10 Ağustos 2010 Salı
Karadeniz
5 Temmuz 2010 Pazartesi
Tatil
6 Ocak 2010 Çarşamba
İnatçı kızım
Erva'nın da herzamanki gibi keyfine diyecek yoktu.Dolu dolu dört gün yetemedi minik hanıma.Son gün,hazırlanıp gidiyoruz deyince epey itiraz etti bize...
Havuzda bol bol yüzdü...
Bomboş plajda kumlarla haşır neşir oldu..
Bu kadar güzel geçen günlerin ardından eve geldiğimizde hasta oldu maalesef.Bronsit olmuş yavrucak.Ah bu inadı..!bu aralar çok inatçı,inşaallah uzun sürmez diye dua ediyorum!
Havuzdan saatlerce çıkmak istemez inadından,Hırkasını giymek istemez inadından,beresini atkısını takmak istemez inadından,kabanını giymek istemez inadından,ondan köşe bucak sakladığım yazlık kıyafetlerini bulup kışın ortasında giymek ister inadından!yemek yemek istemez inadından!
Dün doktora gitmemek için çok direndi iğne yapacaklar diye.Doktorun sadece muayene edeceğini,iğne yapmayacağını söyleye söyleye dilimde tüy bitti,zor ikna edebildim götürmeye.Ama kızımın dediği doğru çıktı, doktor kan tahlili istedi!Nasıl aldıracam kesin hastane ayağa kalkacak diye geçirdim içimden,ayaklarım geri geri gittim kan tahliline yaşayacaklarımızı bildiğimden.Erva ise nasıl kan vereceğinden bihaber mutlu mesut geçti içeri.Ağlamasına,direnmesine,çığlıklarına karşı kendimi hazırladım.Hatta hemşireyi de uyardım,şimdi çığlıklara hazır olalım diye!Ama kızım beni yalancı çıkardı.Kolunu açtı,iğneyi batırıp kan aldıklarında gıkını çıkarmadı, sadece izledi,şok oldum!:))
Bu iğne plastik iğne miydi anne,hiç acıtmadı dedi sadece :)
Çok şükür şimdi daha iyi,en azından ilaçlarını içmemek için inat etmiyor...
10 Ağustos 2009 Pazartesi
Tatil
Erva hanım da çok mutluydu.Hem teyzeler ve ananeyle beraber olmaktan,hem de tatil ortamından pek bir keyifliydi bütün hafta..Hele de tatilin son birkaç gününde çok sevdiği kuzeni Emre de bu birlikteliğe eklenince sevincinden coştu küçük hanım:)Tek eksiğimiz babamızın yanımızda olmayışıydı.O da olsaydı herşey tam olacaktı...
Deniz,kum,güneş üçlüsüyle baya haşır neşir oldu bu hafta...Denizden pek haz almadı gerçi."yappaklar ayaklayımı gıdıklıyooo"diye söylenerek kıyıdaki yosunlardan dolayı girmek istemedi denize.Denizi kumsalda oynarken kovasına su doldurmak için kullandı, çok hoşuna gitti denizden su taşımak... Havuzda ise keyfine diyecek yoktu,saatlerce çıkmak istemedi...
Poz verdiği nadir resimlerden...
karpuz keyfi...
dondurmasını bile pembe ve tonlarından seçiyor!:)
Uçuşan lüleler...
Herşey çok güzeldi demiştim ama Erva'nın akşamları ağlama krizlerinden bahsetmesem de olmaz!Uykusuzluk bu kızı mahvediyor.Çok erkenden uyandığı için öğlenleri mutlaka uyuması gerekiyor.Uyumazsa bütün günümüz mahvoluyor demektir.Tabi tatilde gündüzleri uyumayı reddedince akşamları ağlama seansları kaçınılmaz oldu!Sadece bir kaç gündüz uyudu.Bu günlerde rahattık.Ama diğer günler yorgunluktan bitap düşse de uyumayı reddettiği için akşamları dışarıda ne görse istedi,almayınca da çılgınlar gibi ağladı! Ağlama krizlerinde ne dersek diyelim,ne yaparsak yapalım susturamıyoruz,çok zor ikna oluyor,çok zor susuyor!Her geçen gün büyüyor derken,çok akıllandı uslandı derken yerlere yatarak ağladığı zaman herşey sil baştan geriye gidiyor sanki ve ben bu durumdan çok yoruluyorum,sinirlerim iyice geriliyor!
