Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
anne kurabiyesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anne kurabiyesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ekim 2011 Pazartesi

pazarın ardından

Bu pazar gününü en keyifli kılan unsur yağmurdu...Naziş gezide olduğu için, Kocamın da kendine ait bir programı olunca Gamse ile biz karşılıklı kanepelerde kah kucaklarımızda laptop , kah tv
izleyerek, kah kitap okuyarak, yiyip içerek koca pazar gününü devirdik.






Anne kurabiyeleri çay saatimize eşlik etti...Bir önceki yazıda tarifi var...
Yemek saati geleneksel kuru biber dolması ve iç artınca , dondurucudan alelacele çıkarılan, haşlanmış karalahana yapraklarına sarılan lahana dolması ile şenlendi...

Tv de TRT1 'in yeni dizisi Avrupa Avrupa'nın izleyemediğimiz tekrar bölümü ile kahkahadan kırıldık. Henüz keşfetmediyseniz , pazar akşamları oynayan bu diziyi kaçırmayın. Türkiye'nin Avrupa Birliğine girdiği farzedilerek çekilen bir dizi... Bir apartman baz alınmış. Buradaki aile ve komşuluk ilişkileri işleniyor. Dün gece kendini konsere göndermeyen , babasını karakola şikayet eden kızın hallerini, artık ikametgah verilmesi yasaklanan muhtarın, tüm muhtarlarla Ankara'ya yürümesi bize keyifli saatler geçirtti... Hafta sonunu güzel bitirmek, haftaya keyifli başlamak için birebir. Anam ben reklamcı neyin mi? olaydım. Bu işi burada bedava yapıp duruyorum.


Bir eleştirmen dizi için şöyle demiş,

Bu dizi besbelli ki Avrupa Birliği’ni popüler kılmak için düşünülmüş. Ama ciddi bir stratejik iletişim ve konumlandırma hatası var bana göre.

Çünkü yeni bir toplumsal ve kültürel üst değeri halka benimsetmek için, daha işin başında komedi yolunu seçmek, AB-Türkiye gerçeğini, yeni oluşacak gerçeklikten uzaklaştırabilir, sulandırabilir diye düşünüyorum.

Ben de diyorum ki, e bizim Avrupa Birliği hikayemiz baştan aşağı komedi değilmi ki...

Bir de bu akşam yine TRT1 de Mor Menekşeler başlıyor unutmayın...

Beni benden alarak biten Sakın Kımıldama'nın ardından Venedikte 1000 güne başladım... Kitap Okuyan Kızın hediye kitap çekilişinde de vardı...Yok bana çıkmadı ayol hehhe...O çoktan sahibini buldu bile...Ha bu arada bu günkü yazıda son günlerde adından çokça söz edilen ve filmi de gelecek hafta vizyona girecek olan ''BİR GÜN'' var...Filmi izlemeden önce kitaba bir göz atmak isterseniz tık tık...

Bu gün genel temizlik günü, dışarıda bir güneş açan , bir yağmur yağan bir hava var...Bu gün pazarımızda var... Öle işte

7 Ekim 2011 Cuma

hafta sonu gelmeden planları gelir(Anne kurabiyesi tarifi ile yeniden düzenlendi)

Hafta sonu geldi nihayet, bana ne oluyorsa artık:)) kızların gazına geldim herhalde...Onlar haftasonu hafta sonu dedikçe bana da bir heves geliyor:))

Naziş bu akşam arkadaşlarıyla geziye gidiyor. Pek kıskandık kendini ama bizim yapacağımız bir şey değil , o bizim evin en cesuru... Geldiğinde inşallah resimleriyle anlatırız ...O hafta sonu olmayınca, Gamsegamse arkadaşlarıyla olan programını iptal edince yarın için kendimize full program düşündük ama içinde sinema mutlaka var... Ben bu gün filmlerin fragmanlarına bakarak bir şey seçmeye çalıştım. Gamse hafif ve eğlenceli bir şey olsun dedi ve Julian Moore'nin bir filminde karar kıldık. Tek belli olan şey bu şimdilik.

