Sirketimiz bir virüs saldirisina ugrayinca mobil bagliyken bana da bulasti ve günlerce internete baglanamadim. Sinema seanslarina bakmaktan feribot saatlerine bakmaya kadar herseyi internetle halletmeye böylesine alisinca zorlandim dogrusu, ama en cok da günlügümü güncel tutamamak etkiledi galiba. Simdi kisa kisa anlatayim olan biteni.
Herseyden önce Nemo sonunda babasinin hep yalandan nefret ettigini söyledigini ama asil kendisinin yalan söyledigini fark etti, cünkü "Annenle yasamayi secersen beni hapse atacaklar" demis, Nemo da bunun dogru olup olmadigini bana sordu. Dogru olmadigini, ancak mahkeme kararlarina uymazsa veya kötü seyler yaparsa hapse girebilecegini ama bunun onunla veya onun tercihleriyle hicbir ilgisi olmadigini anlattim. Hatta hakimlerin cocuklarin kimin yaninda kalacagina karar verirken daha büyük cocuklara tercihlerini sorduklarini, ama Nemo kadar kücük cocuklara sormadigini anlattim. “Sormuyorlar, cünkü kücük yastaki cocuklarin anneleriyle kalmasi cok normal” dedim. Nemocuk durup durup "zaten cocuklar kendilerini doguranla yasamali, yani seninle"; "zaten senin evin daha rahat, daha büyük"; "hem sen babamdan daha eglencelisin" gibi seyler diyor. Sonunda "mahkeme ne zaman sonuclanacak? ben ne zaman hep seninle yasamaya baslayacagim?" diye de sordu. Bilmedigimi ama fazla kalmadigini söyledim. Kac gün, kac ay, kac yil gibi sorularla beni kesin konusmaya zorladi ama hakime bagli oldugunu söyledim. Yaza ne kadar kaldigini da sordu, 5 ay deyince de “iyi, az kalmis” dedi. Halbuki o yaslarda 5 ay coook uzun bir süredir.

Persembe gününün özel tatil etkinligi de
SmartKids'de legolarla robotics’e giris dersiydi. Ders dediysem, Oya ablalari Nemo ve bir baska cocuktan olusan iki kisilik sinifa 3 saat boyunca oyunlarla tasarim, programlama, problem cozme yeteneklerini gelistirecek görevler verdi; ben de bilgisayarimi getirip yan odada calistigim icin kulak misafiri oldum. Ogleden önceki grupta yemek yapma etkinligi de varmis; cocuklarin yaptigi kakaolu kekten bana da ikram ettiler cayin yaninda. Tarifini isterim dedigimde saka yaptigimi sandilar ama ben ciddiydim; yedigim en güzel kakaolu keklerden biriydi; yogun, hafif islak ve cok güzel. Form doldurttular, 8 haftalik programlari hakkinda bilgi verdiler, ama biz simdilik böyle düzenli bir seye katilamayiz, belki yazin yine günübirlik geliriz dedim.
Cuma sabahi icin gecen yaz gittigimiz psikologdan randevu aldim. Bir sorun oldugundan degil, sadece takibinde kalmasi icin. Hic söylenmeden gitti, nereye gittigimizi anladiginda gayet hosnut ifadeler kullandi, orada da keyfi yerindeydi. Once ben kisa bir özet verdim, sonra onlar konustu. Yorumlari sonra alacagim. Sonrasinda eglenceli birseyler yapacagimizi söylemistim. Bahcesehir Aqua Park’a yunus gösterisine götürmeyi önerdim, ama “lütfen seyretmelik bir sey olmasin” dedi. Biz de Cevahir’in altindaki Atlantis’e gittik.
Carsamba annemin evine icrayla gelen Mammut bugün de benim evin bulundugu semtin bagli oldugu ilcenin icra müdürlügüne talimat almis, ama bugüne yetismemis, pazartesiye sözlesmisler. Ben zamaninda geri vermemisim rolüne yatacak aklisira. Cumartesi arayip gelip almasini söyleyecegim, almazsa Pazartesi sabahi okula götürmeyi planladim. Sirf beni teslim etmedi, cocugun okulunu aksatti durumuna düsürmek icin gelip almayabilir cünkü. Bütün bunlar mecburen Nemo’nun yaninda konusuldu tabii.
