Lilypie Kids Birthday tickers
Lilypie Pregnancy tickers
gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Kasım 2011 Perşembe

Kitap fuarı

Geçtiğimiz pazar günü Tüyap kitap fuarındaydık. Hemen her sene fuara gitmeye çalışırız. Son bir kaç yıldır da Erva ile beraber gidiyoruz.

Kıtap oku(t)mayı ve faaliyet yapmayı çok seven kızım için burası adeta cennet gibiydi :) Bütün çocuk yayınevlerinin standlarını incelemeden geçmedik. Rengarenk, cıvıl cıvıl kitaplar Erva'nın hayli ilgisini çekti.



Okulda çalıştıkları eğitim setinin ana karakteri olan Alican'ı çok seviyor. Burada da Alican'ı görünce en sevdiği arkadaşıyla karşılamış gibi çok sevindi, yanından ayrılmak istemedi :)


Çeşit çeşit hikaye ve faaliyet kitapları aldık. Fiyatları da piyasaya göre uygundu. Çocukla yapılabilecek güzel bir aktivite fuara gitmek. Güzel bir gün geçirdik. Kızım çok mutlu oldu, fuardan çıkana kadar aldıklarımız için bana teşekkürler yağdırdı :)



3 Eylül 2011 Cumartesi

Topkapı

Yazmaya ilk fotoğraf makinemin boşaltmamdan başlamam gerek dedim ve haftalar öncesinden çekilmiş fotoğrafları daha yeni pc ye aktardım, ahh şu tembellik!

Geçtiğimiz pazarların birinde Topkapı sarayı ve çevresindeki müzeleri gezmeye gitmiştik. Gitme fikri de Erva'dan çıktı:) Okulda öğretmeninden Topkapı kelimesini duymuş ve çok güzel bir yer olduğunu gitmemiz görmemiz gerektiğini sööyleyip duruyordu. Ben de fırsat bulup soramamıştım öğretmenine nedir bu Topkapı meselesi diye. 5 yaşındaki bir çocuk için buraları gezmek henüz erken diye düşündüğüm için çok da önemsememiştim bu isteğini. Baktım bizim kız baya ısrarlı, e zaten müzelere de merakı var, gidelim gösterelim dedik. Hem zaten ben de sanırım en son lisedeyken gitmiştim, çok uzun zaman olmuştu görmeyeli...

Vapura binip Eminönüne geçtik, oradan da yürüyerek müzelere, ardından Topkapı sarayına... Meraklı kızımın arkeoloji müzesi ilgisini çekti, ama bir yandan da aklı görmek istediği Topkapı sarayındaydı. Bu nedenle sürekli "hadi artık görmek istiyorum topkapıyı" diye diye nihayet soluğu Topkapı sarayında aldık.

Gittik, gördük... Lakin ilk görüşte kızım tam bir hayal kırıklığı yaşadı! Meğerse bizim kız Topkapı'yı kapısının koca bir top şeklinde olduğu bir yer hayal etmiş :)
" e hani nerde topkapı, hani top şeklindeki kapı" deyince Erva'nın neden bu kadar Topkapı'yı merak ettiğini de anlamış olduk :)



Bu hayal kırıklığıyla Erva Topkapı sarayını gezmek istemedi. Arkeoloji müzesi ilgisini çekse de Topkapı sarayından bir an önce çıkmak istedi, bizim de gezmemize engel oldu, yoruldum, terledim, sıkıldım, bunaldım diyerek türlü şikayetlerde bulundu. Bir de o gün gerçekten de hava çok sıcaktı ve hayli kalabalıktı saray. Çocuk sıkılmakta biraz da haklıydı yani...

Yine de güzel bir gün geçirdik. Bu gezinin en çok vapur kısmı hoşuna gitti.

21 Kasım 2010 Pazar

Bayram

Nerden başlasam nasıl yazsam diye düşünüyorum.İnsan ara verdikçe, blog yazmayı da unutuyor :) Eskiden sayfama hergün bakarken,artık günlerce blog sayfamı açmayı unuttuğumu farkettim.Artık çevrenin baskısına dayanamayarak karalayayım birşeyler buraya dedim.İnşaallah yazdıkça yazasım gelir.Bu yazının da buna bir vesile olmasını ümid ediyorum :)

Bir bayramı daha geride bıraktık.Rabbim nice bayramlara kavuşmayı nasip etsin...
Küçük hanım artık herşeyin farkında..Gerek bizden, gerekse okulundan bayramların anlamını ve önemini öğrendi.Gerçi Kurban bayramının anlamını henüz tam kavramış değil, ama neyseki bu sefer beni zor sorularıyla terletmedi :)

Hayvanlara fazlasıyla ilgisi ve sevgisi olan kızımı arefe günü bir mezbahaya götürdüm.Evimizin yakınında kurulan mezbahanın her önünden geçişimizde gidelim diye tutturuyordu.Kokulara fazlasıyla duyarlı Erva burada hiç rahatsızlık hissetmedi, şaşırdım :) Uzunca bir süre kalmak istedi hatta burada, çokça inceledi inekleri,koçları...

