Lilypie Kids Birthday tickers
Lilypie Pregnancy tickers

29 Aralık 2007 Cumartesi

Konuşma azmi

Erva bu aralar konuşma azmiyle yanıp tutuşmakta adeta...Bizim gibi konuşmak istiyor,beceremeyince de sinirinden ağlıyor :)Evde kızımla "hadi anlat bakalım"oynuyoruz:) Yani o istediği birşeyi kendi dilinin döndüğünce anlatıyor,ben de bulmaya çalışıyorum...Bazen anlayamıyorum ne demek istediğini işte o zaman çok üzülüyorum,okadar uğraşıyor anlamam için,ama ben anlayamıyorum ne yazıkki...Bazen karmakarışık sözcükler kullanıyor anlayabilene aşkolsun!:)Bazen de hem beden diliyle,hem de kendi sözcükleriyle anlatıyor birşeyi..Mesela geçen gün kitabındaki gözlüğün ismini sorunca, baba demişti ve gözünü göstermişti(babası gözlüklüdür) bu şekiilde gözlüğü öğrenmiş olduk:) Evde şu sıralar Ervanın anlattıklarını bulma yarışındayız eşimle:) Sürekli konuşmak , birşeyler anlatmak istiyor,biz de ne söylediğini bulmaya çalışıyoruz..Ama azmine hayran kaldım hakikaten,yılmıyor tekrar tekrar konuşmaya çalışıyor..Bazen de çok komik oluyor güldürüyor bizleri:)Bir de soru sorunca mutlaka cevap veriyor..Bazen dediğini anlamasak da mutlaka cevapsız bırakmıyor bizleri..Kendi bulduğu kelimelerle anında cevabını veriyor.Başka odadan birşey isteyeceği zaman da elimden tutup götürüyor,el kol hareketleriyle istediği şeyin yerini göstererek anlatmaya çalışıyor...


Bazı sözcükleri çok kolay çıkarıyor,bazılarının benzerini taklit etmeye çalışıyor,bazen de kendisi isim takıyor mesela "otur"demek Erva'nın dilinde "apati" demek :) İlk başlarda anlayamamıştım,ama gösterdiği hareketlerle anladımki otur yere demek istiyor..Yani apati diyor ve ardından eliyle yere vuruyor,yere oturana kadar söylüyor hatta..yere oturdum mu sevinmeye başlıyor derdimi anladı annem diye :) Erva yalnız oynamayı sevmediği için ve sürekli benimle oynamak istediği için bu sözcüğü çok kullanıyor, yani otur oynayalım demeye çalışıyor..Bu sözcüğü nerden bulduğu,nerden kaptığı meçhul ama derdini artık anlattığı için gayet memnun halinden..Bu kelimeyi de değiştirmeyi düşünmüyor,ben ona oturalımmı oturayım vs. deyip ögretmeye çalışıyorum ama yok illa kendi bildiği..ama olsun biz anlaşıyoruz ya yeter :)


Bir de ilginç ve kaynağını nerden bulduğu meçhul kelimelerden biri de "nü".Nü Ervacada muz demek..Çok ilginç ama ilk defa kitapta gösterdiği muzdan anladık muza "nü" dediğini..Böylece öğrenmiş olduk,ama niye oyle söylüyor anlamış değiliz :)Her defasında da muza "nü " diyor ve muz demeye de niyeti yok:) Yani bu liste böyle uzaar gider,hatta kendi diliyle kurduğu cümleler bile var,ama maalesef biz anlayamıyorz :( Ama gayet anlaşılır söylediği sözcüklerin de sayısı hayli fazla..Hatta hergeçen gün biryenisi daha ekleniyor kelime haznesine, baya azimli bu konuda maşaallah..Artık iki kelimeli cümlelere de başladı "baba gitti","anne geldi" "onu ver" ve benzerlerini diyor gayet net...