Bu arada yillardir izini kaybetigim, daha dogrusu bilmedigim bir nedenle bana kizdigini, görüsmek istemedigini zannettigim cok yakin bir arkadasim, gecenlerde attigim bir mail üstüne beni aradi. Meger o da zor zamanlar gecirmis, guatr ameliyati olmus, sonrasinda ciddi psikolojik sorunlar yasamis, ilac tedavisi görmüs, hatta galiba hala devam ediyormus. Ben de kendi hikayemi anlattigimda cok üzüldü tabii. “O adam sana uygun degildi zaten, ama söyleyemedik bir türlü” dedi. Nemo’nun 1-2 yaslarindaki halini biliyor tabii. Onu da cok görmek istedi, ama Cuma gününün programi icine onunla bulusmayi sigdiramadim. Cevahir sonrasi zaten saat 17 sularina gelmisti. Sonra da evde sinema gecesi yaptik.

Annemin aldigi köstebek pastayi yapmistim, ama kücük beye begendiremedik, tatmadi bile. Sünger Bob pastadan sonra sönük kaldi tabii.
Cumartesi günümüz sakin basladi. Kahvalti sonrasi Mammut’u aradim, cevap vermeyince mesaj attim, “alacaksan saatini söyle de annemde olalim” dedim, hic ses yok. “Cevap gelmedigine göre almayacak, ben seni götürürüm yarin Erdek’e” deyince Nemo’daki sevinci görmelisiniz… Biz de kendimize program yaptik, kalktik Kücük Kahraman filmine Capitol’e gittik. (Bu arada ben cizgi filmlerin gaza getirme sahnelerinde aglamaya basladim, duyurulur.)
Cikista Nemo eglenceli bir seyler yapalim diyordu, yine Cevahir’in altindaki eglence merkezine gitmek istedi. Once tamam dedim, ama sonra yolda giderken, Cumartesi aksami bizim sirketin yilda bir kez calisanlarina verdigi yemegin oldugu ve hala yetisebilecegim aklima geldi. Ben Nemo yanimdayken kendimi tamamen onunla olan dünyama kapatiyorum, ama bu dogru degil; annesinin süslenip sirket yemegine gittigini de görmeli, bu da bizim hayatimizin bir parcasi. Ustelik organizasyonda benim de parmagim var; yerinden menüsüne, cikacak sarkicidan masa süsüne kadar verilen kararlarda payim var. Annemle Nemo’yu eve birakip önce bir fön cektirdim, dönüp giyinip, makyajimi yapip firladim. Iyi de oldu galiba, en azindan kendi gözümle görmüs oldum. Biraz erken kalktim ama eve geldigimde Nemo 10 dk önce büyük kanapede uyuyakalmisti. Kaldirip yatagina götürmek yerine yorganini salona getirdik, sabah kadar uyudu.
Pazar sabahi yine sakin basladi. Oglen bir gün öncesinin Cevahir sözünü tuttum, ama oyun bahcesinin 130 cm'den uzun cocuklari almama kararini kati sekilde uygulamaya baslamislar, Nemo'yu almadilar:( Oysa daha iki gün önce defalarca oynadiydi orada. Cok bozuldu tabii. Diger aletlerde bir tur attik, dalga, tekne ve ahtapotta icim disima cikti, yunus yarisinda yalandan kaybettim, o kazandi; sonra da 14.30 gibi yola ciktik. Yol boyunca Nemo arka koltukta uyudu. 15.30 gibi, Eskihisar-Topcular feribotundayken Mammut aradi, annenden gelip alacagim dedi; ben de "biz Erdek'e gidiyoruz, orada teslim ederim" dedim. Erdek'e vardigimizda saat 18.30 olmustu. Icra müdürüyle bulustuk, evleri kapi duvar. Bu arada Mammut'la aramisda mesajlastik:
"bu aksam Nemoyu annenden saat 19.00'da alacagim. okulu var, lütfen getir. mammut"
"telefonda söyledigim gibi, biz erdekte senin evine teslim etmeye geldik"
"ben 4 günden beri seni ariyorum, telefon da actim, birak bu numaralari"
"teslim etmedi demeye calisiyorsun, asil sen birak"
"etmedin tabi.. simdi dolap cevir, nemoya yazik"
"nemoyu düsünsen hem 1 hafta gec verip hem 5 gün sonra icrayla almaya gelmezdin"
Icra müdürü de aradi telefonla. Karsi tarafin dediklerini duymadim ama müdür 7 kez filan "sizinle bunlari telefonda tartismayacagim" dedi. Teslim zamanina uygun olmadigini, sikayet edecegini filan söylüyormus. Birkac dakika sonra Mammut'un yeni avukatlarindan biri aradi. Mammut'u ikna ettigini, simdi yola cikacagini, beklememizi söyledi, cocuk arada kalmasinmis. Ben de "beyefendi, ben cocugumun iyiligini hepinizden fazla düsünürüm, merak etmeyin, evde kimseyi bulamadigimiz zaman o benimle bir gece daha fazla gecirecegi icin sevindi zaten. teslim aldigina dair yazi verecegine güvenmedigim icin icrasiz veya sahitsiz teslim etmem, ben yarin sabah okuluna götürür birakirim. Mammut'un kötüniyetli oldugu belli, yoksa bir hafta gec verip zamani dolmus gibi icraya vermezdi" dedim. Adam peki, ben aktaririm deyip kapatti.