Bayramın ilk günü aynı zamanda yeğenim Emre'nin de doğumgünüydü.Annemlerde tüm aile kutladık Emremizin yeni yaşını.Erva kendi doğumgünüymüş gibi çok heyecanlı ve mutluydu :)Günler öncesinden Emre için kendi çapında süprizler hazırlamaya başladı...


Bayramın ilk gününü annemlerde geçirdikten sonra ikinci günü Bursa'ya akrabalarımızı ziyarete gittik.Buradaki ziyaretlerimizi de bir günde bitirdikten sonra ertesi gün Bursa'yı gezmeye çıktık.Bursa'ya çok gideriz.Ama genelde akraba ziyaretleriyle geçtiği için uzunca bir süredir bu şehri gezememiştik.

İlk durağımız Hayvanat bahçesi oldu.Daha önce Darıca'dakine gitmiştik,fakat burası daha temiz,daha bakımlı...Erva da çok memnun kaldı,ayrılmak istemedi...


Daha sonra Cumalıkızık'a gittik.Görünüş olarak daha önce gittiğimiz Beypazarı'nı biraz andırıyor.Ama sokaklar daha dar, daha küçük,tarihi şirince bir köy burası...
Müzelere meraklı olan Erva buradaki Etnoğrafya müzesini de epey inceledi "eski insanların eşyaları"nı :)Bu arada hala İstanbul'da bir müzeye götüremek de nasip olmadı... İlk fırsatta inş...

27 Eylül 2010 Pazartesi

Uzun aradan sonra yeniden...

Artık 1 ayımı doldurmadan yazmıyorum ya maşaallah bana:)Her yazışımda da aynı cümleyi kuruyorum yine uzattım arayı diye :)Aslında her gün olmasa da her hafta kısa da olsa kızımın günlüğüne birşeyler karalamak isterdim,ama artık blog yazmaktaki eski şevkim pek yok,ya da eskisi kadar boş vaktim de yok sanırım biraz da bu yüzden..Bayram geldi geçti,yazamadım,okullar açıldı yazamadım...Gerçi okulların açılması Erva'da pek bir değişiklik yaratmadı,zaten yazın yaz okuluna gitmişti.Ama değişikliğin farkında yine de.Bu sene 5 yaş grubu...Biz kocaman olduk 5 yaş grubuyuz artık diyor:)

Resimlere göz atarken bayramdan birkaç gün sonra ablamlarla gittiğimiz pikniğe ait bir resim de koyayım dedim,ilerisi için hatıra kalsın..

Erva kuzenlerine bayılıyor.Onlarla olmaktan büyük keyif alıyor,eskisi gibi artık kavga-dövüş-çekişmeleri de yok maşaallah..Beraberken çok güzel vakit geçiriyorlar...

Dün ise Beypazarı'na gitmiştik .Gerçekten de çok keyif aldığımız bir gezi oldu.Tarihi ahşap konakları,arnavut kaldırımlı şirin sokakları,müzeleri,leziz yemekleri,el sanatları ve sıcacık güleryüzlü insanlarıyla çok beğendik bu ilçeyi.Erva da pek keyifliydi bütün gün.Yolun biraz uzun olmasına rağmen çok da problem çıkarmadı şükür.



Müzeleri ilk defa gördü ve çok ilgisini çekti."Eski insanlar burda napmışlar,bunu nasıl kullanmışlar?"gibi sorular sorarak merakını gidermeye çalıştı:)Müze zengini İstanbul'da oturmamıza rağmen, henüz götürmemiştik müzelere Erva'yı.Artık ilk fırsatta bir tarihi gezi planı yapabiliriz :)

10 Ağustos 2010 Salı

Karadeniz

Hayat gerçekten de süprizlerle dolu...Hiç hesapta yokken keşke Karadeniz turuna çıksak diye içimden geçirdiğim bir günün akşamında birden Karadeniz'e davet edildim :)

Çok uzun zamandır Türkiye'de bir ilini dahi görmediğim tek bölge olan Karadeniz'i görmek istiyordum,ama bir türlü nasip olmamıştı.Önceki hafta yine böyle bir isteği içimden geçirmiştim.O akşam tatil için memleketi Ordu Ünye'de olan arkadaşım Esra ile messenger de konuşurken, bu dileğimi ona dile getirmeden sanki içimi okumuş gibi,evlerinin çok müsait olduğunu, gelirsem beraber Karadeniz gezisine çıkabileceğimizi beni gezdirebileceğini falan söyledi.Şaşırdım gerçekten de...İçimden geçirdiğim duamın bu kadar çabuk kabul olabileceğini düşünememiştim açıkçası :)

Bu fırsat kaçmaz deyip eşimden de onay alınca birden kendimizi Karadeniz'de bulduk :)

Gelelim yolculuğumuza...

