Lilypie Kids Birthday tickers
Lilypie Pregnancy tickers
tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2010 Salı

Karadeniz

Hayat gerçekten de süprizlerle dolu...Hiç hesapta yokken keşke Karadeniz turuna çıksak diye içimden geçirdiğim bir günün akşamında birden Karadeniz'e davet edildim :)

Çok uzun zamandır Türkiye'de bir ilini dahi görmediğim tek bölge olan Karadeniz'i görmek istiyordum,ama bir türlü nasip olmamıştı.Önceki hafta yine böyle bir isteği içimden geçirmiştim.O akşam tatil için memleketi Ordu Ünye'de olan arkadaşım Esra ile messenger de konuşurken, bu dileğimi ona dile getirmeden sanki içimi okumuş gibi,evlerinin çok müsait olduğunu, gelirsem beraber Karadeniz gezisine çıkabileceğimizi beni gezdirebileceğini falan söyledi.Şaşırdım gerçekten de...İçimden geçirdiğim duamın bu kadar çabuk kabul olabileceğini düşünememiştim açıkçası :)

Bu fırsat kaçmaz deyip eşimden de onay alınca birden kendimizi Karadeniz'de bulduk :)

Gelelim yolculuğumuza...

Erva çok heyecanlıydı uçağa bineceği için.Bu sene Antalya'ya arabayla gittiğimizde epeyce söylenmişti bize niye uçakla gitmiyoruz diye,onun da bu isteği gerçekleşmiş oldu :)


Daha önce dört kere uçağa binmişti ama bu sefer ki sorularını gerçekten abarttı!!Bir insan hiç durmadan uçakla ilgili ne kadar soru türetebilir Allah aşkına!:) Kendimi düşünüyorum uçak kelimesinden sanırım sınırlı sayıda aklıma ardarda soru gelir :)

Önceki yolculuklarımızda babası da yanımızda olduğundan en azından cevapları paylaşıyorduk ve daha az ağrıyordu başım!Bu sefer bir başıma yol boyunca cevap vermekten,yeter artık demekten başıma ve çeneme ağrılar girdi!

-Uçağı kim kullanıyor(cevabını bildiği halde soruyor)
-Pilot nerede oturuyor?
-Uçağı nasıl kullanıyor?
-Uçak nasıl havalanıyor?
-Hostesler neden aynı giyinmiş?

Bunlar aklımda kalan Erva'nın soruların sadece bir kaçı...Aslında elbette ki soru soracak,öğrenecek...Ama durmadan sorması,gerekli gereksiz tüm soruları sorması,bazen benim de cevabını bilmediğim uçağın yapısıyla ilgili teknik konularda dahi soru sorması,"bilmiyorum"yanıtından hoşlanmaması,yolculuk esnasında sürekli cevap düşünmek beni biraz çileden çıkarttı!:)

Neyse sağ salim Samsun'a oradan Ordu Ünye'ye vardık.Geldiğimiz günün ertesi günü Karadeniz şehirlerini gezmeye başladık.Sırayla Ordu,Giresun,Trabzon...Gerçekten de hepsi birbirinden güzel şehirlerdi...


Tam anlamıyla bir tur olamadı aslında...Gerek hava şartlarının çok iyi gitmemesi,gerek kalacağımız günlerin sınırlı olması,gerekse üç çocukla gezinin çok da kolay olmaması nedeniyle tarihi ve turistik bir çok yeri göremedik haliyle...Yine de gezdiğim,gördüğüm her yere hayran kaldım...
Trabzondayken Sümela manastırına çıkmaya niyetlendik ama olmadı:( Gidenler bilir dağın tepesine doğru dik yamacında bir yer..Yürüme mesafesi 40 dakika..Araba yolu da var denilince arabayla çıkalım dedik.Ama yol çok dar ve dik,yerler kaygan olunca vazgeçtik arabayla çıkmaktan...Yürümeyle de dik yolu çıkmak çocuklarla zor olur diye maalesef gidemedik.Aşağıdan bakmakla yetindik :)


Erva hanım arkadaşı ve adaşı Erva ile olmaktan çok mutluydu.Beraber dolu dolu geçirdiler vakitlerini.Arabada bile yol boyunca kendi kendilerine oynadılar,hiç sıkılmadılar...

Her gittiğimiz yerde harıl harıl "ders"çalıştılar :)

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Tatil


Bir ayı geçmiş yazmayalı...
Önceden günü kaçırmak istemezdim,şimdi ise ayı kaçırmayayım diyorum,en azından her ay bir post yazsam yine iyi...İnşaallah blog yazmamdaki bu gevşekliğim daha fazla ilerlemez :)

Geçen hafta Antalya'da tatildeydik.Ardından sırayla Bursa ve İzmit'e uğrayıp akrabalarımızı ziyaret ettik.Erva herzamanki gibi tatil ve akraba ziyaretleriyle dolu geçen on günden pek bir memnun kaldı.Eve hiç dönmek istemedi...