Bir de Erva'da korku başladı :( Yani herşeylerden korkar oldu niyeyse..Mesela odada benimle otururken, yan odadan babası seslenince birden yerinden zıplıyor ve çığlık atıp ağlamaya başlıyor...Ya da zil çalınca aynı tepkileri veriyor veyahut cep tel.ine gelen mesaj sesinden bile ürker,korkar oldu..Ne yapacağımı şaşırmış dıurumdayım yani.. Niye böyle yapiyor,korkutacak hiç birşey yapmadık ki diyorum ama vazgeçiremiyorum,korktuğu anda sımsıkı sarılıyor bana ben de teskin etmeye çalışıyorum ama herdefasında yine ürküyor yerinden zıplıyor o anda..Korktuğu zaman korkma kızım diye teskin ederken "korku" kelimesini kapmış, artık korktuğu zaman "anne korkuuuu"diyor...Ama şaşırdım nasıl davranacağımı..Korktuğu zaman konuşuyorum korkma bişey yok kızım diye,şevkatle sarıyorum ama yine aynı şekilde devam ediyor..Artık onda bir refleks oldu bu,yani bulunduğu ortamın dışında bir ses duyduuğu zaman irkiliyor ve basıyor çığlığı anında..

Geçen gün de apartmanda çalışmalar vardı,bütün gün kucağımdan inmedi anne korkuu diyor başka bişey demiyor...Bu korkuyla beraber yalnız odada da kalmaya da çekiniyor artık..Yani sürekli peşimde..Sürekli oyun oynamak istiyor benimle ama biryere kadar yani,bana da artık gına geliyor..Sürekli yeni oyunlar üretmeye çalışıyorum :)Sadece sabahları bbc prime de cbeebies programını ve ordaki teletubbies i ve aksam da trt 1 de gece bahcesi programlarını seyrederken beni bırakıyor,onun dışında yapışık ikiz gibiyiz resmen bu aralar..Hiç bir işimi halledemez oldum,ben de artık dakika sayıyorum ne zaman başlıcak bunlar diye :) Ya bunları seyrederken, ya da o uyuyunca işlerimi hızlı hızlı halletmeye çalışıyorum..Ama inşaallah bir an önce unutur bu korkularını..Artık ciddi ciddi endişelenmeye başladım ve düşünüyorum sürekli nasıl vazgeçirebilirim,nasıl unutturabilirim diye...


Erva'nın en keyif aldığı şeylerden biri de müzik eşliğinde oynamak:) Yani daha çok ufakken bile bir ses duyduğu anda başlıyordu sallanmaya,kıvırmaya:) Çok mutlu oluyor hareketli müzikleri duyduğu zaman ..Ne bende, ne de çevremizde yoktur öyle oyun falan oynayan kimden öğrendi bilmem bu kıvırtmaları :) Ben de artık o korkunca unutturmak için açıyorum müziği, o da başlıyor oynamaya..En sevdiği reklam bebelac reklamı..En çok da müziğini seviyor ben de madem bukadar seviyor diye,sitesinde açılış sayfasında buldum müziğini..Ama pişmanım açtığıma,sürekli istiyor bu sefer..Başımız sişti resmen bu müziği dinlemekten :)Ham ham ham ham :P Sürekli istiyor ve sürekli oynuyor kendine has figürleriyle :)

Erva hanımdan haberler bugünlük bu kadar..

Şimdiden herkesin yeni yılı kutlu olsun.İnşaallah 2008 yılı tüm insanlığa barış,sevgi ,mutluluk ve huzur getirir,hayırlara vesile olur...

24 Aralık 2007 Pazartesi

Bayram

Bu bayram Erva'nın geçirdiği ikinci kurban bayramı oldu..Bayram sabahı erkenden uyandı bayram olduğunu anlarmışcasına :) Ya da benim ona bayram öncesi sürekli söylediğim "bugün bayram erken kalkın çocuklar" şarkısı kafasında yer etmiş de olabilir :) Cicilerini giydikten sonra ilk durağı anneannesi ve dedesinin evi oldu.İlk geldiğinde süpriz bekliyormuş meğersem bizim kızı.Teyzesi ona, o çok sevdiği teletubbies karakterlerinden birinin oyuncağını almış.O kadar mutlu olduki görünce,bütün gün elinden düşürmedi oyuncağını minik kızım..