Erva çok heyecanlıydı uçağa bineceği için.Bu sene Antalya'ya arabayla gittiğimizde epeyce söylenmişti bize niye uçakla gitmiyoruz diye,onun da bu isteği gerçekleşmiş oldu :)


Daha önce dört kere uçağa binmişti ama bu sefer ki sorularını gerçekten abarttı!!Bir insan hiç durmadan uçakla ilgili ne kadar soru türetebilir Allah aşkına!:) Kendimi düşünüyorum uçak kelimesinden sanırım sınırlı sayıda aklıma ardarda soru gelir :)

Önceki yolculuklarımızda babası da yanımızda olduğundan en azından cevapları paylaşıyorduk ve daha az ağrıyordu başım!Bu sefer bir başıma yol boyunca cevap vermekten,yeter artık demekten başıma ve çeneme ağrılar girdi!

-Uçağı kim kullanıyor(cevabını bildiği halde soruyor)
-Pilot nerede oturuyor?
-Uçağı nasıl kullanıyor?
-Uçak nasıl havalanıyor?
-Hostesler neden aynı giyinmiş?

Bunlar aklımda kalan Erva'nın soruların sadece bir kaçı...Aslında elbette ki soru soracak,öğrenecek...Ama durmadan sorması,gerekli gereksiz tüm soruları sorması,bazen benim de cevabını bilmediğim uçağın yapısıyla ilgili teknik konularda dahi soru sorması,"bilmiyorum"yanıtından hoşlanmaması,yolculuk esnasında sürekli cevap düşünmek beni biraz çileden çıkarttı!:)

Neyse sağ salim Samsun'a oradan Ordu Ünye'ye vardık.Geldiğimiz günün ertesi günü Karadeniz şehirlerini gezmeye başladık.Sırayla Ordu,Giresun,Trabzon...Gerçekten de hepsi birbirinden güzel şehirlerdi...


Tam anlamıyla bir tur olamadı aslında...Gerek hava şartlarının çok iyi gitmemesi,gerek kalacağımız günlerin sınırlı olması,gerekse üç çocukla gezinin çok da kolay olmaması nedeniyle tarihi ve turistik bir çok yeri göremedik haliyle...Yine de gezdiğim,gördüğüm her yere hayran kaldım...
Trabzondayken Sümela manastırına çıkmaya niyetlendik ama olmadı:( Gidenler bilir dağın tepesine doğru dik yamacında bir yer..Yürüme mesafesi 40 dakika..Araba yolu da var denilince arabayla çıkalım dedik.Ama yol çok dar ve dik,yerler kaygan olunca vazgeçtik arabayla çıkmaktan...Yürümeyle de dik yolu çıkmak çocuklarla zor olur diye maalesef gidemedik.Aşağıdan bakmakla yetindik :)


Erva hanım arkadaşı ve adaşı Erva ile olmaktan çok mutluydu.Beraber dolu dolu geçirdiler vakitlerini.Arabada bile yol boyunca kendi kendilerine oynadılar,hiç sıkılmadılar...

Her gittiğimiz yerde harıl harıl "ders"çalıştılar :)

13 Temmuz 2010 Salı

Turkuazoo

Geçtiğimiz pazar meşhur akvaryum Turkuazoo daydık.Bizim için çok keyifli bi gezi oldu.Tabii Erva için de.Su altı dünyasını evdeki akvaryumuzda bulunan on adet balık ve bir adet su kaplumbağasından ibaret sanan miniğim, burada binlerce çeşit canlıyı birarada görünce hayrete düştü.Dikkatlice ve merakla izledi onları...
Gerçi hakkını yemeyeyim;daha gitmeden birkaç gün önce aldığımız Meraklı Minik dergisinin bu ay ki konusu da sualtı dünyası.Dergi sayesinde yine biraz haberdar olmuştu bu çeşitlilikten :)
Turkuazoo'dan sonra İstanbul Forum'daki çocuk faaliyet alanında epey bir oyalandı.Kendine verilen tişörte kendine özgü resim çizdi ,üzerine giyip zoraki fotoğraf çekildi:)