Tatile gitmeden de günler öncesinden sormaya başlamıştı, diğer onu heyecanlandıran doğumgünü,gösteriler ve benzeri günler gibi...Her uyandığında kaç gün kaldı diye sormadan yataktan kalkmıyordu :)

Gelelim küçük hanımın sabırsızlıkla beklediği tatilimize...

Gerçekten de Erva'nın beklediğine değdi,herşey çok güzel geçti şükür.Dolu dolu geçirdi günlerini...

Plajda;kumların içine battı çıktı,boy boy kumdan kaleler yaptı...

Şezlongda dinlenip meyvesularını hüpletti
Hergün sahneye çıkıp dans bol bol dans etti :)


Biraz zor olsa da annesine güzel pozlar verdi :)

Deveye binip Antalya sokaklarını turladı...
Düden şelalesinin muhteşem manzarasını hayranlıkla seyretti...

6 Ocak 2010 Çarşamba

İnatçı kızım

Geçen hafta Alanya'daydık.Hem iş,hem de ufak bir tatil için.Günlerimiz çok güzel geçti şükür...

Erva'nın da herzamanki gibi keyfine diyecek yoktu.Dolu dolu dört gün yetemedi minik hanıma.Son gün,hazırlanıp gidiyoruz deyince epey itiraz etti bize...

Havuzda bol bol yüzdü...


Bomboş plajda kumlarla haşır neşir oldu..

Beraber gittiğimiz arkadaş grubunda yaşıtı arkadaşı yoktu,kendine göre pek arkadaş bulamadığı zamanlar oyuncaklarıyla hep beraberdi,oyuncaklarıyla çok güzel sohbet ediyor:)



Sahneyi pek seviyor:)

İlk defa bir seyehatte bu kadar memnun kaldım Erva'dan:) Maşaallah kızıma,hiç şikayet etmedim gerçekten de.Daha öncekilerinin aksine,otelde nereye giderse benden kibarca izin aldı,çok şükür bu sene kaybetme vakası yaşamadık:P


Bu kadar güzel geçen günlerin ardından eve geldiğimizde hasta oldu maalesef.Bronsit olmuş yavrucak.Ah bu inadı..!bu aralar çok inatçı,inşaallah uzun sürmez diye dua ediyorum!

Havuzdan saatlerce çıkmak istemez inadından,Hırkasını giymek istemez inadından,beresini atkısını takmak istemez inadından,kabanını giymek istemez inadından,ondan köşe bucak sakladığım yazlık kıyafetlerini bulup kışın ortasında giymek ister inadından!yemek yemek istemez inadından!

Dün doktora gitmemek için çok direndi iğne yapacaklar diye.Doktorun sadece muayene edeceğini,iğne yapmayacağını söyleye söyleye dilimde tüy bitti,zor ikna edebildim götürmeye.Ama kızımın dediği doğru çıktı, doktor kan tahlili istedi!Nasıl aldıracam kesin hastane ayağa kalkacak diye geçirdim içimden,ayaklarım geri geri gittim kan tahliline yaşayacaklarımızı bildiğimden.Erva ise nasıl kan vereceğinden bihaber mutlu mesut geçti içeri.Ağlamasına,direnmesine,çığlıklarına karşı kendimi hazırladım.Hatta hemşireyi de uyardım,şimdi çığlıklara hazır olalım diye!Ama kızım beni yalancı çıkardı.Kolunu açtı,iğneyi batırıp kan aldıklarında gıkını çıkarmadı, sadece izledi,şok oldum!:))

Bu iğne plastik iğne miydi anne,hiç acıtmadı dedi sadece :)

Çok şükür şimdi daha iyi,en azından ilaçlarını içmemek için inat etmiyor...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Tatil

Geçen hafta ailemle beraber Armutlu'da tatildeydik.Bu sene eşimin yoğun işlerinden dolayı beraber olamadık,tatilimizi annem ve kardeşlerimle beraber geçirdik.Her şey çok güzeldi çok şükür..

Erva hanım da çok mutluydu.Hem teyzeler ve ananeyle beraber olmaktan,hem de tatil ortamından pek bir keyifliydi bütün hafta..Hele de tatilin son birkaç gününde çok sevdiği kuzeni Emre de bu birlikteliğe eklenince sevincinden coştu küçük hanım:)Tek eksiğimiz babamızın yanımızda olmayışıydı.O da olsaydı herşey tam olacaktı...

Deniz,kum,güneş üçlüsüyle baya haşır neşir oldu bu hafta...Denizden pek haz almadı gerçi."yappaklar ayaklayımı gıdıklıyooo"diye söylenerek kıyıdaki yosunlardan dolayı girmek istemedi denize.Denizi kumsalda oynarken kovasına su doldurmak için kullandı, çok hoşuna gitti denizden su taşımak... Havuzda ise keyfine diyecek yoktu,saatlerce çıkmak istemedi...



