23.ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23.ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mart 2010 Pazar

Büyüyen Ece Büyüyen Yatak..

Gerçekten tuhaf bir duygu şu çocuk büyütme işi..Ya da ben biraz histerikleştim anne olunca,bilemiyorum..Birşeyi ilk kez yaptığında,bebekliğe ait bazı şeyleri bıraktığında sevinen tarafım ağır basarken mutlaka tuhaf bir şekilde burulan bir yanım var...Bir hafta oluyor büyük yatağına geçiş yaptık biz..

Henüz Montessori felsefesinden falan haberdar değildik odasını hazırlarken..Tabi karnında bebe olunca daha da bir cicişlenesi gelen klasik bir gebe gibi gayet de cici bici bir odası olsun istemiştim..Şimdi olsa ne kadar farklı olurdu bilemiyorum ama Allahtan parmaklıklar çıkınca alçak bir çocuk yatağına dönüşebilecek birşey almayı akıl etmişim...Parmaklık falan dinlemiyordu tabi uzunca bir süredir inip çıkıyordu yatağa...Hatta odasının en keyif aldığı bölümüydü diyebilirim parmaklıklı yatak..Son dönemde çok tehlikeli akrobatik! hareketler yapmaya başlayınca çıkardık parmaklıklarını,ayakucundaki komodin ve dolabı da yere indirince kendi boyuna göre iki eşya daha çıktı bize...Yatağın tek tarafına kenarlık takmak gerekince ikeaya gitmek de farz oldu...



Daha önce ikeadan aldığımız masayı ekleyip birkaç düzenleme yapmıştım odasında oyuncaklar için,birkaç raf ve oyuncak dolabı ekledik bu sefer de..Fikirler Ohdeedoh Milli Temsilcimiz (bugün de müşerref olup pek sevdiğim) Huysuz'dan tabii ki..




Ece'ye anlattım sen büyüdün artk diye babasının parmaklıkları çıkarmasını seyrederken..Bir haftadır ben büyüdüm diye geziyo ve çokça da koz olarak kullanıyo bunu şimdilerde..Ne alakaysa çorapsız gezmesinin gerekçesi de büyümüş olmasıymış..Popodaki beze laf yok tabi..Neyse diyecektim ki o çabuk alıştı ve hiç düşme vakası yaşamadık şimdilik ama benim alışmam pek kolay olmadı bu yatağından kalkıp gelip başıma dikilmelerine...Hortlak görmüş gibi yataktan fırladım üçüncü gece..Başıma gelip 'anne kalkkk' diye bağırıyor gece gece ve gelirken uykusu da iyice açılmış olduğu için oyun diye tutturuyor,beni kaldıramazsa babasına,ordan da ümit çıkmazsa babannesinin odasına gidiyor oynamak için..BU vakalar olurken saat sabaha karşı 4-5 civarı falan bu arada..Bunu bir alışkamlık haline getirmemesini ümit ediyoruz maaile şimdilik..

Bugün Montessori seminerine katıldık,çok da güzel geçti,tuttuğum karmakarışık notları okuyabilir ve düzenleyebilirsem yazacağım yarın (umarım)...Kuzucuk uyurken uyuyayım şimdi,nasılsa birkaç saate kalmaz uyanır,ben de onu koynuma alır kucuş kucuş da uyurum bir güzel..Miss...

24 Mart 2010 Çarşamba

bahar...


Bahar kızımızı,kızım baharı getirmişti bize,iki yıl olacak az kaldı..'Onunla her gün bahar gibi aslında'..Çok mu klişe? Her gün bir başka tomurcuk vermiyorlar mı emeğinize karşılık..Verdiğiniz emeğin karşılığını,gözünüzle görüp kulağınızla duyduğunuz birsürü tomurcukla almıyor musunuz? Unutturmuyor mu kışları o tomurcuklar?Gerçek o zaman..Tıpkı haftalardır suladığı bu kuru dallardan çıkanlar kadar...