Bizim de bu arada kafamız şişti tabi:)Eline basınca çıkardığı müzikler başımızı epeyce ağrıttı bütün gün..Annemlerin evini çok sever oraya her gidişimizde çok mutlu olur.Özellikle 10 yaşındaki teyzesiyle çok mutlu olur ve onunla oynamayı çok sever..Yalnız varlığından çok da hoşlanmadığı biri vardır o da kuzeni Emre:)Niyeyse Emre'yi çok kıskanır ve onun da annemlerde olmasını hazmedemez.Bu evin tek gözdesi ben olmalıyım diyor kendince galiba:) Emre Erva'dan 6 ay küçük..Ama doğduğundan beri Erva'nın Emreyle yıldızı pek barışmadı..Emre bizim kızı çok sever sürekli peşindedir,Erva ise daha küçükken pek kaale almıyordu Emreyi,ama şimdilerde ciddi ciddi zarar vermeye başladı maalesef :( Sürekli saçını çekiyor ve Emre yürüdüğünden beri sürekli itiyor.. O yüzden sık görüştüğüm ablamla bile sırf Erva Emreye zarar vermesin diye artık nadir görüşür olduk..Ne kadar yapma etme desek de,bazen kızsak da yine yapiyor,yine yapiyor..Zavallım Emrecim de aldığı darbeler yüzünden herdefasında ağlıyor..O yüzden en iyi çözüm bebekleri pek biraraya getirmemek oldu..Bu da herzaman olmuyor tabiki.. Bayramda ablamlarla biradaydık ama yeni oyuncağı sayesinde Erva Emre'nin yanına pek yaklaşmadı çok şükür...





Neyseki bu bayram aralarında kötü bir vukuat gerçekleşmedi çok şükür,bayram diye kıyak geçti galiba Emre'ye:)


Ama teyzesine bayılır..Hele onunla oyun oynamak en büyük zevkidir.Artık teyze demeyi de öğrendi dilinden düşürmüyor "teyde"diyor dilinin döndüğünce..Erva kendinden büyükleri çok sever,ama kendinden küçükleri pek de sevdiği söylenemez.Adamdan saymıyor sanıyorum küçükleri :P


Erva'nın annemlerde en gözde yeri sehpanın üstüdür..İlk geldiğinde direk sehpaya yönelir örtüyü atar,masanın üstüne çıkar ve şirin davranışlarını sergilemeye başlar :)


Bayramın 1.günü annemlerde geçirdikten sonra diğer günler de diğer akraba ve arkadaş ziyaretleriyle geçirdik ..Bayramın ikinci günü bir ziyarete giderken arabada kustu minik kuşum.Ama ne kusma ilk defa bu kadarına şahit oldum..Baya bir telaşlandık..Her taraf batmıştı..Bütün üzeri kıyafeti,kabanı,araba koltuğu...Neyseki yeni yola çıkmıştık ki eve döndük tekrar..Bütün üstbaş tekrar değiştirdik..O gün 3 kere kustu,devam ederse doktora götürelim diye düşündük ama çok şükür devam etmedi,midesini üşütmüş sanırım.Tekrarlanmaz birdaha inş.

Bir bayram da böyle geçti..Rabbim nice bayramlara kavuştursun bizleri inşaallah..

14 Aralık 2007 Cuma

Albümden...

Erva afacanlıklarına son hız devam ediyor maşaallah..Bununla beraber hergeçen gün kelime haznesine biryenilerini daha ekliyor..Maşaallah aldığım kitap yardımıyla, çoğu hayvanı ve çıkardığı sesleri biliyor,taklit ediyor...Hatta çoğunun isimlerini henuz öğrenemedi ama köpek görünce hav hav,kuş görünce cik cik vs diyor, eşek görünce de ai ai ai ai diye uzatıyor:) Bazen de tanımadığı bir hayvanı görünce,ya da sesini çıkaramayınca ona en benzerinin sesini taklit ediyor hemen..At görünce de aii aii diyor mesela:)Ama bunda yanılmıyor yani illaki benzeyen bir yön bulup o şekide çıkarıyor o sesi..Yani at görünce cik cik demez asla :P Geçen gün de tv de belgesel izlerken kaplan görünce bu ne kızım dedim,Pisi pisi dedi, şaşırdım :) Kaplan kedigiller familyasından ve ilk görüşte benzetmiş kediye...Ama kesinlikle rastgele söylemediğini anladım.Mutlaka bir bağlantı kurarak çıkarıyor sesleri tanımadığı bir hayvan görünce..Akvaryumla da yeni tanıştı,suyun içinde balıkların yüzdüğünü görünce hayrete düştü ve sessizce onları izledi.