Poz verdiği nadir resimlerden...

karpuz keyfi...

dondurmasını bile pembe ve tonlarından seçiyor!:)

Kuzeni Emreyle çok mutlu..

Uçuşan lüleler...

Herşey çok güzeldi demiştim ama Erva'nın akşamları ağlama krizlerinden bahsetmesem de olmaz!Uykusuzluk bu kızı mahvediyor.Çok erkenden uyandığı için öğlenleri mutlaka uyuması gerekiyor.Uyumazsa bütün günümüz mahvoluyor demektir.Tabi tatilde gündüzleri uyumayı reddedince akşamları ağlama seansları kaçınılmaz oldu!Sadece bir kaç gündüz uyudu.Bu günlerde rahattık.Ama diğer günler yorgunluktan bitap düşse de uyumayı reddettiği için akşamları dışarıda ne görse istedi,almayınca da çılgınlar gibi ağladı! Ağlama krizlerinde ne dersek diyelim,ne yaparsak yapalım susturamıyoruz,çok zor ikna oluyor,çok zor susuyor!Her geçen gün büyüyor derken,çok akıllandı uslandı derken yerlere yatarak ağladığı zaman herşey sil baştan geriye gidiyor sanki ve ben bu durumdan çok yoruluyorum,sinirlerim iyice geriliyor!


Dün akşam da İstanbul'a geldiğimizde annemleri evlerine bıraktıktan sonra kendi evimize dönerken, 1 saat boyunca hiç susmadan,yılmadan,dinlenmeden yol boyunca çılgınlar gibi ağladı annanemlerde kalalım diye!..Normalde böyle yapmayacağını biliyorum,bıraksak yanlız kalmayacağını da biliyorum,sadece bir sebep buluyor ağlamaya.Sebebi bulduğu anda ise durdur durdurabilirsen!Böyle yaptıran tek neden ise uykusuzluk ve yorgunluk!!!

17 Şubat 2009 Salı


Minik hanım için çok eğlenceli,benim için biraz yorucu ama yine de güzel,eşim için ise yoğun ve yorucu dört günü geride bıraktık.

Önceki yazımda da belirttiğim gibi geçtiğimiz hafta Antalya Alanya'daydık.Bu Erva ile yaptığımız ilk uçak yolculuğuydu.Daha doğrusu şehirlerarası toplu taşıma aracını da ilk defa kullanımışımız da oldu:)

Erva için uçağa binmek çok keyif vericiydi.Ardı arkası kesilmeyen sorularla,yüksek sesli konuşmalarla dolu bir yolculuk geçirdik...Antalya'ya inene kadar hiç susmadı nerdeyse!.Her çocuk meraklıdır,soru soracak tabiki ama sanırım bizim kız bu olayı biraz abartıyor:)Dönüşte de çok heyecanlıydı uçağa bineceği için,üstelik gündüz döneceğimiz için bulutları da görebilecekti.Ama Erva yorgunluğuna ve uykusuzluğuna yenik düştü ve daha uçak kalkmadan koltukta uyuyakaldı.Uyandığında ise uçmayı bekliyordu,oysaki biz İstanbul'a varmıştık bile:)

Kaldığımız süre içerisinde Antalya'nın havası yağışlı ve serin olduğu için çoğu vaktimizi otelde geçirdik.Yine de iki sefer sahile inebildik.


Otelde ise tam minik hanıma göre bir ortam vardı.Koşturmak için geniş bir alan,beraber koşturmak için bolca arkadaş,akşamları ise kurtlarını tamamen dökebileceği mini disco ve animasyonlar:)


Erva çok hareketli bir çocuk olduğundan dolayı genelde erkek çocuklarlarla daha iyi anlaştı diyebilirim:)Tabii yerinde duramayan,kıpırdak erkeklerle...Atlamak,zıplamak,koşturmak en sevdiği oyunlar,hele bunları beraber yapabildiği bir arkadaşı olursa değmeyin keyfine...ama yine de tam bir 'erkek fatma'diyemiyorum,çünkü takılara,süse püse,kozmetiğe de merak saldı bu aralar:)Ama kız çocuklarının gerektirdiği hanım hanımcılık,sakinlik de yok şu an için..Diğer arkadaşların kız çocuklarıyla pek vakit geçirmedi.Genelde onlar hem yaşça biraz daha büyük, hem de daha sakin,hanım hanımcık oldukları için Erva'ya göre değillerdi:p beraber olduklarında onların ya takılarına ya da çantalarına kafayı taktı ve ağlayarak isteğini yerine getirmeye çalıştı,daha doğrusu krize girdi.Hala benmerkezli düşünüyor.Herşey onunmuş gibi sahip olmak istiyor.İstediği yerine gelsin istiyor.Bir ablasının çantasını istedi,çok ısrarlı ağlayınca verdi mecburen.hevesini alınca da kendi elleriyle teslim etti.Ama kriz zamanı gözü birşey görmüyor,düşünemiyor,dinlemiyor yeterki isteği yerine gelsin istiyor...