Hiç eksik olmasınlar hayatımızdan..

Ve kızım bu gece ilk defa em.meden,kitabını okurken uyuyakladı koynumda...Nefesi derinleşiverdi,başı düşüverdi öne..Tam da küçük kuşun nasıl uyuduğunu okurken ona..İlk defa..Tarihe geçsin istedim..

14 Mart 2010 Pazar

Biraz da gezmelerden...

Çok zaman oldu buraya gittik şunu yaptık diye yazmayalı..Oysa ki bu blog bir günlüktü değil mi? E günlüğünde gittiği gördüğü yerler de olmalıydı ama tembel anne yazamadı pek çok şeyi atladı..Atlanmayacak olanlar vardı,onları bir toparlamalı..Güzel bir Cumartesi geçirdik annemler ve ablamlarla mesela..Sultanahmet,Eyüp,eski İstanbul,içinde olup da kıyısından baktığım özlediğim İstanbul..Ece kız da aralarda uyuyup gezme mekanlarına varınca uyanarak pek güzel uyum sağladı bize..(Tam da gezi esnasında zaten son günlerde Ecenin elinde can cekişen makinem de bozulunca fotoğraf çekilemedi malesef)..Ve asıl kaydetmek gereken....




İlk tiyatrosu Ece kızın.. Koca kış boyu defalarca niyetlenip de 3 ay sonra bugün gidebildiği..Aslında varmış bir hayır diyeyim,çok güzel çok yumuşak bir başlngıç oldu..Mohini'de gezinirken gördüm ilanı..Kurmalı Salyangoz Gezici Kukla Trubunun 'Kuklalarla Dört Mevsim' isimli oyunu varmış bugün Mohini'de..Planlı değildi yani,çıkalım bir bakalım dedik..Ece kızı atlı karıncadan inmeye de zor ikna ettik..Ama hiç pişman olmadı diyebilirim..Fotoğraf makinemin azizliğine uğramasaydm pek de güzel fotoğrafları olacaktı koyacak ama olmadı..3-4 yaş çocuklarının arasından kapıp kurulduğu minderdeki halini çekmeye değerdi mesela..Yarım saatlikti,konu anlayabileceği düzeyde sadeydi..Konuşma yoktu,müzik vardı fonda çok hafif..Ara ara anlattım neler olduğunu,yarım saat boyunca gözlerini ayırmadan izledi..Gelince de babannesine anlattı bıdır bıdır..Uykuya dalarken 'baba bidaaa kokla' diye söz aldı babsından.. Bundan sonra haftasonunun birgününü böyle birşeye ayırmalı dedim..Yaz gelince denizi,yeşilliği tabii ki değişmem hiçbirşeye ama yaz gelmeden kafamdaki gidilecek yerleri birer birer bitirmeli..

Bi de her Salı niyetlendiğim ama birtürlü yazamadığım minik,iki kişilik bir oyun grubumuz var bizim..Dersimin erken bittiği tek günde buluşuyoruz her hafta..Oyun grubunun sitesinde tanışıp,aynı yerde oturduğumuzu farkettik Remziye'yle..Ekim'di başladığımızda,hemen her hafta buluştuk..Sayının artmasını çok isterdim ama çemberi genişletemiyoruz pek fazla...Yakın olunca her saatte buluşmak mümkün,rahat oluyor..Evet henüz birlikte oynayabilecek yaşta değiller ama yine de çok şey kattığına inanıyorum Ece'ye..Bir sohbetimizde arkadaş kelimesi geçince ilk Ensar Bera geliyor aklına mesela..Özlüyor,gitmek istiyor,hoş gidince de çokca kız nazı yapıyor Ensar Bera'ya ama olsun:) Onlardan başka bize de çok iyi geliyor aslında..Ne çok konuşacak şeyi oluyor insanın kendisini anlayan,kaygıları,fikirleri ortak olan bir anne bulduğunda...Hele de bir blogger'sa muhabbete doyum olmuyor:))((Yüzüne karşı övmek gibi olmasın,pek de güzel yazar,insanın dönüp dönüp okuyası gelir arkadaşımı)Herşeyden,tanıdığımız herkesten,o haftanın tartışmalarından,oyunlardan,oyuncaklardan,odalardan konuşurken bir bakıyoruz gitme vakti gelmiş...



