mim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yılın Son Mimi  

Posted by Asuman Yelen in ,



Fulya cım, beni mimlemiş. Çok teşekkür ediyorum. Mim konusu yeni yılda

gerçekleşmesini istediğim on iki dileğim.

Önemine değil ama aklıma geliş sırasına göre bir şeyler yazmaya çalışayım.

1- Paçoz' um kötülemesin.

2-Üç yeğenim de sevdikleri, mutlu oldukları işlerde çalışsınlar. (Mümkünse bütün gençler)

3- Başta tanıyıp sevdiklerim olmak üzere , tüm sağlık sorunları olanlar zımba gibi olsunlar.

4-Ağrılarım ve kilom artmasın.

5-Dostlarımla buluşmaya devam edeyim.

6-Aldığım tüm kitapları okuyup bitireyim, hemen yenilerini alayım.

7-Seyahat edebilecek güçte olayım.

8-Çenem düşmesin.

9-Hafızam yerinde kalsın.

10-Yanlış anlaşılmayayım.

11-Sevgilerimi daha sakin

12-Öfkelerimi daha kontrollü yaşayayım.

Eşyalar ve anılara dair...  

Posted by Asuman Yelen in ,


O kadraja en son girerdi.

Önce bir yer tesbit eder, ışığı arkasına alacak biçimde tripodunu kurar, makineyi üzerine oturtur

sonra da bizi konuşlandırırken o kadife gibi yumuşacık sesiyle talimatlar verirdi.

"Armağan, Asuman alın kızım kardeşinizi ortaya . Doğan, sen de arkaya annenin soluna geç,

hanım ne kadar sence? (Bu soruyu her seferinde nedense anneme sorardı) Annem mesafeye

şöyle bir bakar, tek bir cevap verirdi. "Dört metre." (ya da üç veya beş)

Buna hep şaşardım. Böyle bir şey cetvelsiz nasıl bilinir diye. Babam tripodun üzerindeki

makinede uzun ayarlar yapar, son düzenlemeleri bitirir, "hazıır, basıyooruuum " diye bizi uyarır

koşarak gelir annemin sağındaki yerini alırdı. Hepimizin objektife bakmamızı isterdi. (O konuda

titizdi)


Leylak Dalı dostum, "eşyalar ve onların bize hatırlattıkları ve hissettirdikleri" konulu bir mim

talep edince ilk aklıma gelen babamın kamerası oldu.

Resimdeki fotoğraf makinesinin hangi tarihte alındığını bilmiyorum. Ben doğmadan çok önce

olduğu kesin. Sanıyorum ağabeyimin doğumundan hemen sonra.

O makine babamın olmazsa olmazıydı. Evin içinde her halimizi çekerdi. Özellikle annemi. Kahve

içerken, bizimle oyalanırken, iş yaparken sürekli çekerdi. Ağabeyimi yıkanırken. Kızlarını

oynarken. Evde, sokakta.

Uzun süre ağabeyime istediğimizi yaptırmak için o resmi "birilerine" daha doğrusu kızlara göstermekle tehdit ettik.

Benim lazımlıklı oturakta o kadar çok resmim var ki.

Sonra bir takım şişeleri sıralar, karışımlar

hazırlar, yanyana kaplar koyardı. Sonra

karanlık odada o ilaç ve kapları kullanarak resimleri tabederdi.

Bundan yaklaşık on sene önce karanlık odaya ilk girdiğimde

hissettiğim müthiş heyecan,

maşanın ucundaki beyaz karton üçüncü kabın içinde şekillenmeye

başladığında yerini bambaşka bir

duygusallığa bırakmıştı. Onun duyduğu zevki duymak , o ortak hazzı yaşamak...

Tıpkı, bilmeden, el yordamıyla bulup çok sonraları onun da çok sevdiğini tesadüfen öğrendiğim

Tagore 'ı Baudelaire' i okurken yakaladığım o duygu birliğini yakalamıştım o anda da.

Beni en çok heyecanlandıran da tabettiğim ilk resimlerimin sarı bir banka kolisinin içinde bugüne

taşıyıp getirdiğimiz negatifler olması idi.

Karanlık bir odada, yalnız, bir karton parçasında an be an tüm ailemin yavaş yavaş vücut

bulduğuna şahit olmak. Mucize gibi bir şeydi. Harikulade bir deneyimdi yaşadığım.

Evet. Babam kadraja en son giren adamdı.

Kadrajdan ilk çıkan da o oldu.

Belleğimin kadrajında ise, en hoş haliyle, aile gurubumun en mutena köşesinde gülümsemeye

devam etmekte....


Sevgiyle kalın...





Bu hoş mimi ben de sevgili arkadaşlarım, Nur' a, Yaşamın Kıyısında, ve İlknur' a Balküpüyle Hayat

gönderiyorum.

Dostluk şahane, mim bahane...  

Posted by Asuman Yelen in , ,


Balküpü' nün annesi İlknur kardeşim güzel bir mim paslayarak bana, kendimi biraz daha tanıtma

olanağı sunmuş. Soru cevap şeklinde hazırlanmış olan bu mimin de gereğini zevkle yerine

getiriyorum.



En sevdiğiniz kelime: Sevdiklerimin ağzından ismim.

En sevmediğiniz kelime: "Kahretsin" (içinde kahır, bela, lanet geçen dilek ( !) ler.

Ne sizi heyecanlandırır: Yaptığım işin içime sinmesi.


Heyecanınızı ne söndürür: Paylaşılmaması (değer verdiklerim tarafından)


En sevdiğiniz ses: Çıngıraklı çocuk kahkahası.


En sevmediğiniz ses: Çocukların oyun olsun diye yarıştırdıkları çığlıklar.