Dün de bir akrabamızın evine gitmiştik kızımla..Odada akvaryumun içinde 2 tane büyükçe kaplumbağa görmüş..Şaşırmış haliyle,daha önce kaplumbağa görmemişti çünkü...Koşa koşa yanıma geldi ve anneee gel balii cıbı cıbı diye bağırıyor(balığa bali,suya cıbı cıbı der)çok heyecanlanmış belli...Elimden tuttu götürdü,meğersem kaplumbağaları görmüş de balık diyormuş benim tatlı kızım.Haklı çocuk ama,suda balık yüzer,şimdiye kadar öyle öğrenmişti:) Çok sevdi kaplumbağaları,bütün gün gidip gidip onları seyretti,seyrederken ne düşünğüyor acaba merak ediyorum..Çünkü hiç kıpırdamadan sessizce uzun bir süre izledi, hareketlerini gözlemledi..Hayvanlara çok meraklı,belgeselleri pür dikkat izliyor minik kızım.
Fırının nasıl düştüğünü anladım sonunda.Fırının tezgahla aynı hizzada olması için altına yükseltici tabla koymuştuk, ama ben onun varlığını bile unutmuşum..Ama anladım ki ondan devrilmesi daha kolay olmuş sanırım...Gerçi ben denedim yine de çok zor düşmesi ama olmuş nasılsa..Neyse artık düşünmemeye çalışıyorum,çok şükür bişey olmadı,tablayı da kaldırdık zaten...


Şimdi de Erva'nın kronolojik halleri:)


Burada ilk doğduğu saatler..Biraz tombiş doğdu minik kızım:)



Eve geldiği ilk gün..3 günlük...




Şaşkın Erva :)

tombiş Erva:)


Süslü Erva



Dişsiz Erva

Üç diş Erva



dört diş Erva


Şirin Erva


Mahcup Erva

Mübarek Erva :)




Canım kızım iyiki doğmuşsun,iyiki varsın.. Hayatımızı şenlendirdin,renk kattın..Seni bize bağışlayan Rabbime şükürler olsun...

11 Aralık 2007 Salı

Yeni davranışlar...

Ben Erva'nın üstüne fırın düşünce biran bile gözümün önünden ayırmıyacam demiştim ya, ama bu da herzaman mümkün olmuyor. Erva hanım fırsat kolluyor resmen, annem bişeyle oyalansın da ben de arada işimi göreyim diyor :) Dün herzaman kapalı olan banyo kapısını açık görünce, bizim kız dalmış içeri, elinde de bebeği.Küvetin içine girmiş..Nasıl olmuş da girmiş,o kadar kolay diil ki,duş kabinini nasıl açmış..acaba açık mı unutmuşum..nasıl olmuş da düşmemiş nasıl oturmuş..sorularrr, sorularrr...ve ben birkere daha şaşırdım! Meğersem canı bebeğini yıkamak istemiş! Bir geldim gördüm ki küvetin içine oturmuş ve sözde bebeği yıkıyor..Beni görünce biraz panikledi ve hemen açıklama yapmak zorunda hissetti kendini :) "anneee bebeee cıbı cıbııı"diyor sürekli :)




Allah'ım koruyor bu çocukları hakkaten...Ya düşünüyorum da küvete girerken ya ayağı kayıp da düşseydi,ya kafası çarpsaydı yere,ya suyu açsaydı da sırılsıklam olsaydı demekten alamıyorum kendimi..Neyse ki çok şükür bişey olmamış..Küçük hanım halinden gayet mutlu,ama ben de bir okadar korkmuş haldeydim..Hadi biraz oynasın başında bekleyeyim dedim, ama yok yarım saat nerdeyse bekledim başında gelmek istemiyor,sıkıldım artık bari yıkayayım dedim, belki o da bebeğini yıkamayı unutur diye...Neyse yıkadım onu, ama banyodan çıkarmak büyük eziyet oldu..Avazı çıktığı kadar ağladı, ne ağlama ama daha önce bukadarına rastlamadım..Banyodan çıktık ama Erva susmuyo,çok keyif almış belli ki..Ama herşeyin de bir sınırı olmalı..Bir de yeni huy edindi,birşey isteyeceği zaman kendini yerlere atiyor ve çığlık çığlığa ağlıyor...