Son buluşmanın konusu 'AKTİVİTE' meselesiydi takdir edersiziniz..Aslında nasıl ve neden meseleye dönüştü anlayamadım..Herkesin söylediği aynı kapıya çıktı gibi..Hiç yorum yapmadım ama okudum tüm yazılanları..Üstünden çok sular aktı ama nacizane fikirlerimi buracığa ekleyeyim..Öncelikle karikatürleri pek beğendim ben,gayet samimi bir şekilde kaleme alınmış ve karikatürün içeriğinde vardır zaten hicvetmek..Hepsine de çok güldüm,kendimden de pek çok şey buldum..

Aktivite konusundaki eleştirilere gelince Montessori ile blog sayesinde ilk kez tanışan herkesin de bir aktivite telaşına kapılması pek normal bence..Bloglara ve grubun sayfasına ilk baktığınızda hemen aktiviteler takılıyor gözünüze,çünkü fotoğraflananlar onlar..Burada yazanların da suçu yok,çünkü anladıkları ve çocuklarına uyguladıları felsefeyi fotoğraflayabilme şansları yok...Ya da olamıyor diyeyim,insan günlük hayatta çocuğunda uyguladığı,uygulamaya çalıştığı felsefesini böyle paragraf paragraf yazamayabiliyor,ama aktivite mi dedin ver eline mercimekle iki kaşık çek fotsunu koy bloğa işte sana yazı...(BU ben, kimse üstüne alınmasın nolur)Doğal olarak işin içine iyice girip birkaç kitap devirip felsefeyi ucundan anlamaya başlayana kadar bu geçici telaş hali oluyor insanda..Ama işin içine girince aktivitenin çok da alt sıralarda olduğunu görüyorsunuz..Yani işin felsefe kısmı bir şekilde kişiye kalıyor,bize yansıyan ise aktiviteler oluyor..Tabii ki esas olan felsefe olmakla birlikte ona hazırlanmış bazı şeyler de sunmanın hiçbir sakıncası yok bence..Ben de hazırlayıp koyuyorum çoğu zaman bir tepsiyi masasına...İlgilenirse çöküveriyorum yanına,şöyle bir evirip çevirip hiç ilgilenmediği oluyor kaldırıyorum ortadan..Bu ona zorla birşey yaptırmak değil,olamaz bence...Zevk alıyorsa yapmaktan neden olmasın,neden hazırlamayayım..Pek tabii ki kendi bulup oynadığı birsürü şey de oluyor,pek tabii ki onlardan da çok şey öğteniyor,seçim hakkı olduktan sonra engellenmedikten sonra hiç problem değil bence..

Bir de bizde çok bilinmeyen ve çok sık uygulanmayan homeschooling olayı var ki o aktiviteden falan çok ayrı tutulması gereken bişey bence..Ben hayranım şunun gibi kadınlara mesela..Çok planlı,donanımlı olmak lazım cesaret edemiyorum şu anda ama pek çok güzel fikirler alıp,güzel planlar da yapıyorum ilerisi için..Bakalım..

Nerden nereye geldik,diyeceğim oydu ki seviyoruz biz kızmla oyun grubumuzu..Güzel şeyler paylaşıyoruz,zevk alıyoruz...Ordan oraya pek dağınık oldu bir post ama fırsat bu fırsat oturabilmişken başına yazayım istedim..Hatırlansınlar,dursunlar şuracıkta..

Sevgiler herkeslere..

4 Mart 2010 Perşembe

Uğramayalı buralara..

Kızım bir ay daha büyümüş,tam 22 aylık olmuş...