Pazar günü İstanbul gökgürültülü ve sağanak yağışlı olacakmış. Biz buna da sevindik. Pizza, kitap, film, pencereden yağmur izleme, Yağmurun camlarda bıraktığı izlerden fal bakma...Gamse'nin yeni aldığı ve bir türlü kullanma fırsatı bulamadığı baykuşlu şemsiyeyi kullanma fırsatı, kocamın pencereden bakıp sürekli tekrarladığı kış geldi sözü, Üstü fındıklı anne kurabiyesi, tarçınlı çay, zencefilli limonlu çay,gerçek , has, sonuna kadar çay olan çay, Türk kahvesi, karamelli kahve,köfte, patates, zeytinyağlı barbunya, Bodrum mandalinalı, bergamutlu yeşil çay, fesleğenli makarna ...Ezo gelin çorba, diz üstü polar battaniyeler........

Hafta sonu kitap tavsiyesi... Sakın Kımıldama...Margaret Mazzantini...

Güzel olsun hafta sonunuz...


he bi de, Kirpinin Zarafeti ve Gurmenin Son Yemeğini sizler için yorumladım Kitap okuyan kız da öhö öhömm

Anne kurabiyesi

Asmira, anne kurabiyesinin tarifini istemiş...
125 gr..tereyağ ya da margarin ben tereyağ tercih ederim.Bir çay bardağı yoğurt. İki yumurta , birinin beyazı ayrılacak, bir su bardağı şeker, alabildiğince un, vanilya ve kabartma tozu( annem bir çay kaşığı karbonat koyardı) Hepsi birlikte yoğrulup , istenildiği büyüklükte parçalar koparıp koparıp elde yuvarlanıp, çırpılmış yumurta akına batırılıp tepsiye dizilecek. Üstlerine birer fındık batırılacak:)) Ben bu fındikları kurabiyelerin üstünden toplar toplar yerdim. geriye tepeleri oyuk kurabiyeler kalırdı.Annem fıtık olurdu... Sonra bunlar kocaman bakır tencerelere doldurulur. Okuldan gelen her eline birer tane alıp sokağa fırlardı...

12 Kasım 2008 Çarşamba

içten içten mırıl mırıl

Keyifli başlamadı sabahımız. Uyandığımda çok erken bir saatti ve kendimi hiç iyi hissetmedim. Naziş zaten dünden sevk alıp gelmişti okuldan. Şimdi doktora gitti. O da kendini iyi hissetmiyor, çocuklardan her gün taze taze alıyor mikroplarını )). ne kadar kendini korusa da bir yere kadar tabi.

Olan Kocama oldu ,heheheh, bu gün evde izin yapıyor. hastabakıcılık yapacak. Yapacak da ooo hala uyuyor. Biz acıktık bile. Öyle karşıdan bakılmıyor hastaya dimi. Çaylar çorbalar sıcak sıcak taze taze olacak. İlaçlar tam saatinde olacak ve tv kumandası her daim hastanın elinde olcak. gak dedi mi guk dedi mi çorba filan koşturulacak. Gazeteleri önce o okuyacak.Gamse de okuldan gelir bir kaç saat sonra , bu gün dersleri erken bitiyor. O da kesin çok yorgun gelir:)) hizmet bekler, zili çalar çok yorgunum çok açım der. Dün akşam aynen böyle dedi. hadi hemen otur çocuğum yemek hazır, kimseyi bekleme dedim. Mönü hayallerimi yıktı dedi ama tabağında da hiç bişe bırakmamıştı. Süper bir ezo gelin ve ondan da süper kırmızı ve yeşil biberleri soteleyip pişirdiğim bulgur pilavı , taze fasulye ve ayva kompostosu vardı. Final de de meyveli irmikli tatlı. Yemekler güzelmiş de , beklediği bu değilmişşş.