4 Nisan 2010 Pazar

Bugün Mihrabat'ta

Güneşli bir pazar sabahı Mihrabat korusundaydık.Bahar artık iyice kendini göstermeye başladı..Güneşe hasret günlerin ardından,baharın gelmesiyle kendini gösteren güneş içimi kıpır kıpır ediyor,pozitif enerjiyle dolu oluyorum.Bu mevsim beni çok mutlu ediyor gerçekten de..
Ama güzel günler çok da hızlı geçiyor.Mart bitti bile,Nisana girdik hemen,bir de bakmışız ki Nisan da bitiyor.Zaman çok hızlı geçip gidiyor...!
Zaman geçiyor derken, Erva'nın bu dünyadaki dördüncü yılının bitmesine de bir ay kaldı!Baharın gelmesiyle bir yandan mutlu olurken,bir yandan da hüzünleniyorum aslında,daha yeniydi sanki bebeğimi ilk kollarıma alışım,ilk emzirişim...Ne çabuk büyüdü benim minik bebeğim,inanamamıyorum!

Baharla beraber bizim kelebeğimiz de çıktı meydanlara:)Bu kanatları ilk arkadaşında görmüştü ve çok sevmişti.Ona da aldığımızdan beri her dışarı çıkışımızda kanatlarıyla beraber çıkmak istiyor.Bir de antenleri de var tabii.Antensiz kelebek olmazmış diye,tacını da takmayı asla ihmal etmiyor!:)

Etrafta bir çiçek görsün hemen koparmaya yelteniyor.Ama genelde iki tane ile yetiniyor,fazlasında gözü yok:)Biri benim,diğeri öğretmeni içinmiş...


9 Kasım 2009 Pazartesi

Tüyaptaydık

Dün ailece Tüyap kitap fuarındaydık.Bu sene ilk defa Erva ile beraber gittik.

Erva çok hareketli bir çocuk..Elimi çok zor tutar,özgürce koşturmayı çok sever.Bu sebeple genelde kalabalık ortamlara pek götürmemeye dikkat ediyorum...
Ama artık herşeyin daha bir farkında çok şükür.Benden uzaklaşınca artık gözleriyle beni kontrol ediyor,kaybetme korkusunu biliyor..Bu nedenle bu sene fuarı görsün, çok sevdiği kitapları birlikte seçelim,kendi almanın keyfine varsın diyerek hep beraber gittik...

İyiki beraber gitmişiz,çok mutlu oldu küçük hanım.Ben de çok rahattım,çünkü elimi hiç bırakmadan beraber rahatça gezebildik.Çocuk kitapçılarının standlarında beğendiği kitapların sayfalarını teker teker çevirdi,resimlerini inceledi,"bu ne kadar?" diye satıcıya sormayı da ihmal etmedi,çok da anliyormuş gibi paradan :)




En çok da en sevdiği çizgi karakteri Dora'nın dev posterini ve kitaplarını görünce çok mutlu oldu.Dora'yı fuarda görünce en sevdiği arkadaşını görmüş gibi şaşkınlıkla "aaa!Dora da burdaymış!" diye sevinçle bir çığlık kopardı :)

Kendi kitaplarını alınca haliyle bir an önce oturup okumak istedi.Hatta ilk yere oturdu ve kitaplarını karıştırmaya başladı heyecanla,zor kaldırdım:)

Neyseki oturacak bir kafe bulduk da burada kitaplarını büyük bir şevkle okumaya,yani daha doğrusu resimleri kendince yorumlamaya başladı :)

26 Ekim 2009 Pazartesi

Güzel bir pazar günü

Ağva'daydık...
İlk defa gördük Ağva'yı ve çok beğendik.Sessiz,sakin,insanı dinlendiren ve huzur veren doğasına hayran kaldık...
Erva'nın da keyfine diyecek yoktu...

Plajında kumların içine battı,çıktı..

Göksu nehrinde deniz bisikletiyle dolaşmaktan büyük keyif aldı...