Tatlı dilleriyle evi daha bir doldurur,güldürür,eğlendirir olmuş..Kelimeleri kelimelere ekler, hergün şaşırtır olmuş anneyle babayı...

Baharı görmüş ucundan ya, her sabah 'anne hava iyi,ben atti??' diye annesini yoklar olmuş..





Mümkün olsa cebinde gezdireceği sandalyesiyle boyundan büyük heryere de ulaşır olmuş,artık çağırmaz olmuş annesini ışık açtırmak,el yıkamak,yükseklerden birşeyler almak için..Kendi başının çaresine de bir güzel bakar olmuş..


Yumurta-kolik'miş makarna-kolik olmuş bi de 'bidaha,bidaha' diye ısrarla ister olmuş ikinci tabağı..Ve oynadığı her oyunda da 'makağna' pişirir olmuş bir zevkle..


Boya kalemlerinden en çok 'mami' olanını sever olmuş,kitaplarından 'annemu' (Neden annemi çok seviyorum?)yu, bebeklerinden 'dadina' (Safinaz)'yı..



Düzenli görüştüğü tek arkadaşını, ilk arkadaşını (Ensar Bera , 'anşaa bela' Ece diliyle) göremeyince bu hafta sorar olmuş, özler olmuş..


Kış boyunca yalnız kendisine ait olan parkta şu aralar gördüğü çocukları kıskanır olmuş çok fena,paylaşamamış kaydırağı ,salıncağı ağlamış çok..


Kızım bir ay daha büyümüş,22 aylık olmuş...






Pek cilveli 'yapmaa' der olmuş istemediği bişey olunca..İstediğini de istemediğini de pek güzel anlatır olmuş...

Suyun başından ayrılmaz olmuş,yazı iple çektirir olmuş anneye..


Sanki daha bir güzel öper daha güzel canımmm der olmuş...'İyi dedelerr' diye gider olmuş uykuya...


Birsürü şey varmış da hevesi yokmuş aslında annenin yazmaya,
bu aydan da minicik hatırlananlar olsun demiş,
böyle.
23.ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23.ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mart 2010 Pazar

Büyüyen Ece Büyüyen Yatak..

Gerçekten tuhaf bir duygu şu çocuk büyütme işi..Ya da ben biraz histerikleştim anne olunca,bilemiyorum..Birşeyi ilk kez yaptığında,bebekliğe ait bazı şeyleri bıraktığında sevinen tarafım ağır basarken mutlaka tuhaf bir şekilde burulan bir yanım var...Bir hafta oluyor büyük yatağına geçiş yaptık biz..

Henüz Montessori felsefesinden falan haberdar değildik odasını hazırlarken..Tabi karnında bebe olunca daha da bir cicişlenesi gelen klasik bir gebe gibi gayet de cici bici bir odası olsun istemiştim..Şimdi olsa ne kadar farklı olurdu bilemiyorum ama Allahtan parmaklıklar çıkınca alçak bir çocuk yatağına dönüşebilecek birşey almayı akıl etmişim...Parmaklık falan dinlemiyordu tabi uzunca bir süredir inip çıkıyordu yatağa...Hatta odasının en keyif aldığı bölümüydü diyebilirim parmaklıklı yatak..Son dönemde çok tehlikeli akrobatik! hareketler yapmaya başlayınca çıkardık parmaklıklarını,ayakucundaki komodin ve dolabı da yere indirince kendi boyuna göre iki eşya daha çıktı bize...Yatağın tek tarafına kenarlık takmak gerekince ikeaya gitmek de farz oldu...



Daha önce ikeadan aldığımız masayı ekleyip birkaç düzenleme yapmıştım odasında oyuncaklar için,birkaç raf ve oyuncak dolabı ekledik bu sefer de..Fikirler Ohdeedoh Milli Temsilcimiz (bugün de müşerref olup pek sevdiğim) Huysuz'dan tabii ki..