Hangi mesleği yapmak istersiniz: Bir senfoni orkestrasında her gün ne olursa olsun çalmak.


Hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz: Bir enstümanı virtiöz kıvamında çalmak.


Kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz: Barbra Streisand ya da Katharine Hepburn


Nerede yaşamak isterdiniz: Hindistan' da Ganj Nehri kıyısında.


En önemli kusurunuz: Savrukluğum, aculluğum, gereksiz telaşım. (İş yaparken üçü bir

arada)

Size en fazla zevk veren kötü huyunuz: Çok sevdiğim çay ve kahvemin eşlikçisi sigara.


Kahramanınız kim: Babam


En çok kullandığınız kötü kelime: Yürü git...(kızınca)


Şu anki ruh haliniz: Sakin ve huzurlu. (Gündüz dostlarımla Kalamış' taydık çünkü)


Hayat felsefenizi hangi slogan özetler: Yaşayarak kendi sloganımı kendim ürettim.


"Haksızlığa uğradığında kendini anlatmak için uğraşma. Zamana bırak. Böylece dostunu


düşmanını da tanımış olursun." (Uzun cevap hakkımı bu soruda kullandm)


Mutluluk rüyanız nedir: Çocukluğumu aynen yeniden yaşamak hatta dondurmak.


Sizce mutsuzluğun tanımı nedir: Sevgide hayal kırıklığı, güven eksikliği, sorgusuz, yargısız


infaza maruz bırakılmak.


Nasıl ölmek isterdiniz: Huzurlu hatta mütebessim bir yüzle. Geride kalanlar için.


Öldüğünüz zaman cennete giderseniz Allah' ın size ne söylemesini isterdiniz:


"Hadi oyalanma sizinkiler seni bekliyor..."




Ben de, sevgili dostlarım

Sünter' in "Kızımı bu blogu açtığı için öldürebilirim" isimli,

Şeniz' in "Mavi Balon" isimli,

Güngör Ekinci' nin "Hayat cesurları ve pozitifleri sever" isimli,

Emine' nin, "denizkabuğu" isimli bloguna ve,

Ebruli Günce
' ye yolluyorum.








Mim kardeşliği  

Posted by Asuman Yelen in , ,


-->

Sevgili Arkadaşım Leylak beni mimlemiş. Şu meşhuur 7 ilginç yan meselesi...
Blog işine yeni girdiğim zaman her gördüğümde düşünmüştüm bu “mim” n’ola ki diye. Mimlenmek ilk görüşte kötü çağrışımlar oluştursa da aslında, bu alemde bir sevgi ,dostluk değer verme göstergesi olarak artık zihinlerimizde cevabını bulmuş durumda .
Ağustos ayında bu mim bana gelmiş ve ben de yedi ilginç yanımı sıralamışım. Şimdi kendimi tekrarlamamak için başka yedi antikalığımı düşünüp duruyorum da o kadar çok ki hangi birini yazsam diyorum. Başlayalım bakalım…
1-Zihnim ve etrafım iyice dağılmadan asla bir şey üretemiyorum. Fotoğraf çekerken, objeleri yan yana getirip dakikalarca milim milim düzenlerken ya da doğada ilginç bir şey yakalayana hatta deklanşöre basana kadar yüzüme ateşler çıkar, beynim uğuldar zihnimden olmadık şeyler geçer, evdeysem her yer darmadağınık olur. Bittiğinde uzanıp dinlenme ihtiyacı içindeyimdir. Resim yaparken, yazarken hatta bir ölçüde yemek yaparken bile durum böyledir.
2-Alışveriş beni rahatlatır. Satın aldığım şeyin ne olduğu önemli değildir. Tercih yapmak gerekirse mutfak eşyaları diyebiliriz. Bir de yağlı boyalar, rengarenk fon kartonları. Onları seçip, rulo yapar, koltuğumun altına sıkıştırır, evime dertlerimi unutmuş olarak dönerim.
3-Tagore’ un (dostlarım bıktı benim Tagorumdan) “Büyüyen Ay “ ını her elime alışımda lk parçadan itibaren ağlamaya başlarım. Bu ferahlık veren bir ağlamadır. (Eser acıklı değildir.)
4-Sinirlenince aklım daha çok çalışır. Daha çok çözüm üretirim. Keyfim yerindeyse beynim tembelleşir.
5-Yolda sokakta Paçoz’ u seven herkese çok güler yüzlü davranırım. Bu yüzden başım zaman zaman derde girer. Bazen tinerci ergenlerle, bazen yaşlı çapkınlarla.
6-İnsanlara değer verme, onları sevme konusunda (bu söylediğimin romantik konularla uzaktan yakından ilgisi yok, yanlış anlaşılmaya), çok gayretkeşim. Hiç gereği yokken kendim çalar kendim oynarım. Yorulunca da otururum popomun üstüne. Neden böyleyim bilmiyorum. Sanırım kalbim çok ritmik çarpıyor.
7-Kendimden bahsetmekten hiç hoşlanmadığımı zannederken, eşle dostla beraberliğimde hep bundan kaçınırken hatta ilk yazmaya başladığımda bunu hiç yapmayacağımı kesin bir dille belirtmişken, (sonra o bölümü ters düştüğüm için silip attım) uzun zamandır bundan zevk aldığımı görüyorum ve bu benim için de yeni bir ilginç yanım olarak su yüzüne çıkmış bulunuyor.

Pas atmaya gelince...
Sanıyorum kimse kalmadı cevaplamayan. Kalan varsa izin veriyorum cevaplayabilir :)))
Herkese mutluluk diliyorum...


Blog Widget by LinkWithin