Çimlerin üzerinde kuzular gibi bir o yana bir bu yana koştukça koştu,yorulmak bilmedi :)

19 Ekim 2009 Pazartesi

haberler

Uzun zaman olmuş yazmayalı yine...Bazen bloguma yazdıkça yazasım,bazen ise yazmadıkça da yazmayasım geliyor :)Bu aralar pek yazmaya istekli modda değilim,ama yine de kızımın günlüğüne artık birşeyler karalamak lazım deyip oturdum pc başına...hadi bismillah,parmaklarıma kuvvet:)

Bu hafta sonu İzmirdeydik.Eşimin orada işi olunca,biz de uzun zamandır görmediğimiz akrabalarımızı ziyaret edelim deyip peşine koyulduk.Annemle beraber gittik.Herşey çok güzeldi şükür.Kısa da olsa herkesi görüp özlem giderdiğimiz için çok mutlu olduk.Ervacım zaten akrabalarını çok sever,daha doğrusu tüm insanları çok sever..Hiç görmediği biri olsa dahi hiç yabancılık hissetmeden yanına gider,konuşur,sevgisini gösterir,kendini sevdirir.Kalabalıktan,hep beraber olmaktan çok mutlu oluyor.Bu yüzden bu haftasonu onun için çok keyifliydi..En son 2 yaşındayken gördüğü büyükananesi,büyük dayı,büyük büyük dayı,büyük büyük teyzelerini görünce kafası karıştı biraz haliyle.. benim dayım,teyzem vardı ama deyip durdu:)



........

Okulunu da maşaallah çok seviyor.Çok mutlu gidiyor,inşaallah hep böyle devam eder..Hatta haftanın üç günü gidiyor,gitmediği gunlerde neden bugün gitmiyoruz,gidelim diyor:)Şimdilik gerek yok beş güne,zaten ömrü boyunca haftanın her günü dolu olacak,şimdilik evde olmanın,annesiyle beraber vakit geçirmenin biraz daha tadına varsın diye düşünüyorum.Bugünler geri gelmez.Zaten ben de hazır değilim,bu üç günde bile çok özlüyorum yavrumu...

Okuldan aldıktan sonra bugün neler yaptınız diye sorunca her defasında"hiç birşey"yanıtını alsam da,kendi kendine söylediği bir dolu anlamlı şarkılardan,haftanın son gününde eve getirdiği faaliyetlerinden,dışına taşırmadan yapabildiği boyamalardan,güzel resimlerinden bir çok şey yaptığını anlıyorum.Ama nedense kim sorsa "hiç bişey yapmıyoruz kiiiii" yanıtını veriyor..Soru sormayı çok fazla seviyor,ama biz ona soru sorunca cevap vermeyi pek sevmiyor :)

26 Temmuz 2009 Pazar

Meraklı

Bugün ailece Bolu Abant'taydık.Son günlerdeki İstanbul'un bunaltıcı ve kavurucu havasından sonra Abant'ın ılık,hafif serin esen havası çok iyi geldi bizlere.Çok güzel bir gün geçirdik velhasılı..
Erva'nın keyfine diyecek yoktu herzamanki gibi.Zaten evin dışında geçirdiği her dakika onun için keyifli vakit demek:)
Eve dönüş yolunda da baya bir ağladı "eve dönmek istemiyorum"diye!:)
Sorularına hız kesmeden devam ediyor maşaallah:)Hiç azalma yok,aksine gitgide daha kaliteli sorularıyla bizi terletiyor zaman zaman...
Bugün ağzından hiç soru eksik olmadı diyebilirim.Her gördüğü değişik mekan,Erva'nın merağının daha fazla artması,haliyle daha çok soru sorması demek zaten...
Özellikle faytonla gölün çevresini turladığımızda at ile ilgili aklına ne soru geliyorsa sordu..
-atlar bizi nereye götürüyor?
-neden atlara vuruyor amca?
-neden bizi götürüyor?
-neden şimdi yavaşladı?
-neden şimdi hızlandı?
-neden atlar bvvvv yapar?
-bu atlar neden hala bvvvv yapmadı?
-bu atların adları ne?
-atlar hasta olur mu?
-atlar ne yerler...?
sordukça sordu,bitmedi,bitiremedi,ardı arkası kesilemedi soruların birtürlü:)
Çok meraklı çook,herşeyi bilmek öğrenmek istiyor,gerekli gereksiz tüm bilgileri...

7 Haziran 2009 Pazar

Bugün...

Güzel bir pazar günü tekrar Polonezköy'deydik.Her şey çok güzeldi şükürler olsun...

Bugün Erva'nın;
Tanımadığı insanlarla çok rahat iletişim kurup sohbet ederek ne kadar girişken olduğunu,
aç ve yorgun olduğu halde hiç yerinde oturmadan tüm gün koşup parkta oynayarak ne kadar enerjik olduğunu,
defalarca ata binmek isteyip,atla gezinirken yürümesini yavaş bulup hızla koşmasını isteyerek ne kadar cesur bir çocuk olduğunu bir kez daha anladım...Kendimle karşılaştırınca aramızda ne kadar farklılıklar olduğunu gördüm ve hayret ettim:)


3 Haziran 2009 Çarşamba

Kızlar,erkekler...