Biz de Bandirma'ya dönüp ayirttigimiz odamiza yerlestik; sonra birseyler yemeye ciktik; sonra da yatakta laptop'umda film seyrettik. Yanimizda cips ve meyva suyu bile vardi. Gayet keyfimiz yerindeydi yani.
Nemo uyuduktan az sonra Shrek'ten mesaj geldi, laptop'unu evde bulamiyormus. Once Persembe günü ona giden temizlikci kadindan süphelendik. Sonra hemen aklimiza Mammut'un gecen sene onun evine girmek ve bilgisayarindan fotograf bulmak icin anlastigi adam geldi. O adam beni arayip uyarmisti ama bir yenisi isi yapmis olabilir. Ondan sonra da sabaha kadar gözüme uyku girmedi tabii. Salonda biraktigi laptop yok olmus, icerdeki masaüstünün yaninda duran harddisc de kurcalanmis. Süzmebal'in salonda duran bir fotografi ve Shrek'in sirket giris karti da yok yerinde.
Sabah bizi okula götürmesi icin aksamdan bir taksi söförüyle anlastik. Adam daha önce hikayemizi ögrenip ihtiyacimiz olursa aramamizi söylemisti. Yanimizda müdürün odasina kadar geldi, biz Nemo'yu öpüp müdür beyle birlikte bayrak törenine gitmesi icin biraktik. Bayrak töreni sirasinda Mammut da yanlarinda belirdi. Cocuklar dagilip Nemo sinifina gidince müdür bey ve Mammut geldiler pespese. Detaylari kisa geciyorum; biraz lafla dalastik, müdür bey cocugu okula teslim ettigime dair yazi vermeye yanasmadi, Mammut ben yazarim dedi, yazdi da, ama yarim saatlik bir agiz dalasinin yanisira yazdi, ben tartismayi kesince yanimizdaki taksi söförüne satasti bu kez; tatli-sert idare etti onu, yaziyi alinca ciktik gittik. Sabah odayi topolamadan cikmistik. Annemle dönüp dün geceden kalan pijamasi, birkac oyuncak, SPD kartlari, bos meyvasuyu kutusu, dün üstünde gelen kıyafetlerini toplamak zor geldi tabii; simdi yazarken bile gözlerim doluyor. Sonra da bastim gaza geldim. Bu yol kisaldi mi ne?
Yol boyunca avukatimla, Shrek'le konustum bir yandan. Savciliga sikayet dilekcesi vermis. Temizlikci kadin kilitleri cifter kez kilitledigine yeminler ediyor. Cilingi gelince kadinin dogru söyledigi anlasildi zaten. Kilidin yaninda matkapla acilmis bir delik var. Cok profesyonelce, cok temiz calisilmis. Icerde, harddisc'in üstünde de hic parmak izi birakilmamis. Baska hicbir seye dokunulmamis. Sadece laptop ve harddisc'teki fotograflar... Ama anlayamiyorum. O fotograflari delil olarak kullanmaya kalktigi takdirde kendini ele vermis olacak. Ayrica yasadisi yolla elde edilmis delil zaten dikkate alinmaz. Ustelik bulacagi fotograflar birkac tatil fotografindan ibaret. Bu olayin dehset verici niteligi doguracagi sonuctan degil, buna cüret eden hastalikli beyinden geliyor. Baskasinin sinirlarini tanimamanin cok ileri boyutlu bir örnegiyle karsi karsiya oldugu icin uykusu kaciyor insanin.
Okuldan ciktigimizda taksi söförü bana dönüp, "peki siz kac yasindaydiniz, cok mu cahildiniz bu adamla bir araya geldiginizde" dedi. "Cahil degildim, ama kör oldugum kesin. Bu adam da böyle degildi o zamanlar, ama hic mi belli degildi deseniz, yok, belliydi, ama biraz kördüm, biraz konduramadim" dedim.
Simdi gel de ise konsantre ol...