Dün akşam da İstanbul'a geldiğimizde annemleri evlerine bıraktıktan sonra kendi evimize dönerken, 1 saat boyunca hiç susmadan,yılmadan,dinlenmeden yol boyunca çılgınlar gibi ağladı annanemlerde kalalım diye!..Normalde böyle yapmayacağını biliyorum,bıraksak yanlız kalmayacağını da biliyorum,sadece bir sebep buluyor ağlamaya.Sebebi bulduğu anda ise durdur durdurabilirsen!Böyle yaptıran tek neden ise uykusuzluk ve yorgunluk!!!
17 Şubat 2009 Salı
Önceki yazımda da belirttiğim gibi geçtiğimiz hafta Antalya Alanya'daydık.Bu Erva ile yaptığımız ilk uçak yolculuğuydu.Daha doğrusu şehirlerarası toplu taşıma aracını da ilk defa kullanımışımız da oldu:)
Erva için uçağa binmek çok keyif vericiydi.Ardı arkası kesilmeyen sorularla,yüksek sesli konuşmalarla dolu bir yolculuk geçirdik...Antalya'ya inene kadar hiç susmadı nerdeyse!.Her çocuk meraklıdır,soru soracak tabiki ama sanırım bizim kız bu olayı biraz abartıyor:)Dönüşte de çok heyecanlıydı uçağa bineceği için,üstelik gündüz döneceğimiz için bulutları da görebilecekti.Ama Erva yorgunluğuna ve uykusuzluğuna yenik düştü ve daha uçak kalkmadan koltukta uyuyakaldı.Uyandığında ise uçmayı bekliyordu,oysaki biz İstanbul'a varmıştık bile:)
Kaldığımız süre içerisinde Antalya'nın havası yağışlı ve serin olduğu için çoğu vaktimizi otelde geçirdik.Yine de iki sefer sahile inebildik.
Otelde ise tam minik hanıma göre bir ortam vardı.Koşturmak için geniş bir alan,beraber koşturmak için bolca arkadaş,akşamları ise kurtlarını tamamen dökebileceği mini disco ve animasyonlar:)
Erva çok hareketli bir çocuk olduğundan dolayı genelde erkek çocuklarlarla daha iyi anlaştı diyebilirim:)Tabii yerinde duramayan,kıpırdak erkeklerle...Atlamak,zıplamak,koşturmak en sevdiği oyunlar,hele bunları beraber yapabildiği bir arkadaşı olursa değmeyin keyfine...ama yine de tam bir 'erkek fatma'diyemiyorum,çünkü takılara,süse püse,kozmetiğe de merak saldı bu aralar:)Ama kız çocuklarının gerektirdiği hanım hanımcılık,sakinlik de yok şu an için..Diğer arkadaşların kız çocuklarıyla pek vakit geçirmedi.Genelde onlar hem yaşça biraz daha büyük, hem de daha sakin,hanım hanımcık oldukları için Erva'ya göre değillerdi:p beraber olduklarında onların ya takılarına ya da çantalarına kafayı taktı ve ağlayarak isteğini yerine getirmeye çalıştı,daha doğrusu krize girdi.Hala benmerkezli düşünüyor.Herşey onunmuş gibi sahip olmak istiyor.İstediği yerine gelsin istiyor.Bir ablasının çantasını istedi,çok ısrarlı ağlayınca verdi mecburen.hevesini alınca da kendi elleriyle teslim etti.Ama kriz zamanı gözü birşey görmüyor,düşünemiyor,dinlemiyor yeterki isteği yerine gelsin istiyor...
Çok girişken,sosyal bir çocuk olduğunu bu tatilde daha iyi anladım.Oteldeki herkesle kendiliğinden yanlarına gidip sohbet ediyordu.Personeller olsun, misafirler olsun Erva'yı baya bir tanıdılar,tatlı şirin konuşmasına da bayıldılar...:)
Ben ise Erva'nın bu hareketliliğinden dolayı kaybolabilir korkusuyla çoğu zaman peşindeydim. Peşinde olmadığım zamanlarda da gözlerimle sürekli takipteydim...Diğer arkadaşlar halime acıyorlardı gerçekten:P Bu yüzden pek bir dinlenme olmadı bana da,hatta daha bir yorgun geçti bu tatil diyebilirim:) Ama yine de arkadaşlarla beraber olmak,yeni arkadaşlıklar, hoş sohbetler(çocuklardan fırsat kaldıkça),değişik bir ortam bana da iyi geldi...