Ece'ye anlattım sen büyüdün artk diye babasının parmaklıkları çıkarmasını seyrederken..Bir haftadır ben büyüdüm diye geziyo ve çokça da koz olarak kullanıyo bunu şimdilerde..Ne alakaysa çorapsız gezmesinin gerekçesi de büyümüş olmasıymış..Popodaki beze laf yok tabi..Neyse diyecektim ki o çabuk alıştı ve hiç düşme vakası yaşamadık şimdilik ama benim alışmam pek kolay olmadı bu yatağından kalkıp gelip başıma dikilmelerine...Hortlak görmüş gibi yataktan fırladım üçüncü gece..Başıma gelip 'anne kalkkk' diye bağırıyor gece gece ve gelirken uykusu da iyice açılmış olduğu için oyun diye tutturuyor,beni kaldıramazsa babasına,ordan da ümit çıkmazsa babannesinin odasına gidiyor oynamak için..BU vakalar olurken saat sabaha karşı 4-5 civarı falan bu arada..Bunu bir alışkamlık haline getirmemesini ümit ediyoruz maaile şimdilik..

Bugün Montessori seminerine katıldık,çok da güzel geçti,tuttuğum karmakarışık notları okuyabilir ve düzenleyebilirsem yazacağım yarın (umarım)...Kuzucuk uyurken uyuyayım şimdi,nasılsa birkaç saate kalmaz uyanır,ben de onu koynuma alır kucuş kucuş da uyurum bir güzel..Miss...

24 Mart 2010 Çarşamba

bahar...


Bahar kızımızı,kızım baharı getirmişti bize,iki yıl olacak az kaldı..'Onunla her gün bahar gibi aslında'..Çok mu klişe? Her gün bir başka tomurcuk vermiyorlar mı emeğinize karşılık..Verdiğiniz emeğin karşılığını,gözünüzle görüp kulağınızla duyduğunuz birsürü tomurcukla almıyor musunuz? Unutturmuyor mu kışları o tomurcuklar?Gerçek o zaman..Tıpkı haftalardır suladığı bu kuru dallardan çıkanlar kadar...




Hiç eksik olmasınlar hayatımızdan..

Ve kızım bu gece ilk defa em.meden,kitabını okurken uyuyakladı koynumda...Nefesi derinleşiverdi,başı düşüverdi öne..Tam da küçük kuşun nasıl uyuduğunu okurken ona..İlk defa..Tarihe geçsin istedim..

14 Mart 2010 Pazar

Biraz da gezmelerden...

Çok zaman oldu buraya gittik şunu yaptık diye yazmayalı..Oysa ki bu blog bir günlüktü değil mi? E günlüğünde gittiği gördüğü yerler de olmalıydı ama tembel anne yazamadı pek çok şeyi atladı..Atlanmayacak olanlar vardı,onları bir toparlamalı..Güzel bir Cumartesi geçirdik annemler ve ablamlarla mesela..Sultanahmet,Eyüp,eski İstanbul,içinde olup da kıyısından baktığım özlediğim İstanbul..Ece kız da aralarda uyuyup gezme mekanlarına varınca uyanarak pek güzel uyum sağladı bize..(Tam da gezi esnasında zaten son günlerde Ecenin elinde can cekişen makinem de bozulunca fotoğraf çekilemedi malesef)..Ve asıl kaydetmek gereken....