Çok girişken,sosyal bir çocuk olduğunu bu tatilde daha iyi anladım.Oteldeki herkesle kendiliğinden yanlarına gidip sohbet ediyordu.Personeller olsun, misafirler olsun Erva'yı baya bir tanıdılar,tatlı şirin konuşmasına da bayıldılar...:)

uçan Erva:)

Ben ise Erva'nın bu hareketliliğinden dolayı kaybolabilir korkusuyla çoğu zaman peşindeydim. Peşinde olmadığım zamanlarda da gözlerimle sürekli takipteydim...Diğer arkadaşlar halime acıyorlardı gerçekten:P Bu yüzden pek bir dinlenme olmadı bana da,hatta daha bir yorgun geçti bu tatil diyebilirim:) Ama yine de arkadaşlarla beraber olmak,yeni arkadaşlıklar, hoş sohbetler(çocuklardan fırsat kaldıkça),değişik bir ortam bana da iyi geldi...
................


Gelelim ödülümüze..Bu aralar çoğu blogda görüyordum,sevgili arkadaşım Yasemin beni de layık görmüş, çok teşekkürler canım..


Benim de sevdiğim ve vermek istediğim bir çok blog var tabiki.Ama sanırım herkes aldı:)Hemen hemen her blogda görüyorum,ben biraz geciktim yani..Bu yüzden yorum bıraktığım,link verdiğim(gerçi link listemi güncellemem lazım),beni okuyan tüm blog arkadaşlarımı seviyorum.Hepsine armağan olsun...

10 Şubat 2009 Salı

Konuşma ve Korkular

*hütten:lütfen
*matanti:battaniye
*amna:elma
*miyo:biberon
-kızım artık sen büyüdün,sütü bardakla içmelisin,biberonla bebekler içer.
-hütten anne hütten!miyomla içeyim sütümü hütten!:)

(yatarak biberonla süt içmek en büyük zevklerinden biri)

Yukarıda sıraladığım kelimeler,anlamsız gibi görünen ama Erva'nın dilinde anlamlı olan bir kaç kelime..Artık maşaallah kelimeleri çok güzel çıkarıyor,güzel uzun cümleler kuruyor,amma ve lakin,bu kelimelerin doğrusunu bir türlü çıkartamıyor ağzından:)Aslında benim de hoşuma gidiyor,söylerken çok şirin oluyor:)

Bunun dışında tabiki telafuzunu düzgün söyleyemediği,ama anlaşılabilen kelimeleri de var. Çoğu zaman 'k' harfini 't'diye çıkarıyor..

*tedi(kedi),töpek(köpek),titap(kitap)..

'f'harfini de 'p'diye çıkarıyor..

*pıyın(fırın),kıyapet(kıyafet),paye(fare)...

'r'ler de hep'y'oluyor:)

*yayın(yarın),ebyu(ebru),kayanlık(karanlık)...

Gelelim diğer haberlerimize...

Korkuları yine baş gösterdi..

"kayanlıktan çok koykuyom annee!!!"

Bu aralar bu cümleyi çok sık kullanır oldu...

Akşam olunca peşimi bırakmıyor,bütün antrenin ve hatta odaların ışıklarını açıyoruz bu aralar..Ciddi ciddi çok korkuyor karanlıktan,ödü kopuyor karanlıktan gelen en ufak bir sesten dahi.Gerçi ses olmasa da korkuyor.Öğretiyorum,konuşuyorum çokca,ikna etmeye çalışıyorum karanlıktan korkulmaması gerektiğine,ama ne kadar da konuşsam ilk tamam kokmuycam diyor,ama sonra yine çok korkuyor,"Işığı aaaç,kayanlık olmasın"diyor sürekli...Bir de yoldaki tüneller çok korkutuyor.İçinde ışıklandırma olması da fayda vermiyor.Girergirmez "çıkalım,hadi hızlı sür, tünellerden çok korkuyorum" diye bağırıyor...Ne yapacağımı şaşırmış haldeyim.Korktuğu zamanki yüz ifadesi çok üzüyor beni,niye böyle hiç anlam veremiyorum,inşaallah bir an önce unutur ve son bulur korkuları...

Yarın nasip olursa Antalya'ya gidiyoruz.Geçen sene gittiğimiz yere.Yine eşimin 4 günlük iş toplantıları için.Ailelerle beraber katılım olduğu için beraber gidiyoruz.Geçen sene Erva beni çok yormuştu,hiç yerinde oturmak bilmemişti.Üstelik eşim de tüm gün toplantıda olduğu için tek başıma başetmek zorunda kalmıştım.Bu sene daha büyük,daha uslu durur,söz dinler bu kadar hareketli olmaz diye ümid ediyorum,İnşaallah kızım beni haklı çıkarır:)

Bu sene uçakla gidiyoruz,Erva ilk defa uçağa binecek..Bakalım nasıl karşılayacak:)

Allah hayırlısıyla ve rahat bir şekilde gidip dönebilmeyi,ağız tadıyla bir tatil geçirebilmeyi nasip etsin...