Geçen gün de bi alışveriş merkezindeyiz,baloncuyu gördü ve balon istedi ben de onun her istediğini almak istemediğimden dolayı,uygun dille şu an alamıcağımızı,evde zaten birsürü balonunun olduğunu söyledim, Aman Allah'ım birden kendini yere attı, deli gibi ağlıyor...İnanamadım, nerden öğrendi bunu yapmayı bu kız! Etrafında bu davranışı örnek alabileceği yaşıtı da yok ki..Kaldırıyorum,kalkmak istemiyor..baloo baloo diye ağlayıp duruyor,etraf da bize bakıyor..Nihayet zor olsa da dikkatini başka yöne çekmeyi başardım,baloncunun önünden uzaklaştirdım ve de balonu unutturdum..Ama asla taviz vermedim..Bu şekilde ağlayarak aldırmaya çalışacak balonu bana,ama birkere taviz verirsem gerisi gelir ve de herzaman birşey isteyeceği zaman bu şeklide davranır diye düşündüm..Banyo meselesinde de öyle..Bu şekilde davranıp,istediğini yaptirmaya çalışıyor,ama taviz vermemeliyim diye telkinlerde bulundum kendime o durumda..


Hakikaten dün akşam yeni başladığım Prof.Dr.Z.Bengi Semerci'nin Birlikte büyütelim Cocuk Ruh Saglığı adlı kitabında Erva'nın bu davranışlarını gördüm.Erva'nın yaş grubu için aynen şöyle diyor:

"istedikleri olmayınca tutturur,ağlar,kendini yere atarlar. Bazen bu dönemde başını yere ya da duvara vurma,isteği yapılana kadar diretme,ağlama görülür. Bu duruma "babaları tutma" denir.Bu durumda yapılması gereken, aşırı tepki vermeden,çocukla inatlaşmadan kendine zarar vermesini engellemek,ama bu davranış nedeniyle de isteğini yerine getirmemektir.Çünkü isteklerini bu şekilde yaptırmayı öğrenen çocuk bu davranışını sürdürür"

Bu paragrafı okuyunca rahat bir nefes aldım.Çünkü kızım kendi yaşıtlarında sık gözlenen bir davranışı yapmış. Ben de ilk gördüğümde paniklemiştim, ya hep böyle devam ederse,ya bunu huy edinirse diye, ama anladım ki çok da paniklemeye gerek yokmuş. Doğru davranırsam Allah'ın izniyle unutur gider bu davranışı..Hakikaten kitabı çok beğendim,çok faydalı bilgiler var..Tavsiye ederim...

5 Aralık 2007 Çarşamba

Düğün macerası

Haftasonunu kuzenimin düğününe katılmak için Bursa'da geçirdik.Cumartesi erkenden yola çıktık.Erva da erkenden bizimle beraber uyanınca,nerdeyse bütün yolu uyuyarak geçirdi çok şükür..Normalde uzun yolculukları pek sevmez minik hanım.Bütün yol boyunca araba koltuğunda durmaktan çok sıkılır ve bir süre sonra huysuzlanmaya başlar..Ama Allah'tan bu sefer uyuduğu için pek huysuzluğu yoktu..Sadece sonlara doğru biraz sıkıldı haklı olarak..Onda da çubuk kraker imdadımıza yetişti :)



Neyseki sağsalim Bursaya yetiştik ve düğüne katıldık.Herşey çok güzeldi Ama gelgelelim minik kızım böyle ortamları pek sevmez.Daha doğrusu sever de ortalıkta gezip tozmayı sever haklı olarak..Ama ne ortamın durumu, ne de benim peşinden koşturmak istememem yüzünden onun açısından biraz kötü geçti bu düğün..İlk yemek yerine geldigimizde mama sandalyesini görünce çok sevinmiştim..Kucağımda asla durmak istemeyen Erva;belki mama sandalyesinde oturup bize rahatlık verir diye düşünmüştüm..Ama evdeki hesap çarşıya uymadı :) Erva daha oturur oturmaz, birden emniyet kemerinden sıyrılıverip sandalyede ayağa kalktı.Haydaa ne yapsak da oyalasak diye düşünürken burda da ekmek imdadımıza yetişti :) Erva'yı bişekilde oyalamamız gerekiyor böyle durumlarda ve ekmek vb.şeyler yiyerek bir süreliğine oyalanabiliyor...


