8.ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8.ay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Sürünün sonuncusu 8 aylık


Bugün 8 aylık oldun şekerim. Bu şimdi artık oy kullanmaya veya bira içmeye başlayabileceğini göstermiyor tabii ki ama artık ekmeğini kemirebilirsin. 18 yaşına basıp artık ehliyet alabileceğin gibi çok önemli bir zaman değil ama şimdilik bunlarla yetinmek durumundasın. Seni artık bir takım katı gıda ile beslemeye çalışıyoruz ama sen yine de sıvı anne sütünü ve muzlu elmalı püreni en çok seviyorsun. Bugüne bugün tam 8 kg oldun. Ben ne yiyorsun bilmiyorum ama gayet iyi gidiyorsun.

Yaptığın onca hareketten sonra ilerde kilo verme konusunda endişelenmene hiç gerek yok. Her dakikanı hareket ederek ve oturup, kalkıp, yine oturup, öne emekleyip, geriye emekleyip, yine oturup yine kalkıp vs. vs. sürekli hareket ederek geçiriyorsun. Şu sıra en büyük derdin ayağa kalkmak. Artık birşeyin sana çok uzak olması seni durdurmuyor. Tam anlamıyla mobilsin. Herşeyi artık yutma eğilimindesin. Geçen hafta kakandan aliminyum folyo bile çıktı. Biz herşeyi topluyoruz, sonra Ela herşeyi yere bırakıyor. Bununla nasıl başa çıkacağız bilemiyorum.

Geçen haftalarda senden birkaç kere 8 saat kesintisiz uyku yakaladık. Ve artık kesinlikle gece 11 beslenmesini kendin bıraktın. Hatta bir gece akşam 8'den sabah 6'ya kadar uyudun. Anneni çok seviyorsun o kesin artık. Genel olarak gece bir kere sabah 4 civarı uyanıp, meme emmek istiyorsun. Artık daha kolaylaştığını hissediyorum. Şu sıra herşeyin değişti. Artık gündüz uykularını da 3'den 2'ye düşürdün. Sabah bir uzun uyku, öğleden sonra bir uzun uyku uyuyorsun. 9. ay yolayrımında gerçekten büyüdüğünü farkettiriyorsun.

Katı gıda olayında çok da iyi gitmiyoruz. Çünkü çok az şeyi kabul ediyorsun. Bu da hala benim üstüme çok iş düşürüyor. Umarım bu ay bu konuda daha iyi oluruz. Çok sosyal bir bebeksin ve çok gülüyorsun. Herşeyi kemirmeye çalışmasan, kötü huyların yok diyebilirim.

Sonuç olarak böyle devam et bu ay kanaat notu da kullanarak sana 10 üzerinden 9 veriyorum. Sözlü de yapmayacağım. Senden bir sıralama hareketi bekliyorum, çok çalış. Boyun da uzasın olur mu bak ne de olsa tatil ayı.


11 Mayıs 2011 Çarşamba

Kısa Kısa - Mayıs 11

* Sonunda arabaya konserve gibi sığmak zorunda kalmayacağız. Kendimize içine benim besleme gibi sığışmak zorunda kalmayacağımız bir araba aldık. Çok sevdiğimiz küçük arabamızı satıyoruz, almak isteyen.

* Biraz önce karbonhidratlarla proteinleri karıştırdım. Moralim çok bozuk.

* Bu çocuklarla olmak işi tam bana göreymiş. Valla çok eğleniyorum. Niye inanmıyorsunuz. Neden hayatımı onlara adadım da kendimden vazgeçmişim sanıyorsunuz bilmiyorum. Neyse çoluk çombalak seviyorum. Onlara bakmıyorum valla takılıyorum. Ben nasılsa burdayım 2 de siz bırakın isterseniz ha 2 ha 10 hiç farketmez yalnız çişini söyleyen türden olsunlar mümkünse. Anlatırız size burdan bütün gün ne yedik, ne içtik, tuvalette çık hadi çabuk kavgası, gece en geç yatma rekoru, ama biraz akran insan görmem gerek onu da söyleyim.

