada kalıp tekrar bize geldiler. Çünkü SalihaBetül'ün erteleyip durduğumuz geniz eti operasyonu vardı.... O konuda da yardım ve desteklerini sonuna kadar gösterip bu akşam evlerine döndüler. Geniz eti, bademcik, sünnet konusunda da ayrı bir kayıt yazacağım.. Umarım fazla uzamaz :)
Yazının anafikrine gelirsem; duygularını sözlü olarak ifade etmekte epey zorlanan biri oldugumu 30 yaşımdan sonra farkettim.. İnatçılığımı ve zaman zaman huysuzluk ettiğimi farketmem de çok fazla olmadı.. Ama şunu çok iyi biliyorum ki ailem bu dünyada sahip olabileceğim en büyük zenginliğim. Umuyorum ki bir ömür boyu bu zenginliğimin kıymetini bilen, evlatlarımı da bu zenginliği farkeden insanlar olarak yetişrtirebilirim. Hayatımda çok büyük bir boşluğu doldurdukları için hepsine çok teşekkür ederim. Allah kötü niyeti ve niyeli insanları bizden uzak tutsun.. amin..

1 yorum:

annesiningülü dedi ki...

allah yokluklarını göstermesin canım.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...