Hayat felsefem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hayat felsefem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2017 Pazartesi

Hayata Dair

İnternet dünyası büyük bir havuz, bir deli kuyuya taş attı misali yayılan bir şiir, bir mesaj ya da bir yazı alıp başını gidiyor işin kötüsü kaynağı doğru olmasa da o kadar güzel oluyor ki bazen elden ele ışık hızında yayılabiliyor. Son olarak vasiyeti olduğu söylenen bir yazı dolaştı ve Harun Kolçak'a ait olmadığı belirtildi sonra. Bugün de buna rastladım çok sever çok yakından takip ederdim de bunları gerçekten yazdı mı nereye yazdı bilemiyorum lakin cümleleri kendime çok yakın bulduğumu belirterek paylaşmak isterim sonradan çıkacak polemikler umurumda değil açıkçası ben bana ait hissettiğime ya da bana kattığı hatırlattığı değerlere bakarım. Çok haklı olduğu yerler var unutmamalıyım.

HARUN KOLÇAK'ın kaleminden...
HAYATTAN...
*Geniş ve rahat olmayı öğrendim... 
Ölümün dışında hiç bir şey göründüğü kadar önemli ve acil değil...
*Coşkulu ve neşeli olmadığım zaman, bunun hiç kimsenin suçu olmadığını ve gülümsemem gerektiğini öğrendim...
*Cesur olmayı; değilsem bile öyle davranmayı öğrendim... Nasıl olsa, aradaki farkı kimse anlamıyor...
*Cazibemle 15 dakika idare edebildiğimi, ama ondan sonra mutlaka bilmem gereken bir şeyler olduğunu öğrendim...
*Hiç kimsenin sır saklamadığını öğrendim!... Çünkü herkes, "birine söylemek ihtiyacı" hissediyor...
*Yanıtını bilmediğim ve emin olmadığım konularda "Bilmiyorum" demenin daha faydalı olduğunu öğrendim...
*Ağzımı kapalı tuttuğumda, fazla hata yapmadığımı öğrendim!...
*Başarıya çıkan bir "asansör" olmadığını, tırmanmak gerektiğini öğrendim...
*İnsanların bana sadece, -benim izin verdiğim şekilde davranabildiklerini öğrendim...
*Kıskançlığın, mutluluğun düşmanı olduğunu ve "mutlu olmak için başkalarına güvenme"nin sonsuza kadar hayal kırıklığı getirdiğini öğrendim...
*İnsanların kendinden daha az başarılı insanlarla, başarısını; mutsuz insanlarla da mutluluğunu konuşmaması gerektiğini öğrendim...
*Başkaları için olumsuz düşünüp acımasız ve kırıcı olanların, aslında güçsüz kimseler olduğunu ve sevgiyi sadece güçlü insanLarın bildiğini öğrendim...
*İnsanlara artık kızmıyorum... Çünkü, hayatlarında hataları, sorunları, mutsuzlukları olan insanların,karşılarındakileri kendi yerlerinde görmeye çalıştıklarını öğrendim...
*"Ben bu hatayı nasıl yaptım?" demek yerine, en mükemmel düşünenlerin bile hata yapabileceğini; önemli olanın, ders alıp yinelememek olduğunu ve yeni hatalardan daha az zararlı çıkmayı öğrendim...
*Hayattaki en önemli çözümün, neyin "önemli" olduğuna karar verip gerisini çöpe atmak olduğunu öğrendim...
*BENİ ELEŞTİREN, BANA BİR ŞEYLER SÖYLEME YETİSİNİ KENDİNDE BULANLARA , "CEVAP VERMEME" Yİ ÖĞRENDİM...
ÇÜNKÜ BU TARTIŞMA, HİÇ BİR ZAMAN BİTMEYECEKTİR...
*Sadece "ders almak" için arkama bakmayı, sadece "yüksek sesle düşünebilmek" için sorunumu bir başkasına anlatmayı öğrendim..."Çözüm" için değil...
*"İmkânsız" diye bir şey olmadığını, çok istediğimde imkansızı elde edebildiğimi, asıl savaşı kazanabilmek için "küçük çarpışmaları kaybetmeyi" göze almayı öğrendim...
*Zamanı ve sözleri, dikkatsizce kullanmamayı öğrendim... Çünkü geri alamıyorum...
*Ne kadar çaba harcarsam harcayayım, bazılarının mutsuzluk için her zaman bir "neden" bulabildiğini öğrendim... ARTIK ÇABALAMIYORUM!
*Önemli olan şeyin, başkalarının benim hakkımda ne düşündükleri değil; benim kendim hakkındaki düşüncelerim olduğunu öğrendim...
Kendimi yargılıyorum...
*"Affetmek ve Unutmak"... Eğer güçlüysen başarabildiğini ve kin tutmanın beni rahatsız ettiğini öğrendim...
*Nerede ve ne şartlarda olursa olsun, yaşadığım yeri güzelleştirmeyi öğrendim...
*Sürekli "BEN DÜRÜSTÜM, BEN DOĞRUYU SÖYLÜYORUM, SEN FARKLISIN" diyenlerden kuşkulanmayı öğrendim!...
*Durum ne kadar vahim olursa olsun, soğukkanlılığımı yitirmemeyi, gülümsemeyi; her şeyi negatif ve kötü düşünen, mutsuz olan insanlardan ayrı kalmayı öğrendim...
*Beni kızdıran birine cevap vermeden önce, 10 saniye düşünmeyi, nefesalmayı ve kendime sakinleşmek için zaman tanımayı öğrendim...
*Bugünkü her üzüntümün ve her acımın, benim yarınki mutluluğumu hazırladığını öğrendim...
*Yapmak istediklerimden asla vazgeçmemeyi, büyük düşlerin gerçeklerden daha güçlü olduğunu ve "başarmanın en kısa yolu" olduğunu öğrendim...
*"Kaybedecek neyim var?" demek yerine , yaşadığım her şeyde "kazanacak çok şeyim var!" demeyi öğrendim...
*Hayatı, gereğinden fazla ciddiye almamayı öğrendim...
*En önemlisi de, kendime gülmeyi, kendimle eğlenmeyi, kendimi sevmeyi öğrendim!