................
Gelelim ödülümüze..Bu aralar çoğu blogda görüyordum,sevgili arkadaşım Yasemin beni de layık görmüş, çok teşekkürler canım..
Benim de sevdiğim ve vermek istediğim bir çok blog var tabiki.Ama sanırım herkes aldı:)Hemen hemen her blogda görüyorum,ben biraz geciktim yani..Bu yüzden yorum bıraktığım,link verdiğim(gerçi link listemi güncellemem lazım),beni okuyan tüm blog arkadaşlarımı seviyorum.Hepsine armağan olsun...
10 Şubat 2009 Salı
Konuşma ve Korkular
*matanti:battaniye
*amna:elma
*miyo:biberon
-kızım artık sen büyüdün,sütü bardakla içmelisin,biberonla bebekler içer.
-hütten anne hütten!miyomla içeyim sütümü hütten!:)
(yatarak biberonla süt içmek en büyük zevklerinden biri)
Yukarıda sıraladığım kelimeler,anlamsız gibi görünen ama Erva'nın dilinde anlamlı olan bir kaç kelime..Artık maşaallah kelimeleri çok güzel çıkarıyor,güzel uzun cümleler kuruyor,amma ve lakin,bu kelimelerin doğrusunu bir türlü çıkartamıyor ağzından:)Aslında benim de hoşuma gidiyor,söylerken çok şirin oluyor:)
Bunun dışında tabiki telafuzunu düzgün söyleyemediği,ama anlaşılabilen kelimeleri de var. Çoğu zaman 'k' harfini 't'diye çıkarıyor..
*tedi(kedi),töpek(köpek),titap(kitap)..
'f'harfini de 'p'diye çıkarıyor..
*pıyın(fırın),kıyapet(kıyafet),paye(fare)...
'r'ler de hep'y'oluyor:)
*yayın(yarın),ebyu(ebru),kayanlık(karanlık)...
Gelelim diğer haberlerimize...
Korkuları yine baş gösterdi..
"kayanlıktan çok koykuyom annee!!!"
Bu aralar bu cümleyi çok sık kullanır oldu...
Akşam olunca peşimi bırakmıyor,bütün antrenin ve hatta odaların ışıklarını açıyoruz bu aralar..Ciddi ciddi çok korkuyor karanlıktan,ödü kopuyor karanlıktan gelen en ufak bir sesten dahi.Gerçi ses olmasa da korkuyor.Öğretiyorum,konuşuyorum çokca,ikna etmeye çalışıyorum karanlıktan korkulmaması gerektiğine,ama ne kadar da konuşsam ilk tamam kokmuycam diyor,ama sonra yine çok korkuyor,"Işığı aaaç,kayanlık olmasın"diyor sürekli...Bir de yoldaki tüneller çok korkutuyor.İçinde ışıklandırma olması da fayda vermiyor.Girergirmez "çıkalım,hadi hızlı sür, tünellerden çok korkuyorum" diye bağırıyor...Ne yapacağımı şaşırmış haldeyim.Korktuğu zamanki yüz ifadesi çok üzüyor beni,niye böyle hiç anlam veremiyorum,inşaallah bir an önce unutur ve son bulur korkuları...
Yarın nasip olursa Antalya'ya gidiyoruz.Geçen sene gittiğimiz yere.Yine eşimin 4 günlük iş toplantıları için.Ailelerle beraber katılım olduğu için beraber gidiyoruz.Geçen sene Erva beni çok yormuştu,hiç yerinde oturmak bilmemişti.Üstelik eşim de tüm gün toplantıda olduğu için tek başıma başetmek zorunda kalmıştım.Bu sene daha büyük,daha uslu durur,söz dinler bu kadar hareketli olmaz diye ümid ediyorum,İnşaallah kızım beni haklı çıkarır:)
Bu sene uçakla gidiyoruz,Erva ilk defa uçağa binecek..Bakalım nasıl karşılayacak:)
Allah hayırlısıyla ve rahat bir şekilde gidip dönebilmeyi,ağız tadıyla bir tatil geçirebilmeyi nasip etsin...