9 Ekim 2008 Perşembe

Bayram ve tatil

İlk bayram ziyaretleriyle başlayan ve ardından çıktığımız tatille beraber dolu dolu geçirdiğimiz son 8 günü geride bıraktık ve çok şükür sağ salim evimize döndük..Her şey çok güzel geçti,dinlendik,eğlendik ama tabiki de en çok minik hanım için çok iyi oldu bu tatil...

Bayramın ilk gününü dedesi ve anneannesinin evinde kuzenleriyle hep beraber geçirdi bayramını...

Soldan sağa;
Erva 29 aylık
Emre 23 aylık
Burak 9 aylık
Enes 6 aylık...

Bayramın ikinci ve üçüncü günü ise Bursa'daydık,burada da büyüklerimize ziyaretlerimizi gerçekleştirdik...
Ve ardından Didim'e doğru yola çıktık..


Didimin yazları aratmayacak kadar güzel ve güneşli havasıyla vaktimizi çok güzel geçirdik..Ama Erva maalesef daha gittiğimiz ilk gün çocuk havuzunda yüz üstü düşüp yüzünün biraz suya girmesiyle havuzdan çok korktu ve birdaha girmek istemedi..

Kumlarla oynadı...


Bol bol parkta sallandı...

Tekne keyfi yaptı...


Ağaca çıktı:)



Tavşanları besledi...

Gündüz bu kadar aktivite, içindeki enerjinin bitmesine yetmedi minik hanımın,akşam da kendi deyimiyle"akadaşlağım"la beraber dans edip bütün enerjisini boşaltıp anca öyle uykuya daldı...
Bunların dışında ilk kreş deneyimimizi de burada gerçekleştirdik..Otelin kreşini görür görmez içeri daldı bırakıp gittim tabi öğretmene tel.imi vererek..1 saate yakın oynadı ve beni hiç aramamış en sonunda şeker diye ağlamış niyeyse:)
Bu arada konuşurken fiillerin sonuna -ok eki getirmeye başladı..Sanki bir yörenin şivesi gibi konuşmaya başladı ama hangi yöre bilemicem:)Yani geliyok,gidiyok,yapıyok gibi..:)Nerden öğrendi anlamadım,ama çok şirin oluyor söylerken:)

Dönüşte de eşimin amcasına Erdek'e uğradık.1 gün de burada kaldıktan sonra İznik'i görmeye gidelim dedik..İznik yolu gerçekten de bir harika..Sağda yemyeşil ağaçlar,solda masmavi İznik gölü...Herşey çok güzel derken, tam da İznik'e vardığımızda bir traktör arabamıza yandan çarptı!..Şükür birşey yok ama arabanın kenarı baya hasar gördü.. yaklaşık 2 saat tutanak hasar tesbit vs.beklemekle geçti.Tabi bu iki saatte minik hanımı zar zor zabdettim,iyice bunaldı...İznik'i gezemedik tabi,ama her işte bir hayır vardır diyerek İstanbul'a doğru yola devam ettik ve nihayet evimize kavuştuk..Ama bundan sonra zorluklar beni bekler;bu kadar dışarıya aktiviteye koşmaya gezmeye alışmışken,evde Erva'yı nasıl zabdedecem artık, düşünmeden edemiyorum:)

9 Ağustos 2008 Cumartesi

Küçük kaçamaklar

Erva'nın bezsiz günleri 1 ayı geçti..Bu bir ayda ilk günlerde bir kaç kaçırmanın dışında çok şükür ve maşaallah hiç bir hatası olmamıştı..Maşaallah sürekli dışarı çıkıyoruz ve tuvaleti geldiğinde wc ye gidene kadar kendini çok güzel tutabiliyor.Hatta en çok gittiğimiz yer olan parklarda bile oyunundan feragat edip tuvaletini yapmaya gidebiliyor.Sanırım başka birşey alamazdı Erva'yı parklardan:)Tuvalet eğitiminden önce çok zor eve sokardık,artık eğer tuvaleti gelmişse kendisi koştura koştura eve giriyor:)


Fakat geçen hafta bir alışveriş merkezinin oyun parkında oynarken bir baktım üzerinde koca bir ıslaklık!altına kaçırmış küçük hanım ve bundan hiç de mutsuz değil hatta farkında bile değil!oynamasına devam ediyor gayet mutlu bir şekilde,hemen yanıma çağırdım ve kaptığım gibi tuvalete götürdüm üstünü değiştirmek için..Ama çantama bir bakarım ki yedek kıyafet çantamda yok aksilik bu ya,her zaman yedek kıyafet yanıma alırım ve hiç bir zaman altına kaçırmadı,ama bu sefer farklı çanta taktığım için yedek kıyafetini diğerinde unutmuşum!