İlk tiyatrosu Ece kızın.. Koca kış boyu defalarca niyetlenip de 3 ay sonra bugün gidebildiği..Aslında varmış bir hayır diyeyim,çok güzel çok yumuşak bir başlngıç oldu..Mohini'de gezinirken gördüm ilanı..Kurmalı Salyangoz Gezici Kukla Trubunun 'Kuklalarla Dört Mevsim' isimli oyunu varmış bugün Mohini'de..Planlı değildi yani,çıkalım bir bakalım dedik..Ece kızı atlı karıncadan inmeye de zor ikna ettik..Ama hiç pişman olmadı diyebilirim..Fotoğraf makinemin azizliğine uğramasaydm pek de güzel fotoğrafları olacaktı koyacak ama olmadı..3-4 yaş çocuklarının arasından kapıp kurulduğu minderdeki halini çekmeye değerdi mesela..Yarım saatlikti,konu anlayabileceği düzeyde sadeydi..Konuşma yoktu,müzik vardı fonda çok hafif..Ara ara anlattım neler olduğunu,yarım saat boyunca gözlerini ayırmadan izledi..Gelince de babannesine anlattı bıdır bıdır..Uykuya dalarken 'baba bidaaa kokla' diye söz aldı babsından.. Bundan sonra haftasonunun birgününü böyle birşeye ayırmalı dedim..Yaz gelince denizi,yeşilliği tabii ki değişmem hiçbirşeye ama yaz gelmeden kafamdaki gidilecek yerleri birer birer bitirmeli..

Bi de her Salı niyetlendiğim ama birtürlü yazamadığım minik,iki kişilik bir oyun grubumuz var bizim..Dersimin erken bittiği tek günde buluşuyoruz her hafta..Oyun grubunun sitesinde tanışıp,aynı yerde oturduğumuzu farkettik Remziye'yle..Ekim'di başladığımızda,hemen her hafta buluştuk..Sayının artmasını çok isterdim ama çemberi genişletemiyoruz pek fazla...Yakın olunca her saatte buluşmak mümkün,rahat oluyor..Evet henüz birlikte oynayabilecek yaşta değiller ama yine de çok şey kattığına inanıyorum Ece'ye..Bir sohbetimizde arkadaş kelimesi geçince ilk Ensar Bera geliyor aklına mesela..Özlüyor,gitmek istiyor,hoş gidince de çokca kız nazı yapıyor Ensar Bera'ya ama olsun:) Onlardan başka bize de çok iyi geliyor aslında..Ne çok konuşacak şeyi oluyor insanın kendisini anlayan,kaygıları,fikirleri ortak olan bir anne bulduğunda...Hele de bir blogger'sa muhabbete doyum olmuyor:))((Yüzüne karşı övmek gibi olmasın,pek de güzel yazar,insanın dönüp dönüp okuyası gelir arkadaşımı)Herşeyden,tanıdığımız herkesten,o haftanın tartışmalarından,oyunlardan,oyuncaklardan,odalardan konuşurken bir bakıyoruz gitme vakti gelmiş...



Son buluşmanın konusu 'AKTİVİTE' meselesiydi takdir edersiziniz..Aslında nasıl ve neden meseleye dönüştü anlayamadım..Herkesin söylediği aynı kapıya çıktı gibi..Hiç yorum yapmadım ama okudum tüm yazılanları..Üstünden çok sular aktı ama nacizane fikirlerimi buracığa ekleyeyim..Öncelikle karikatürleri pek beğendim ben,gayet samimi bir şekilde kaleme alınmış ve karikatürün içeriğinde vardır zaten hicvetmek..Hepsine de çok güldüm,kendimden de pek çok şey buldum..

Aktivite konusundaki eleştirilere gelince Montessori ile blog sayesinde ilk kez tanışan herkesin de bir aktivite telaşına kapılması pek normal bence..Bloglara ve grubun sayfasına ilk baktığınızda hemen aktiviteler takılıyor gözünüze,çünkü fotoğraflananlar onlar..Burada yazanların da suçu yok,çünkü anladıkları ve çocuklarına uyguladıları felsefeyi fotoğraflayabilme şansları yok...Ya da olamıyor diyeyim,insan günlük hayatta çocuğunda uyguladığı,uygulamaya çalıştığı felsefesini böyle paragraf paragraf yazamayabiliyor,ama aktivite mi dedin ver eline mercimekle iki kaşık çek fotsunu koy bloğa işte sana yazı...(BU ben, kimse üstüne alınmasın nolur)Doğal olarak işin içine iyice girip birkaç kitap devirip felsefeyi ucundan anlamaya başlayana kadar bu geçici telaş hali oluyor insanda..Ama işin içine girince aktivitenin çok da alt sıralarda olduğunu görüyorsunuz..Yani işin felsefe kısmı bir şekilde kişiye kalıyor,bize yansıyan ise aktiviteler oluyor..Tabii ki esas olan felsefe olmakla birlikte ona hazırlanmış bazı şeyler de sunmanın hiçbir sakıncası yok bence..Ben de hazırlayıp koyuyorum çoğu zaman bir tepsiyi masasına...İlgilenirse çöküveriyorum yanına,şöyle bir evirip çevirip hiç ilgilenmediği oluyor kaldırıyorum ortadan..Bu ona zorla birşey yaptırmak değil,olamaz bence...Zevk alıyorsa yapmaktan neden olmasın,neden hazırlamayayım..Pek tabii ki kendi bulup oynadığı birsürü şey de oluyor,pek tabii ki onlardan da çok şey öğteniyor,seçim hakkı olduktan sonra engellenmedikten sonra hiç problem değil bence..