* Bakıcı geldi oh yarabbim şükür. Şu birkaç gündür daha keyifliyim.

* Garip bir sene geçiriyoruz. Bir sınav gibi. Bir ay sonra bu sefer de cocanın dedesi vefat etti. Apar topar yine memlekette gidilmeler falan. Şimdi de annemin protezinde bir sorun çıktı. Ne olacağı belli değil. Antalyaya gidişimizi ertelemek durumunda kaldık.

* Çocukların ikisi de şu sıra birer melek, allah bozmasın. Şu an evde tamirat var ve matkap sesinde ikisi de horul horul uyuyor. İnanması çok zor.

* Bugün açık hava konserine gidicektik. Şaka gibi inanılmaz yağmur yağıyor.

* Ela Naz 34 aylık oldu. Saçlarını kestirdik. Teenager olmuş gibi geliyor bana. Ece tripodlara tırmanmaya başladı. Yok anacım bunların mayası aynı, Ece'nin de geleceği belli oldu. Yazık bana.

5 Mayıs 2011 Perşembe

Ece'nin Oyun Grubu

Ece de bir yandan büyüdü, sanki o hep küçükmüş gibi emekliyor, oturuyor diyince hala şaşırıyorlar. Yarın yürüyor desem herkes pek şaşırıcak. Neysem Ela'nın arkadaşları var, oyun grubu var, geziyor, tozuyor da Ece dursun mu. Durdu çocuk. 6 ay yattı yerinde. Sessiz sessiz büyüdü bebeğim. Zaten 6.5 aylık oldu. Birden birşey oldu çocuğa. Coca senin sütünde birşey var diyor. Bu çocukları kudurtuyor. Sakin ve tembel Ece uçtu gitti, yerine bir dakika durmayan inatla ayağa kalkmaya çalışan Ece geldi. Nitekim sonunda kalktı ayağa. Dün kendi kendine Ela'nın çocuk sandalyesine tutunarak kalktı ve bir iki adım attı. Son hızla Ela'ya yetişmeye çalışmakta.


Ben de durmadım. Ece'ye de bir oyun grubu kurduk. 4 bebekler. Hepsi birbirinden tatlı. Aral, Eray, Ece ve Zeynep. En küçüğü 5 aylık en büyükleri Ece 7.5 aylık. Yuvarlandılar, birbirlerinin elinden boncuk aldılar. Biraz çok durunca yorulup ağladılar. Ama Ece'den küçükler Ece'yi görünce gaza geldi. Bir hareketlenme oldu. Umarım Ece de Ela gibi güzel arkadaşlıklar kurar. Çünkü anneleri de bebekler kadar tatlı bu grupla bebekleri biraraya getirmek çok istiyorum.

Ben Ece'yi sakin sessiz, gözlemci sanırdım. Ama diğer bebeklerin yanında gördüm ki Ece aktivasyon insanıymış. Aynı Ela gibi. Bu lafı şu sıra çok duyuyorum ve ödüm patlıyor. Bir Ela'yla daha nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum. Ece hareketlendikçe bu işi sevdi artık hiç durmak istemiyor. Bizim minik oyun grubumuz böyle işte. Yakında yine buluşup dertleşip bebeklerin birbirlerine ilgilerini takip edicez bakalım. Yaa Ela hanım sen Ece'yi büyümüycek mi sandın.