Mecbur üzerindeki ıslak kıyafetiyle alelacele alışveriş merkezindeki bir çocuk mağazasına girdik ve ilk gördüğüm pantalonu aldım.Tekrar wc ye gittik ve üzerini değiştirdim..

Kızım niye bana söylemedin deyince sadece "anne,ben çiş yaptı"dedi ve başka birşey demedi,sanırım o da farkına varmadı yaparken,oyuna daldığı bir sırada kaçırıvermiş altına.Hiç sorun değil,bu yüzden asla kızıma kızacak değilim,hatta mahcup olmaması için ona teselli bile verdim:)

Bunun dışında bu hafta da bir kaç küçük kaçamağı oldu maalesef:( Oyundayken oyunun bozulmasını istemiyor ve -bence farkında olmadan-altına kaçırıyor...Anlamadığım şey; neden bu eğitimi ilk aldığı zamanlarda kendini çok iyi tutup söylerken,1 ay geçtikten sonra bu ufak kaçamakları yaptığı..1 ayda çişini sürekli söylemekten sıkıldımı acaba?:) ya da nazar mı değdi ki...:(

İnşaallah bir daha tekrarlanmaz...

Geçen hafta maaile yazlıktaydık..Ablamın oğulları Emre-Enes,abimin 7 aylık oğlu Burak ve en büyükleri Erva olan 4 bebekle tam bir curcunaydı ev..Biri tam susar,diğeri başlar ağlamaya,biri uyur diğeri bağırmalarıyla uyuyanı uyandırır,hem güzeldi hem de bebeklerin birarada olması sebebiyle biraz zordu:)En çok da Emre ve Erva problem çıkarttı haliyle..Beraber olmaktan hem çok mutlular,hem de anlaşamıyorlar..Birinin elinde birşey varsa diğeri onu ister,aynısını veririz yine olmaz...Birbirlerinden uzaklaştırırırız, biraraya gelmek isterler...Bu çocukları anlamak zor valla,birbirlerini rakip olarak görüyorlar resmen,gözleri hep birbirlerinin üzerinde:) Arada anlaşmazlık olsa da yine de güzel geçti günlerimiz...


Maalesef bu aralar Erva'nın "terrible two"dönemleri geri döndü..Birşey istediği zaman anında yerine gelecek,yoksa uzun süren ağlama krizlerine giriyor ve ne yaparsam yapayım susturamıyorum.İnşaallah çok uzun sürmeden unutur bu davranışlarını:(
Bunun yanında takıntılara da başladı,bu da insanı sinir eden bir durum:) Taşlara kafayı takmış durumda ve yolda taş toplayıp cebine koymaktan doğru düzgün yürüyemiyoruz bile.Sürekli gözü yerlerde taş arıyor:)bir taşı düşsün veya kaybolsun başlıyor ağlamaya ve aratmaya...Evde de sürekli elinde taşıyor..
Bir de "matanti"(battaniye) takıntımız var.Yatarken illa üzerinde battaniyesi olacak ve hiç bir yeri açık kalmayacak.Eğer ayağının bir ucu bile görünmüşse sinirleniyor küçük hanım,hemen örttürüyor.Bu sıcak yaz günlerinde gece bile sırf battaniyesi açıldı diye uyanıyor ve üzerinin örtülmesini istiyor ayak ucuna kadar:)
Gerçekten de bazen çileden çıkartıyor bu takıntılar beni,inşaallah yakın zamanda unutuverir...

Su kuşu

Perşembe günü bir tanıdığımızın düğününe gittik..Erva tabiki hiç durmadı düğünde..Açık havada da olunca oradan oraya koştu durdu,tam enerjisi bitmiştir artık yorulup yanıma gelir derken, horon ekibi sahneye çıktı..Bizim kız da durur mu tam istediği gibi bir oyun.. Zıplamayı zaten çok sever,horon ekibini taklit edip zıpladı durdu,iyice öğrendi burada horon tepmeyi:) enerjisi bitmek bilmedi...


Bu da ilk küçük terliğimiz...


15 Temmuz 2008 Salı

Keyifçi

Dondurma keyfi...



Süt keyfi...

Havuz keyfi...


Geçen hafta annemlerde yazlıktaydık..Maşaallah Erva için çok keyif verici bir hafta oldu..Öyle ki eve dönelim mi kızım deyince keskin bir şekilde "ıh ıhhh hayırrrr!"diye cevap veriyordu:) Bizim için gayet güzel ve dolu dolu geçti;temiz hava,havuz, güneş ve en güzeli ailemle beraber olmak...