Biz üç kardeş aynı ilkokula giderdik. Aynı saatte gidip aynı saatte de gelirdik. Okul sabahtan akşama kadar olduğu için , öğlede eve gelir , yemeğimi yer tekrar okula giderdik.Zuz a mutlaka patetes kızartılacaktı . Okuldan çıkar çıkmaz başlardı oooh mis gibi pataes kızarması kokuyor demeye. Okul zaten mahalle de. Okul yokuşun başında biz yokuşun dibinde , kar yağınca ters çevir çantayı, otur üstüne iki dakika da ışınlan eve)). Annem çok faal bir kadındı. genel de evde olmazdı. Benim fanilamın askısında evin anahtarı bağlı olurdu. Kapıyı açar içeri girerdik. Bunu çok kez anlattım zati. İki büyük bakır tenceremiz vardı. Birinin içi kurabiye dolu. Üstünde mutlaka bir fındık olan. Diğerinde ise kıymalı poğaça. Hemen üstümüzü değiştirir, onlardan yer. Kanepenin altındaki meyve sepetinden de portakal mandalina elma ne istersek elimize alır, sokağa fırlardık. Tabi anneanne en üstkattaki evinin camından sürekli bizi takip eder. Ağaçlara çıkardım dalın sallanmasından bile benim olduğumu anlar -Laleeee , Çabuk in ordan diye bağırırdı.

Anneannem mahallenin patronuydu. Biz hariç herkesin ödü patlardı ondan. Büyük küçük hem de. Mahalle de sertliğinden ve sinirliliğinden dolayı Deli Memet dedğimiz biri vardı. Adam deli meli değil , vergi dairesinde müdürdü hatta. O bile korkardı anneannemden. Tamam Döndü Teyze derdi ne dese.Sokaktaki bu tantana , ta ki annem ve gelip, yemek masasını hazırlayıp babam da geldikten sonra bizi çağırana kadar sürerdi. . O zamanlar bu yarış atı gibi sınavlara hazırlanmak falan da yok. yemekten sonra ders çalış. hehehehehe tv de yok zaten .Radyo tiyatrosu ya da istek programları var BBC nin türkçe yayınları var. TVnin evlere girişi benim ortaokul yıllarıma denk gelir.
Bir de bir okul anım geldi aklıma, annemle de ilgili aynı zamanda. Annem ev içinde de dışında da her ortam da çok şık bir kadındı. Bir gün okula gittim , ev de bir şeyimi unutmuşum, arkadaşımla hemen tenefüzs arası eve koştum. Daha sabahın ilk saatleri, annem sabahlıkla ve makyajını yapmış bir şekilde açtı kapıyı. Arkadaşım -aaa annen balodan yeni gelmiş dedi. Biz masal çocuklarıydık. Balolar , külkedileri , pamuk prensesler , en kötüler masallardaki cadılar veya hain kurttu. Şimdi üzülüyorum çocuklara valla

Eskiyi hatırlamak iyi geldi, kocanında kalkacağı yok, Naziş de şimdi dr dan gelir. Ben iyisimi usuldan usuldan çayı koymakla başlayayaım işe...

ANNE KURABİYESİ
Bir paket eritilmiş margarin ya da aynı ölçüde tereyağ. Bir buçuk su bardağı şeker, bir kase yoğurt. Üç yumurta , portakal kabuğu rendesi,vanilya, bir çay kaşığı karbonat ve alabildiğince un.

Bir yumurtanın beyazını ayırın, kalan malzeme ile , kulak memesi kıvamında hamur yapın. Bu hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparın , elinizle yuvarlayın.Yumurta akına batıra batıra tepsiye dizin. Üstlerine hafif bastırın birer de fındık kondurun üstüne. Pembeleşinceye kadar pişirin hatta biraz beyaz kalsın. O yüzden de biraz düşük ısıda pişirin ki hem beyaz kalsın hem de içi pişsin. Hadi afiyetler olsunnn