8 Şubat 2011 Salı

Yaşadıklarınız unutulur, söyledikleriniz unutulur fakat hissettirdikleriniz asla unutulmaz..


Çok sevdikleriniz vardır hani siz bir anda öfkelenirsiniz,bir davranışı sizi delirtebilir özellikle düşüncesizce sarfedilmiş bir söz bana bunu yaptırır, ağzınıza geleni söylersiniz arkasından (mümkünse yüzüne olmasın zaten)-biraz soğutursunuz içinizi bu biçimde ama toz konudurmazsınız gene de..
Zaten o her ne sebepten kanınızı beyninize sıçratmışsa,ağzınızdan girip burnunuzdan çıkar kendisini affettirmesini de bilir.
Sizi tanır çünkü..siz de boşa sevmez değer vermezsiniz öyle olmasa.
Bazen de siz yanlış düşünmüşsünüzdür. Konuşunca sakinleşir uzlaşırsınız bir şekilde.Ya da ilmek ilmek ördüğünüzü patır patır söker atarsınız.Bir anlık öfkeye kurban edersiniz ama tek kişi olmaz kurban böyle zamanlarda..
Ama değerlinize başkası tek söz etse göğsünüze hançer gibi saplanır o sözler,izin vermezsiniz..özellikle siz neden olduğunuzda daha da batar çünkü diğer değer verdiğiniz,güvendiğinizle olan bağınıza zarar verir bu.
O sinirli olduğunuz anda boş boş ağzınıza geleni sarfettiklerinizi duymuşta olsa bu affettirici sebep değil tam tersi "özrü kabahatinden büyük"durumudur.
"Sen dersin ben diyemem dimi" gibi bir cevap aldığınızda hala hatasını idrak edememiş demektir sizi ne kadar incittiğini ve kötü anınızda ona nasıl güvendiğinizi göz ardı ediyo demektir..ve yüze vurmak kadar acıtıcı bişey yoktur hatalarını pişmanlıklarını insanın. Düşmanı değilse karşıdaki silahı daha çok hasar bırakır.Ama anlatamazsınız bi türlü,dinlemez.Kafasındaki doğruya inandırır kendini ne deseniz duvara anlatmakla eşdeğerdir o an için.Oysa sakinleşince pişman olacağını bilir üzerine gitmezsiniz.,
Velhasıl kelam,arada kalırsınız bazen..ARADA KALMAK ÖLDÜRÜCÜDÜR..
Bu hiç adil değildir oysa çünkü aynı kefede tartılmayacak değerler vardır, birini seçemezsiniz..bunu anlatır şununla bu ölçülemez ki dersiniz ama neşesi yerindeyken sizi anlayan kulaklar kendi keyfi yerinde değilken size sağır olur.
Öyle anlarda sizin ona ihtiyacınız varmı yok mu, daha önce konuştuklarınız hepsi çöp olur.
Sadece onu dinlemenizi,hırçınlıklarını anlamanızı, daha önce konuştuklarınızı hatta gözyaşlarınıza şahit olmuşsa bunları dahi unutmanızı ister sizden..
Sadece "kendini düşünen,önce ben" diyen insanlardan yakınmakla geçen ömrünü de unutur.Ve bunu kendisi yapar..tek bi kül bırakmamacasına..Susar kalırsın sen bir söyledikçe bin söylenmesine dayanamazsın..geri dönüşü olmayan sözlerden korkar saklanırsın kabuğuna,kozana:(
Kaç eşit parçaya bölünebilir bir insan? Hangi parçam mutlu eder seni??
En çok kırdığını mı istersin,  sana bütünü yetmemişken bi parçasıyla idare edermisin?