Son 2-3 haftadır minik hanım banyo yapmaktan öyle korkar oldu ki anlam veremiyorum,önceden çok ama çok severdi,ama şimdilerde çılgınca ağlıyor..Sanırım birkere burnuna su kaçtı başını yıkarken,o gün bugündür banyo sözünü duymaya bile dayanamıyor"bıcı bıcı bittiiiiii"diye çılgınca ağlıyor banyoya sokarken..ama bu sıcak günlerde mecbur aglaya ağlaya yıkıyorum,ne kadar sevirmeye çalıştıysam da başaramadım:( Havuzdan da tahmin ettiğim gibi önceleri çok koktu,havuzun dibinde büyük bir balık resmi var ve bundan çok korktu,gören de jaws filmini izledi sanacak:P Bir türlü resim olduğuna inandıramadık:)

İlk havuza girdirmeye çalıştığımda çok fena ağladı:


Daha sonra biraz alıştı:


En sonunda havuza bir alıştı ki bu sefer çıkartırken ağladı:)

Çift korumalı:)

İnşaallah banyoya da, havuza alıştığı gibi çabucak alışır,eski haline döner.Özellikle başını yıkamak benim için tam bir eziyet bu aralar:(


Küçük hanım küçük teyzesiyle...

Tuvalet eğitimi konusunda da çok şükür başarıya ulaştık ve benim akıllı bıdığım artık bezsiz:)Gözüm çok korkuyordu acaba başarabilir miyiz diye, ama Erva daha başladığımız ilk günden söyledi tuvaletini..Bir kaç kere altına ve dolayısıyla yere yaptığı için çok utandı bu halinden ve gerçekten tiksindi yaptıklarından...Tabiki arada kendini tutamayıp kaçırdığı oldu ama çok şükür başarıya ulaştık,artık maşaallah benim kızım kendini çok güzel tutuyor ve tuvaletini söylüyor maşaallah...Her tuvaletini yaptığında beraber alkışlıyoruz ve bu onun çok hoşuna gidiyor,daha yapmaya başlarken alkışlamak için ellerini hazır tutuyor:)Bir de yaptıktan sonra sifonu çekerken "bay bay çiş"vs. diyoruz bu da tuvalet yapmayı onun için daha eğlenceli hale dönüştürüyor...
Anladım ki bu konuda kesinlikle çocuğun hazır olması önemli,hazır olduğu zaman zaten hemen öğrenip uyguluyorlar...Yaklaşık 4-5 ay önce denemiştim ve hiç sonuç alamamıştım,o zamanlar hazır değilmiş demek ki..Herşeyin bir zamanı var,bu yüzden annelerin çok aceleci ve zorlayıcı olmalarına da gerek yokmuş..

22 Ocak 2008 Salı

Kısa bir tatil...

Geçen haftanın son 3 gününü Antalya-Alanya'da geçirdik.Bir otelde eşimin bir iş toplantısı vardı.Son anda bizi de götürmeyi teklif edince, Erva ve bana süpriz bir tatil fırsat oldu :) Tabiki bu tatil benden ziyade Erva hanıma daha çok yaradı.Henüz otele ayağını basar basmaz, yol yorgunluğu falan dinlemeden Erva'nın enerjisi birden iki katına çıktı.Büyük otelde yürümek yerine koşmayı tercih edince,bana dinlenmeden ziyade sadece yorgunluk oldu bu tatil..

Bu aralar merdiven çıkmaya merak salınca, 6 katlı otelin merdivenleri Erva için çok keyif vericiydi.Tabi benim için aynı şey söylenemezdi:)Bir in, bir çık hiç mi yorulmak bilmez bu kız yaa diyordum,benim ayaklarım artık tutmazken Ervacım halinden gayet memnun şekilde hızlanarak devam ediyordu..Ben yeter dedikçe,onun da merdiven çıkma ısrarı daha da arttı..Hatta ilk çıkmaya başladığında duvarlara tuutunarak çıkan Erva hanımın kendine güveni iyice geldi ve tutunmadan merdiven çıkmalarına devam etti..



Otelin çeşitli yerlerinde akvaryumlar vardı.Erva hanımcım da koşmadan ve merdiven çıkmadan yorulunca soluğu akvaryumun yanında alarak,bu şekilde dinleniyordu.Balıkları "ayy balii" diyerek hayranlıkla seyrediyordu.

Yemek yeme alışkanığı değişti burada..Sevinçten ve heyecandan "yemekte geçireceğim vakti gezinerek geçiririm daha iyi"düşüncesiyle envai çeşit yemekten hiçbirine ağzını sürmedi..Anne sütü+inek sütü idare ettik..Yemek yemeden bu kadar enerjiyi nasıl buluyorlar bu bebişler aklım almıyor gerçekten...

Bu kadar koşturmacanın ve yorgunluğun üstüne bir de Erva'nın otelin içinde kaybolmasıyla büyük bir panik yaşadık..Sevgili Archisugar gibi benimde ömrümden 10 yıl gitti onu kaybettiğim an.. Eşimle beraber lobide otururken,Erva da kendince oynuyordu.Normalde heran gözüm üstünde olmasına rağmen,eşim bakıyor düşüncesiyle daha rahattım,ama o da aynı şekilde benim baktığımı düşünmüş ve sonuç olarak Erva bizim bir anlık dalgınlığımızla kayboldu!Bir baktım ki Erva yok oynadığı yerde.Birden kalbim durcak gibi oldu o anda onu göremeyince.Sakin olmaya çalıştım ama yok,kalbim son hızla atıyordu ve nefes alıp vermem hızlanmıstı..O anı anca yaşayan bilir..Çok zor,çok kötü bir an..Daha önce de ufak bir kaybolma yaşamıştık ama hemencecik bulmuştuk..Bu seferki bambaşkaydı..