9 Ekim 2008 Perşembe
Bayram ve tatil
Bayramın ilk gününü dedesi ve anneannesinin evinde kuzenleriyle hep beraber geçirdi bayramını...
Soldan sağa;
Erva 29 aylık
Emre 23 aylık
Burak 9 aylık
Enes 6 aylık...
Bayramın ikinci ve üçüncü günü ise Bursa'daydık,burada da büyüklerimize ziyaretlerimizi gerçekleştirdik...
Ve ardından Didim'e doğru yola çıktık..
Didimin yazları aratmayacak kadar güzel ve güneşli havasıyla vaktimizi çok güzel geçirdik..Ama Erva maalesef daha gittiğimiz ilk gün çocuk havuzunda yüz üstü düşüp yüzünün biraz suya girmesiyle havuzdan çok korktu ve birdaha girmek istemedi..
Kumlarla oynadı...
Bol bol parkta sallandı...
Tekne keyfi yaptı...
Ağaca çıktı:)
Tavşanları besledi... Gündüz bu kadar aktivite, içindeki enerjinin bitmesine yetmedi minik hanımın,akşam da kendi deyimiyle"akadaşlağım"la beraber dans edip bütün enerjisini boşaltıp anca öyle uykuya daldı...
Bunların dışında ilk kreş deneyimimizi de burada gerçekleştirdik..Otelin kreşini görür görmez içeri daldı bırakıp gittim tabi öğretmene tel.imi vererek..1 saate yakın oynadı ve beni hiç aramamış en sonunda şeker diye ağlamış niyeyse:)
Bu arada konuşurken fiillerin sonuna -ok eki getirmeye başladı..Sanki bir yörenin şivesi gibi konuşmaya başladı ama hangi yöre bilemicem:)Yani geliyok,gidiyok,yapıyok gibi..:)Nerden öğrendi anlamadım,ama çok şirin oluyor söylerken:)
Dönüşte de eşimin amcasına Erdek'e uğradık.1 gün de burada kaldıktan sonra İznik'i görmeye gidelim dedik..İznik yolu gerçekten de bir harika..Sağda yemyeşil ağaçlar,solda masmavi İznik gölü...Herşey çok güzel derken, tam da İznik'e vardığımızda bir traktör arabamıza yandan çarptı!..Şükür birşey yok ama arabanın kenarı baya hasar gördü.. yaklaşık 2 saat tutanak hasar tesbit vs.beklemekle geçti.Tabi bu iki saatte minik hanımı zar zor zabdettim,iyice bunaldı...İznik'i gezemedik tabi,ama her işte bir hayır vardır diyerek İstanbul'a doğru yola devam ettik ve nihayet evimize kavuştuk..Ama bundan sonra zorluklar beni bekler;bu kadar dışarıya aktiviteye koşmaya gezmeye alışmışken,evde Erva'yı nasıl zabdedecem artık, düşünmeden edemiyorum:)
9 Ağustos 2008 Cumartesi
Küçük kaçamaklar
Fakat geçen hafta bir alışveriş merkezinin oyun parkında oynarken bir baktım üzerinde koca bir ıslaklık!altına kaçırmış küçük hanım ve bundan hiç de mutsuz değil hatta farkında bile değil!oynamasına devam ediyor gayet mutlu bir şekilde,hemen yanıma çağırdım ve kaptığım gibi tuvalete götürdüm üstünü değiştirmek için..Ama çantama bir bakarım ki yedek kıyafet çantamda yok aksilik bu ya,her zaman yedek kıyafet yanıma alırım ve hiç bir zaman altına kaçırmadı,ama bu sefer farklı çanta taktığım için yedek kıyafetini diğerinde unutmuşum!
Mecbur üzerindeki ıslak kıyafetiyle alelacele alışveriş merkezindeki bir çocuk mağazasına girdik ve ilk gördüğüm pantalonu aldım.Tekrar wc ye gittik ve üzerini değiştirdim..