15 Ocak 2011 Cumartesi

Yeni bir MiM daha..


Bu sefer de Mr.E den bir mim dalgası geldi kıyılarımıza,çok teşekkürler,
MiM blogu olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum ahahyt:)
Sabah hazır olur diye düşünmüştüm ama basit görünen sorular aslında epey zaman alıyomuş öğrendim.Tabii eğer önemsiyorsanız,ben de direk benim gibi mimsever hatun LoLLa ya pasladım bilee(evet daha yazmadan)
Ben seviyorum mimlenmeyi ,ama ben mimlerken çok zorlanıyorum:)

*En sevdiğim kelime?
Sana bi süprizim var!!( hiç duydun mu de?)

*En nefret ettiğim kelime?
"Elalem ne der?" yada "kimse bilmesin.."


*Ne sizi heyecanlandırır?
Sevdiğim birini düşünürken o anda içsesimi duymuş gibi beni araması mesela:)


*Heyecanınızı ne öldürür?
Karşılık beklemek değil ama hani derler ya "yürek bir aynadır ne görürse sana onu yansıtır" işte bu yansımayı hemen o an aynı coşkuyla göremiyorsam bu bana saplanan bir ok la eşdeğerdir..Yani Tepkisizlik:(

*En sevdiğiniz ses?
Bana telefonda aniden şarkılar türküler söyleyen bir ses mesela:)


*Nefret ettiğiniz ses?
Bana birinin bağırması.
Bir de uyurken gürültüyle uyandırıcak sesler.Çekiç, matkap,şaşkoloz simitçi.

*Hangi mesleği yapmak istemezsiniz?
Hemşirelik (açıklama yapıp uzatmak istemiyorum alınmasın kimse aman)

*Hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz?
Doğal değil doğaüstü sanırım kastedilen:p mesela görünmez olmak isterdim ve ışınlanabilmek


*Kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz?
Tarihte iz bırakan başarılı Türk bayanlarından biri olmak isterdim..ama gene "ben" olarak.

*Nerede yaşamak isterdiniz?
Nerede değil kiminle yaşadığım aslolan:)


*En önemli kusurunuz nedir?
Gözyaşlarıma zaman zaman engel olamamam.

*Size en fazla keyif veren kötü huyunuz nedir?
Bilgisayarım:* ve yemek yemek! şimdi olmasa da zararı olucak ilerde diye korkuyorum:p

*Kahramanınız kim?
Spongebob♥ (tanımam üstüne hıhh)

*En çok kullandığın kötü kelime;
Lanet olsun yaa

*Şu an ki ruh haliniz;
Yorgun,üzgünüm bir de:(

*Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?
Yeter ki Onursuz olmasın Aşk♥
Ve birkaç satırdan uzun felsefelerim var,slogan halinde değil ama  zamanla yazarım aklımda bulunsun bu etiket. Özetle dürüst, başı dik ve onurlu bir hayat sürdürmektir amacım.

*Mutluluk rüyanız nedir?
Sevdiğim insanla,güzel anılarla keyifle,aşkla yaş alarak kutlayacağım boşa tükenmemiş bir ömür..

*Sizce mutsuzluğun tanımı?
Kapıyı ömür boyu anahtarımla açmak..ve orda beni bekleyen hiçkimse olmaması

*Nasıl ölmek isterdiniz?
Uykumda..korkutmadan,telaşlandırmadan kimseyi..


*Öldüğünüz zaman cennete giderseniz Allah’ın size ne söylemesini istersiniz?
Burda olmayı "hakettin"
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...