Biraz ekmekle oyalandıktan,ve de oynadıktan sonra sıkıldı ve tekrar aşağıya inip gezme isteğini, kendi diliyle bize anlatmaya çalışti :) Ama bizden bu isteği karşılık görmeyince tekrar huysuzlanmaya başladı..Aslında biraz gezdirip ,bu isteğini reddetmiyim diye düşündüm ama sonra bu düşüncemden vazgeçtim..Zira benim küçük kızım,etrafta koşturmanın tadına varırsa,birdaha asla kucakta veya sandalyede durmaz,bütün düğün boyunca gezmek ister..Daha önceki tecrübelerim aklıma gelince,onu mama sandalyesinde oyalama çabalarına tekrar başladım..Şarkılar, tekerlemeler söylüyorum ama yok bizim kız inip yürümek istiyor..En sonunda bu sefer de imdadımıza topitop yetişti :)



Bazen bayılarak yaladı,bazen de ısıramadığı için ağladı :) Neyseki bu topitop da Erva'yı birsüreliğine oyaladı..Ama sadece birsüreliğine..Yani düğün bitimine kadar diildi maalesef..En sonunda tekrar huysuzlanıp yürümek isteyince,baktım olmayacak ben de aldım kucağıma ve biraz dışarıda gezdireyim dedim..Hem havanın serin oluşu,hem de yürümeye elverişli bir ortamın olmayışı beni biraz gerdi ve soluğu hemen yakındaki camide aldım..Çok sükür Erva camiyi çok sevdi ve bütün enerjisini burada boşalttı :) Bilseydim yakında cami olduğunu, daha erken getirirdim dedim kendi kendime..Cami ortamı,eğer kalabalık vaktinde gidilmemişse çocuklar için çok elverişli..Engelsiz birşekilde koşturup duruyorlar...


Neyseki burda bütün enerjisini boşalttı ve biz düğün yerine geri döndük..Ama artık düğün bitmişti ve davetliler dönmeye başlamışlardı bile..Artık Erva da yürüme hevesini aldığı için kucağımdan inmedi ,ve böylelikle bir düğün maceramızı da burada bitirdik...

Dönüş yolunda havanın elverişli olmasıyla, hızlı feribotla geri döndük..Hızlı feribot Erva yaşındaki bebekler için çok rahat..Oyun parkında çocuklar çok güzel eğleniyorlar,hem çocuklar,hem de ailelerinin içi rahat ediyor..Erva da yolculuk boyunca çok güzel oynadı..Eve vardığında da yorgun düşmüş bedeni daha fazla dayanamadı ve de uzuuunca bir süre uyudu..

Aslında düşünüyorum da çocuklar da çok haklılar,hep bizim isteklerimize ayak uydurmak onlara çok anlamsız geliyor..Yani kalkmayacaksın,yürümeyeceksin demek ya da alışveriş yaparken illa pusette put gibi oturup benimle gezeceksin demek,hernekadar bizim için rahatlık olsa da onlar için cok anlamsız geliyor diye düşünüyorum.Ben hernekadar,çocuğumu bu şekilde kısıtlamak istemesem de bazı yerlerde mecburen kısıtlamak zorunda kalabiliyorum...Ama bu sefer de çocuk memnuniyetsiz kalıyor..Mümkün olduğu kadar Erva'yı kısıtlayabilecek ortamlara girmemeye çalışıyorum,ama bu da herzaman mümkün olmuyor ne yazık ki..Düğün ve benzeri yerlere ya kendim gitmiyorum ya da gideceğim zaman annemlere bırakıyorum..Bebekler de böyle ortamlardan pek haz almazlar zaten..Ama bu sefer bırakamadım ve bu yüzden biraz maceralı geçti :)


Bu aralar Erva çok kötü pişik oldu..Ne yaptiysam geçiremiyorum..Piyasada bulunan çoğu pişik kremini denedim..Hiçbiri fayda vermedi..Meğersem bunlar,pişiğin oluşmamasına yardımcıymış,tedavisine diil..Bunu da geç de olsa öğrenmiş oldum..-Gerçi önlemek için de sürüyordum,ama yine de oldu o da ayrı bir konu-Doktorun verdiği merhem de iyi gelmedi,eczacının şiddetle tavsiye ettiği sprey şeklindeki pişik kremi de..Eskiden hep pudra kullanılırmış,şimdilerde kesinlikle tavsiye etmiyorlar içinde çinko var diye..Ama anlamadığım şey, çoğu pişik kreminde de bu çinko var..Şu an bir de pudrayı deniyorum,bakalım inş.iyi gelir..Ne yapcağımı şaşırmış durumdayım yani..Bir yandan kendimi suçluyorum,iyi bakamadım kızıma diye,bir yandan da elimden geleni yapıyorum diye teselli ediyorum kendimi...İnş. bir an önce iyileşir de rahatlar minik yavrum...