Kızım niye bana söylemedin deyince sadece "anne,ben çiş yaptı"dedi ve başka birşey demedi,sanırım o da farkına varmadı yaparken,oyuna daldığı bir sırada kaçırıvermiş altına.Hiç sorun değil,bu yüzden asla kızıma kızacak değilim,hatta mahcup olmaması için ona teselli bile verdim:)
Bunun dışında bu hafta da bir kaç küçük kaçamağı oldu maalesef:( Oyundayken oyunun bozulmasını istemiyor ve -bence farkında olmadan-altına kaçırıyor...Anlamadığım şey; neden bu eğitimi ilk aldığı zamanlarda kendini çok iyi tutup söylerken,1 ay geçtikten sonra bu ufak kaçamakları yaptığı..1 ayda çişini sürekli söylemekten sıkıldımı acaba?:) ya da nazar mı değdi ki...:(
İnşaallah bir daha tekrarlanmaz...
Geçen hafta maaile yazlıktaydık..Ablamın oğulları Emre-Enes,abimin 7 aylık oğlu Burak ve en büyükleri Erva olan 4 bebekle tam bir curcunaydı ev..Biri tam susar,diğeri başlar ağlamaya,biri uyur diğeri bağırmalarıyla uyuyanı uyandırır,hem güzeldi hem de bebeklerin birarada olması sebebiyle biraz zordu:)En çok da Emre ve Erva problem çıkarttı haliyle..Beraber olmaktan hem çok mutlular,hem de anlaşamıyorlar..Birinin elinde birşey varsa diğeri onu ister,aynısını veririz yine olmaz...Birbirlerinden uzaklaştırırırız, biraraya gelmek isterler...Bu çocukları anlamak zor valla,birbirlerini rakip olarak görüyorlar resmen,gözleri hep birbirlerinin üzerinde:) Arada anlaşmazlık olsa da yine de güzel geçti günlerimiz...
Maalesef bu aralar Erva'nın "terrible two"dönemleri geri döndü..Birşey istediği zaman anında yerine gelecek,yoksa uzun süren ağlama krizlerine giriyor ve ne yaparsam yapayım susturamıyorum.İnşaallah çok uzun sürmeden unutur bu davranışlarını:(
Bunun yanında takıntılara da başladı,bu da insanı sinir eden bir durum:) Taşlara kafayı takmış durumda ve yolda taş toplayıp cebine koymaktan doğru düzgün yürüyemiyoruz bile.Sürekli gözü yerlerde taş arıyor:)bir taşı düşsün veya kaybolsun başlıyor ağlamaya ve aratmaya...Evde de sürekli elinde taşıyor..
Bir de "matanti"(battaniye) takıntımız var.Yatarken illa üzerinde battaniyesi olacak ve hiç bir yeri açık kalmayacak.Eğer ayağının bir ucu bile görünmüşse sinirleniyor küçük hanım,hemen örttürüyor.Bu sıcak yaz günlerinde gece bile sırf battaniyesi açıldı diye uyanıyor ve üzerinin örtülmesini istiyor ayak ucuna kadar:)
Gerçekten de bazen çileden çıkartıyor bu takıntılar beni,inşaallah yakın zamanda unutuverir...
Su kuşu
Perşembe günü bir tanıdığımızın düğününe gittik..Erva tabiki hiç durmadı düğünde..Açık havada da olunca oradan oraya koştu durdu,tam enerjisi bitmiştir artık yorulup yanıma gelir derken, horon ekibi sahneye çıktı..Bizim kız da durur mu tam istediği gibi bir oyun.. Zıplamayı zaten çok sever,horon ekibini taklit edip zıpladı durdu,iyice öğrendi burada horon tepmeyi:) enerjisi bitmek bilmedi...
Bu da ilk küçük terliğimiz...
15 Temmuz 2008 Salı
Keyifçi
Süt keyfi...
Havuz keyfi...
Geçen hafta annemlerde yazlıktaydık..Maşaallah Erva için çok keyif verici bir hafta oldu..Öyle ki eve dönelim mi kızım deyince keskin bir şekilde "ıh ıhhh hayırrrr!"diye cevap veriyordu:) Bizim için gayet güzel ve dolu dolu geçti;temiz hava,havuz, güneş ve en güzeli ailemle beraber olmak...