Erva bu aralar cinsiyet kavramını iyice kafasına taktı...
Henüz çok olmadı zaten kız-erkek farkını öğreneli.Örneklerle açıklamıştım,böylelikle hemen kavramıştı.Şimdilerde ise ayrımcılığa bile başladı.Ona göre kızlar sadece pembe,erkeklerde sadece mavi giyermiş.Kullandıkları eşyalar bu renk olurmuş.Bir türlü başka renk alternatiflerini kabul edemiyor:)
Mavi bir kovası var,rengi son zamanlarda gözüne batıyor:) neden maviymiş, mavileri erkekler kullanırmış,bu kova kuzeni Emre'nin olmalıymış vs..
Emrelerde gördüğü her pembe şeyi evine götürmek,bizdeki mavileri de onlara vermek istiyor...
Pembeye çokça kafayı taktı bu aralar...
Sırf renk de değil;kendi kafasında baya bi kadın erkek ayırımı yapmış bizim kız:)Erkekler böyle yapar,kızlar böyle...Erkekler bunu giyer,kızlar bunu...Pantalon da zor giydiriyorum artık,mantığı kabul edemiyor birtürlü;erkekler madem etek giyemiyorlar,kızlar da pantalon giymesinler ozaman diye bir düşünce geliştirmiş kafasında,sürekli etek giymek istiyor:)

.............
Pazar günü Edirne'ye gitmiştik günübirlik.En son ve ilk olarak Erva 1 yaşındayken ziyaret etmiştik tarih kokan bu şehri.Bu sefer 2 arkadaşımızla beraber gittik.Camileri çok seven Erva,baya keyif aldı bu geziden.Gün içinde 3-4 cami gezdik,tabi küçük hanım çok memnun oldu bu durumdan..Gönlünce koştu içlerinde,insanları taklit edip namaz kıldı,etrafı inceledi,resimler çekti :)

Annesine çiçek hediye etmeye bayılıyor:)


26 Mayıs 2009 Salı

"Neden?"

Bu aralar Erva'nın sürekli "neden?"sorularına cevap aramakla geçiyor zamanım...
Çocuklar küçük filozoflardır sözü doğruymuş.Filozoflar gibi çocuklar da bilgi ve öğrenme peşindeler,neden? nasıl? sorularına cevap bulmaya çalışıyorlar...
Erva büyüdükçe,düşünme kabiliyeti geliştikçe sorularının kalitesi de arttı,hatta fazla arttı ki artık cevap vermekte hayli zorlanır oldum:)
Bu aralar özellikle doğa olaylarının nedenini merak ediyor ve sürekli bunlar hakkında sorular soruyor..
-yağmurlar nasıl oluşur?
-neden güneş havada?
-güneş bizi nasıl ısıtıyor?
-neden gece oluyor?
-neden kar yağar?
-neden rüzgar eser?
-biz neden üşürüz?
Bu soruları geçiştirmek olmaz,ama bilimsel açıklamaları çocuğun anlayacağı dilden nasıl anlatırım diye kafa yoruyorum bu sorular karşısında.Kendimi sözlüye çıkmış öğrenci gibi hissediyorum:)
Tabiki bilgiye aç ve haklı olarak herşeyi merak ediyor,ama bazen o kadar çok soruyor ki kafam allak bullak oluyor!
-neden bu çiçek pembe renk?
-neden güneş sarı?
-neden uyuruz?
-neden kalkarız?
-neden yemek yeriz?neden acıkırız?neden susarız?
:)
Ardarda o kadar çok soru soruyor ki yeter ama,bu günlük sorun bu kadar olsun deyince de kabul etmiyor.Arabada ise daha çok merakı artıyor ne hikmetse!Özellikle araba kullanınca bazen resmen çığlık atasım geliyor "yeteeeer!" diye:(
-neden yeşil yandı?
-insanlar nereye gidiyorlar?
-arabalar peki?
-neden bu araba siyah renk?

0ff kızım ya yeter artık vallahi bunalıyorum...
-neden bunalıyorsun anne?
çok soru soruyorsun,araba kullanıyorum,dikkatim dağılıyor!
-ama anne,ben soru sormayı çok seviyorum!!!