Bir de bizde çok bilinmeyen ve çok sık uygulanmayan homeschooling olayı var ki o aktiviteden falan çok ayrı tutulması gereken bişey bence..Ben hayranım şunun gibi kadınlara mesela..Çok planlı,donanımlı olmak lazım cesaret edemiyorum şu anda ama pek çok güzel fikirler alıp,güzel planlar da yapıyorum ilerisi için..Bakalım..

Nerden nereye geldik,diyeceğim oydu ki seviyoruz biz kızmla oyun grubumuzu..Güzel şeyler paylaşıyoruz,zevk alıyoruz...Ordan oraya pek dağınık oldu bir post ama fırsat bu fırsat oturabilmişken başına yazayım istedim..Hatırlansınlar,dursunlar şuracıkta..

Sevgiler herkeslere..

4 Mart 2010 Perşembe

Uğramayalı buralara..

Kızım bir ay daha büyümüş,tam 22 aylık olmuş...

Tatlı dilleriyle evi daha bir doldurur,güldürür,eğlendirir olmuş..Kelimeleri kelimelere ekler, hergün şaşırtır olmuş anneyle babayı...

Baharı görmüş ucundan ya, her sabah 'anne hava iyi,ben atti??' diye annesini yoklar olmuş..





Mümkün olsa cebinde gezdireceği sandalyesiyle boyundan büyük heryere de ulaşır olmuş,artık çağırmaz olmuş annesini ışık açtırmak,el yıkamak,yükseklerden birşeyler almak için..Kendi başının çaresine de bir güzel bakar olmuş..


Yumurta-kolik'miş makarna-kolik olmuş bi de 'bidaha,bidaha' diye ısrarla ister olmuş ikinci tabağı..Ve oynadığı her oyunda da 'makağna' pişirir olmuş bir zevkle..


Boya kalemlerinden en çok 'mami' olanını sever olmuş,kitaplarından 'annemu' (Neden annemi çok seviyorum?)yu, bebeklerinden 'dadina' (Safinaz)'yı..



Düzenli görüştüğü tek arkadaşını, ilk arkadaşını (Ensar Bera , 'anşaa bela' Ece diliyle) göremeyince bu hafta sorar olmuş, özler olmuş..


Kış boyunca yalnız kendisine ait olan parkta şu aralar gördüğü çocukları kıskanır olmuş çok fena,paylaşamamış kaydırağı ,salıncağı ağlamış çok..


Kızım bir ay daha büyümüş,22 aylık olmuş...






Pek cilveli 'yapmaa' der olmuş istemediği bişey olunca..İstediğini de istemediğini de pek güzel anlatır olmuş...

Suyun başından ayrılmaz olmuş,yazı iple çektirir olmuş anneye..


Sanki daha bir güzel öper daha güzel canımmm der olmuş...'İyi dedelerr' diye gider olmuş uykuya...


Birsürü şey varmış da hevesi yokmuş aslında annenin yazmaya,
bu aydan da minicik hatırlananlar olsun demiş,
böyle.