Eşimle beraber aramaya koyulduk o anda.Ben otelin lobisinde deli gibi koşturuyorum,eşim de merdivenleden çıkma ihtimaliyle merdivenleri kontrol ediyordu.Ama yoktu hiçbiryerde!Korkudan o anda kimseye sorma düşüncesi de aklımdan geçmemişti..Nihayet resepsiyondaki görevliye titrek bir sesle kızımı gördünüzmü diye sorunca,tevafuken orda duran bir bey beni duymuş.Hızlıca yanıma geldi,pembe kazaklı kıvırcık kız mı diye sorunca içimden derin bir"ohh" çektim.Gören olmuş nihayet...Meğersem o bey, bizim kızın merdivenlerden aşağıya inmeye çalıştığını görünce iyilik edip aşağıya indirmiş!Bizim de aklımıza hiç aşağıya inme düşüncesi gelmemişti.Zira, Erva merdivenlerden yukarı çok kolay çıkabiliyor ama aşağıya inerken mutlaka elimden tutar ya da hiç inmeye yeltenmez,bu yüzden o anda aklımıza gelmemişti o heyecanla...


O bey aşağıya indirdiğini söyleyince ben de son hızla aşagıya indim tabiki..Bir baktım minik kuşum karşımda...Ama halinden gayet memnun.Karşımda gülücüklerle beni karşıladı:) Tabi nasıl mutlu olmasın,oyun salonunda annesinden bağımsız koşturuyordu:)O an,onu orada görünce sevinçten ağlayasım geldi.Nasıl mutlu oldum anlatamam..Bu kaybolmayla beraber,yavrularını kaybeden ve bulamayan nice anneler geldi aklıma..Ne kadar korkuç birşey bu..Allah'ım kimselere yaşatmasın bu duyguları...

E be kızım, senin gibi evdeyken annesinin yanından biran bile olsun ayrılmayan,en ufak bir sese bile "anne korku"diyerek zıplayan biri,nasıl oluyor da tek başına koca otelde korkusuzca annensiz gezinebiliyor, hayret ettirdin beni:)

Otel maceralarımızdan bir diğeri de oyun odasında geçti..Otelde bir seminer vardi ve ben de bu seminere gitmek çok istiyordum,Erva ile hayatta olmazdı, ne yapsam diye düşündüm,esime birakamazdım, bütün gün toplantıdaydı zaten o..Aklıma oyun odasındaki bakıcıya bırakmak geldi..Önceki gün beraber gitmiştik,bakıcıyla çok güzel vakit geçirmişti,beni hiç gözü aramıyordu,üstelikte heryer çeşit çeşit oyuncak doluydu..Ben de bunlara güvenerek,aklıma bakıcıya birakıp seminere katılma düşüncesi geldi..En fazla da 1 saat sürerdi zaten..Erva'yı bıraktığımda, gözünüz hiç arkada kalmasın, ben çok iyi oynatırım diyen bakıcıyla anlaştık..Ama evdeki hesap çarşıya uymadı:)Bizim kız orada beni göremeyince"anneeeee"diye ağlamış..Bakıcı ne kadar da oynatmaya çalışsa da susturamamış..Bir baktım seminerin daha onuncu dakikasına varmadan kapıda bakıcı ve Erva'yı gördüm:)Böylelikle seminer de benim neyime diyerek ayrıldım kızımla oracıktan :)) Böylelikle şu an için çalışma düşüncelerim de son bulmuş oldu...


Sadece vaktimizi otelde geçirmedik tabi..Antalya'nın sıcak yaz havası, bizi özlediğimiz yaza götürdü..Kumsalda "ayy cıbı cıbı" diyerek denizi seyretti,kumlarla oynayarak vakit geçirdi minik kuşum..



Bir de Manavgat şelalesini gördü..Burada da "cıbı cıbı" diyerek seyretti şelalenin şiddetli akışını..Suyu çok sever,ilk defa şelale gördü ve görünce de çok mutlu oldu..







Yorucu olduğu kadar, güzel tarafları da oldu bu kısacık tatilin..Benden ziyade Erva çok keyif aldı.Geniş mekanda koşturarak,merdiven çıkarak,"cıbı cıbı"seyrederek,oyunlar oynayarak dolu dolu geçirdi bu üç gününü..Benim içinse biraz yorgunluk oldu..Ama olsun, yeter ki minik kuşum mutlu olsun..Onların mutluluğu, bizim mutluluğumuz değil mi ki zaten..