Sorular bir değil, iki değil...verdiğim her cevap bir sonraki soruya zemin hazırlıyor ne kadar açıklayıcı olsamda...İllaki bir soru bulup devamında soruyor:)

Bazen gerçekten de merakından soruyor,ama bazen laf olsun yeter ki konuşayım diye soruyor,hatta bazen cevabını bildiği halde aynı soruları tekrar soruyor!!
Bu durum karşısında nasıl davranılır,çare bulamadım bir türlü..Tavsiyeleri bekliyorum:)Sürekli,sürekli cevap aramaktan yoruldum zira:)
Resimler Sapanca'dan...Geçen hafta gitmiştik,hoş ve sakin bir yer burası.Tavsiye edilir:)

Küçük hanım bir de bu aralar azimle ingilizce öğreniyor :) 10 a kadar saymayı ve bütün renkleri öğrendi.Artık sayarken hep ingilizce sayıyor,merdiven çıkarken başlıyor"one,two,three..."demeye...
Renkleri ise bana gösteriyor...
-anne bak bu blue
-bak bu da pink
-bu red yani kırmızı:)
bunları söylerken çok mutlu oluyor,başarmanın hazzına varıyor...

İnşaallah bu merakı,bu öğrenme azmi,şevki,heyecanı bütün hayatı boyunca hep devam eder,her alanda başarılı olur Allah'ın izniyle...

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Emirgan'da bahar

Dün Emirgan'da baharın tadını çıkarttık...





14 Nisan 2009 Salı

Büyüyor...

Üç yaş olmasına bir aydan daha az bir zaman kala yavrumun gerçekten büyüdüğünü,artık tam anlamıyla bir çocuk olduğunu hissettim bugün..

Gerçekten üç yaş bir dönüm noktasıymış,bunu çok farkediyorum bu günlerde Erva'da.Hal ve hareketlerinde ciddi değişimler gözlemliyorum.

Geçenlerde evimizin yakınlarındaki bir yuvanın oyun grubu ilanını görünce numarasını hemen not etmiştim.Uzun zamandır düşünüyordum bir oyun grubuna vermeyi ama fiili bir adım hiç atmamıştım.Tam zamanlı bir okuldan önce,okul ortamına alışması,arkadaşlarıyla daha rahat iletişim sağlaması,benden yavaş yavaş ayrılması için ilk etapta bir oyun grubuna gitmesi daha uygun olur diye düşünüyorum.Bugün okula gittik görüşmek için.Erva daha okulun kapısından içeri girer girmez benden ayrıldı ve çocukların arasına girdi(bu kadar hızlı adapte olacağını sanmıyordum,ilk biraz çekinir,yavaş yavaş alışır diye tahmin etmiştim)

Çok rahat bir şekilde arkadaş oldu,aralarına girip oyunlarına dahil oldu.Renk renk masalar,oyuncaklar da pek cezbetti hanımefendiyi,oradan oraya koştu:)Ben sorumlu personelle görüştükten sonra gitme vaktimiz geldi,ama miniğim bu kadar güzelliği bırakıp gelmek istemedi haliyle.Zor ikna edip çıktık okuldan..

Okulun fiziki şartları olarak özelliklerini çok da beğemedim,ama haftanın üç günü ikişer saatlik bir oyun grubu için çok da özellik aramaya gerek yok şu an için.Erva'nın sosyalleşmesi için,okul ortamını görmesi için ufak bir başlangıç sadece.Tabi en önemlisi de eğlenmesi ve mutlu olması için:)Hala tam karar vermedim ama muhtemelen pazartesiden itibaren götürecem...

Okuldan çıktıktan sonra İkea'ya gittik.Buradaki oyun salonuna da girebildi sonunda:)(minimum 3 yaş şartı vardı malum,önceden ikeaya her gidişimizde girmek için ağlardı, ama maalesef yaştan dolayı giremezdi)
İlk defa girdi ve çok mutlu oldu girerken,arkasına dönüp bana bakmadı bile:)Ben de mağazada dolaştım.Biraz da camekandan gözlemledim nasıl oynadığını. benim gözlemlediğimden habersizdi tabii,kendi kendine wc ye girdi ellerini yıkadı çıktı ve oyununa devam etti maşaallah...

İkeadan sonra M1 meydanda biraz dolaştık.Bir kolej, çocuklara 23 nisan için kurabiye şenliği düzenlemiş.Hoş bir konsept hazırlanmış çocuklar için.Burada da çokça eğlendi.Arkadaşlarıyla beraber hamurlarla oynadı, kendince kurabiyeler yaptı,resimler çizdi...Resim çizdi demişken,geçen gün annemlerdeyken ilk defa gerçekten çocuğa benzeyen bir çocuk resmi çizdi:)Benim için çok mutluluk verici oldu.Saklamak istedim resmi,ama izin vermedi elimden hızlıca aldı,fotoğraflayamadan bile yırtıldı gitti resim:(


Bugün Erva'nın günü oldu tamamiyle.Bol oyunlu,bol neşeli..Dönüşte arabaya biner binmez yorgunluktan uyuya kaldı.Hala da uyuyor,bakalım uyanınca bugüne dair neler anlatacak...