Son 2-3 haftadır minik hanım banyo yapmaktan öyle korkar oldu ki anlam veremiyorum,önceden çok ama çok severdi,ama şimdilerde çılgınca ağlıyor..Sanırım birkere burnuna su kaçtı başını yıkarken,o gün bugündür banyo sözünü duymaya bile dayanamıyor"bıcı bıcı bittiiiiii"diye çılgınca ağlıyor banyoya sokarken..ama bu sıcak günlerde mecbur aglaya ağlaya yıkıyorum,ne kadar sevirmeye çalıştıysam da başaramadım:( Havuzdan da tahmin ettiğim gibi önceleri çok koktu,havuzun dibinde büyük bir balık resmi var ve bundan çok korktu,gören de jaws filmini izledi sanacak:P Bir türlü resim olduğuna inandıramadık:)
İlk havuza girdirmeye çalıştığımda çok fena ağladı:
En sonunda havuza bir alıştı ki bu sefer çıkartırken ağladı:)
Çift korumalı:)
İnşaallah banyoya da, havuza alıştığı gibi çabucak alışır,eski haline döner.Özellikle başını yıkamak benim için tam bir eziyet bu aralar:(
Küçük hanım küçük teyzesiyle...
Tuvalet eğitimi konusunda da çok şükür başarıya ulaştık ve benim akıllı bıdığım artık bezsiz:)Gözüm çok korkuyordu acaba başarabilir miyiz diye, ama Erva daha başladığımız ilk günden söyledi tuvaletini..Bir kaç kere altına ve dolayısıyla yere yaptığı için çok utandı bu halinden ve gerçekten tiksindi yaptıklarından...Tabiki arada kendini tutamayıp kaçırdığı oldu ama çok şükür başarıya ulaştık,artık maşaallah benim kızım kendini çok güzel tutuyor ve tuvaletini söylüyor maşaallah...Her tuvaletini yaptığında beraber alkışlıyoruz ve bu onun çok hoşuna gidiyor,daha yapmaya başlarken alkışlamak için ellerini hazır tutuyor:)Bir de yaptıktan sonra sifonu çekerken "bay bay çiş"vs. diyoruz bu da tuvalet yapmayı onun için daha eğlenceli hale dönüştürüyor...
Anladım ki bu konuda kesinlikle çocuğun hazır olması önemli,hazır olduğu zaman zaten hemen öğrenip uyguluyorlar...Yaklaşık 4-5 ay önce denemiştim ve hiç sonuç alamamıştım,o zamanlar hazır değilmiş demek ki..Herşeyin bir zamanı var,bu yüzden annelerin çok aceleci ve zorlayıcı olmalarına da gerek yokmuş..
22 Ocak 2008 Salı
Kısa bir tatil...
Bu kadar koşturmacanın ve yorgunluğun üstüne bir de Erva'nın otelin içinde kaybolmasıyla büyük bir panik yaşadık..Sevgili Archisugar gibi benimde ömrümden 10 yıl gitti onu kaybettiğim an.. Eşimle beraber lobide otururken,Erva da kendince oynuyordu.Normalde heran gözüm üstünde olmasına rağmen,eşim bakıyor düşüncesiyle daha rahattım,ama o da aynı şekilde benim baktığımı düşünmüş ve sonuç olarak Erva bizim bir anlık dalgınlığımızla kayboldu!Bir baktım ki Erva yok oynadığı yerde.Birden kalbim durcak gibi oldu o anda onu göremeyince.Sakin olmaya çalıştım ama yok,kalbim son hızla atıyordu ve nefes alıp vermem hızlanmıstı..O anı anca yaşayan bilir..Çok zor,çok kötü bir an..Daha önce de ufak bir kaybolma yaşamıştık ama hemencecik bulmuştuk..Bu seferki bambaşkaydı..
Bir de Manavgat şelalesini gördü..Burada da "cıbı cıbı" diyerek seyretti şelalenin şiddetli akışını..Suyu çok sever,ilk defa şelale gördü ve görünce de çok mutlu oldu..
Yorucu olduğu kadar, güzel tarafları da oldu bu kısacık tatilin..Benden ziyade Erva çok keyif aldı.Geniş mekanda koşturarak,merdiven çıkarak,"cıbı cıbı"seyrederek,oyunlar oynayarak dolu dolu geçirdi bu üç gününü..Benim içinse biraz yorgunluk oldu..Ama olsun, yeter ki minik kuşum mutlu olsun..Onların mutluluğu, bizim mutluluğumuz değil mi ki zaten..