Not: Bugün Hıdrellezmiş. Bir arkadaşım aradı. ''Çabuk gül ağacının altına isteğini çiz. İstediğin olsun. Bir de ateşin üstünden atla'' dedi. ''Olur canım. Hangi ateşin? Senin ateşin mi çıktı yoksa? Ben bütün gün çocuk peşindeydim. Totomu kaldıracak gücüm yok'' dedim. Israr etti. Şimdi burdan söylüyorum. Avokado saksısının dibine gaydırıgubbak birşey çizdim. Bir de Ela'nın fenerinin üstünden atlarken fenere basıp kaydım. Bu kabul olucak mı demek şimdi.. Saksının dibine bir de sıfır beden çizdim. Daha doğrusu sıfır beden çizecek kabiliyetim olmadığı için bir sıfır çizdim, bir de beden çizdim. Artık Hıdrellez efendiler kabul etsinler lütfen.

Not 2: Diyetisyene gittim. Bu hafta 1 kg vermişim. Diyetisyen, ''Bravo, bu hafta ne yaptıysan onu yapmaya devam et'' dedi. '' Ne yani, 2 çocuğa kendin bak, bakıcıyı gönder mi diyorsun yani'' dedim. Yorum sizin. Sizce ne yapayım.

24 Nisan 2011 Pazar

Emekliyor


Kork Esra, çok kork.

Bıçakları kitle. Deterjanları sakla. Difenbahyaları kaldırın.

Bebek var ya evde. Emekliyor.

Hem de gece uykusundan uyanıp yatağının içinde, altını değiştirmeye çalışırken, her şekilde emekliyor. Artık herşeye erişebilir. Odasında bıraktın, mutfakta bulabilirsin ve hiçbirşey bilmiyor. Allahım bir bebeğin en kabus dolu günleri başladı.

Yüksek yerlerdeki kafasına düşebilecek şeyleri uzaklaştır, kapının girişini sürekli temiz tut, yerdeki küçük şeylere karşı alarmda ol.

Bebek var ya evde bebek. Emekliyor.

Kork Esra.

Haa bir de 3. dişini çıkarıyor çok hassas.:)

20 Nisan 2011 Çarşamba

Maynak Ece

Ece emekleme ve ayağa kalkma çalışmayla kafayı bozdu. Yerinden alıp oturtunca, yatırınca falan resmen kızıyor bize söyleniyor. Ama dün gece abarttı.

Çok güzel uykularımız vardı ama bu emekleme çalışmaları yüzünden gece kalkıp emekleme pozisyonuna geçtiği oluyor. Dün gece sabaha doğru ağlaması ile yanına gittim. Zaten sabaha doğru birkere emzirdiğimden yine emzirmeye çalıştım ama hem emmedi hem de ağlamaya devaö etti. Allah dedim noluyo? Ateşine falan baktım. Yok. Kucağıma alınca ayaklarını yere bastırdı ve sustu. Meğerse kızımızın o saatte ayağa kalkacağı gelmiş. Ona ağlıyormuş. Tekrar yatırmaya çalıştım yine ağladı. Yine kaldırdım ayakları yere basınca sustu bir de ''he he'' diye gülmeye başladı. ''Hadi ordan eşşek sıpası'' dedim ve yatırdım. İkna edip emzirdim ve uyudu. Bunun sıralaması var, yürümesi var. Bu zamanları unutmuşum. Yandığımızın resmidir.
---------------------------------------------------------

Ela'yı bugün tekrar doktora götürdük. Evet ağzındaki yaralar geçmeye başladı. Ama tam geçmedi. Fakat Ela'nın durumu hiç de süper değil. Boğazındaki enfeksiyon kocaman duruyor ve onu zorluyor. Kulağının durumu da çok iyi değil. Herpes de tam geçmedi. Bunların hepsi ile uğraşırken bir de elinde kocaman bir enfeksiyon oluştu. O enfeksiyonu da akşamüstü bir operasyon ile akıttık ve yine hem çok canı yandı, hem de ağladı. Resmen çekecek çilesi varmış kızımın. Bu kadar bağışıklık sistemi neden zayıfladı bilemiyorum ama artık umarım bir an önce iyiye doğru gideriz. Ve umarım bu hastalığı Ece'yi de bu işe bulaştırmadan ve pazartesi günü gidecek olan bakıcımız gitmeden geçiririz.