12 Nisan 2009 Pazar

"Çok komik:)"

Küçük hanım bu aralar komedyenliğe takmış durumda.Kendi çapında espriler yapıp "komik miii"diye sorup komik olduğunu teyid etmemizi istiyor bizden:) Bazen değil deyince de bozuluyor."ya komik işte, komik!"diye kendini avutuyor.Aslında yaptığı şakalar pek de şaka sayılmaz.Mesela hapşuruyor komik mi diye soruyor, hayır diyorum "ha ha haa çok komik anne"diye kendiyle dalga geçiyor:p Uzunca bir süre kıkır kıkır gülüyor,çok sevimli oluyor o anda:)Minik bir çocuğun şaka anlayışıyla,yetişkin bir insanın şaka anlayışı tabiki aynı olamaz,ama gerçekten espiri yapamıyor daha,beceremiyor,ama özgüveninin gelişmesi açısından hevesini kırmıyorum ben de..ona kahkahalarla gülmemizi çok istiyor.Çoğu zaman onun şakasına ben de şaka yapıp yani gülerek,çok komik gerçekten deyip basıyorum kahkahayı,beraber bolca gülüşüyoruz:)Çok mutlu oluyor o anda,bir bakıma başarabilmenin hazzına varıyor..
.
Büyüdükçe kişiliği de gitgide belirginleşiyor...Şimdiden tercihleri,seçenekleri var.Hoşlandığı yemekler,kokular,renkler,takılar,giysiler,çizgifilmler vs. var...Beğenmediği kokular olunca "ıyy kötü kokuyor"diye de tepkisi çok hoş:)
Bununla beraber değişik takıntılara da devam ediyor.Bu aralar uyurken benim buluzumu ovuşturarak uyuyor mutlaka.Kumaş da seçiyor minik hanım,kaygan olmalıymış!:)Polar veya kadife gibi bir kumaşı beğenmiyor,değiştirmemi istiyor,kolay oynayamıyormuş:)Benim de küçükken varmış böyle takıntılarım.Mesela annemin yumuşak hırkası olmadan asla uyumazmışım,annem üzerime örter örtmez de uyurmuşum.
Fotoğraflar bugünden...yeni açan laleler eşliğinde Çamlıca'da kahvaltımızı edelim dedik.Ama hem havanın çok serin oluşu,hem de çoğu lalenin daha açmayışı hevesimizi kursağımızda bıraktı,çok durmadan geri döndük...
(hava soğuk olunca Erva'yı tıkabasa giydirdim,pek bir tombiş görünmüş resimlerde:))

2 Mart 2009 Pazartesi

Güzel bir Pazar

Uzun süren yağışlı havalardan sonra baharın ilk günü güneş az da olsa kendini gösterince,bunu fırsat bilip kendimizi dışarıya attık.Bir değişiklik yapıp İstanbul'un biraz dışına çıkalım dedik.Çok da iyi etmişiz.Ben de eşim de herzaman gürültüden uzak,sessiz sakin yerleri daha çok severiz.İstanbul'da böyle yerleri bulmak biraz zor,hele ki güzel havalarda...
İlk durağımız Riva'dı.Riva;İstanbulun hemen yanı başında,ama çok uzağındaymış gibi sessiz,sakin Karadeniz kıyısında bir belde.Ben ilk defa gördüm,çok hoşuma gitti burası,tabi minik hanımında...
Riva plajında uzun süre kumlarla oynadı,kumların içine daldı çıktı,kuleler yaptı kendince...


Çok geniş bir kumsalı var Riva'nın.Biz gittiğimizde bomboştu,ama eminim yazın iğne atsan yere düşmez misalidir:)

İkinci durağımız Polenezköydü.Gidenlerden ününü çok duymuştum,ama bana bir türlü gitmek nasip olmamıştı.Gerçekten tam doğanın ortasında harika bir yer.Çok çeşitli piknik alanları,kır bahçeleri vs.var burada.Yazın bence burası da çok kalabalık olur:)

İlk çocuk parkı gördüğümüz yerde durduk ve bu yılın ilk mangalını da burada yedik:)

Koşmayı çok seven Erva için gittiğimiz yerler bulunmaz nimetti.Riva'da geniş kumsalda,Polenezköy'de ise çimlerin arasında dilediğince koştu,hopladı, zıpladı..


Dönüşte yorgunluktan hemen uyuyakaldı arabada:) Dönüş yolunda çok güzel köylerin arasından geçtik.Bu kadar yakınımızda böyle güzel yerlerin olduğunu bilmek güzel.Allah nasip ederse havalar güzel olunca yine gitmek,daha çok vakit geçirmek gerek...